Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Abu Gorab: Tanrılara Ulaşan Yolda “Yıldız Geçidi”

Bu devasa taş blokları antik sitenin etrafına sanki bilinmeyen bir güç tarından fırlatılmış ve bu şekilde dağılmış gibi durmakta.

0 4.019

Yeryüzünde yapılmış en büyük antik yapılardan biri olan Keops Piramidi’nden sadece yirmi dakikalık bir araba yolculuğu uzaklığında Mısır’ın bir başka antik hazinesinin kalıntılarının da bulunduğu Abu Gorab vardır. Modern arkeologlar tarafından Güneş Tapınağı olarak bahsedilen bu antik site Tanrı Ra’nın ibadet yeri olarak bilinir.

Abusir’deki piramit bloklarının bir parçası olan Abu Gorab’daki güneş tapınağının Eski Krallığın beşinci hanedanlığı sırasında ya da M.Ö. 2400 yılları civarında inşa edildiği söyleniyor.

Yüzeyine garip tasarımlar yapılmış büyük kaymaktaşı tabaklar

Heliopolis’teki rahiplerin dini anlayışlarına göre, bu Mısır Güneş Tapınağı güneş tanrısı Ra’nın canlandırıcı gücünü ritüel halinde temsil ediyor. Antik zamanlarda Abu Gorab sözde Güneş Tapınakları ile kaplıydı. Antik Mısır tarihine göre; Abu Gorab’da, kuzey Abusir’de beşinci hanedanlıktan kalma altı tane güneş tapınağı vardı. Ancak, yalnız iki tanesi bugün tanımlanabiliyor: Sitedeki en iyi korunmuş Güneş Tapınakları olan Userkaf ve Nyuserra. Bazı yazarlar Abu Gorab’daki güneş tapınaklarının gece saatlerini belirlemek için astronomik gözlem yerleri olarak kullanıldığını savunuyor. Güneş tapınaklarının Abusir’deki Userkaf ve Nyuserra gibi, aynı hükümdar piramitleri gibi doğudan batıya yöneldiğini de belirtmek gerekir.

Aynı zamanda Abu Gorab günümüzde sadece temelinden kalıntılar bulunan devasa bir dikilitaşa ev sahipliği yapıyordu.

Gize yakınlarındaki Abu Gorab’daki bir piramidin kalıntıları

Dikilitaş

Avlunun batı ucunda yapılan arkeolojik kazılar, uzmanlara göre Ra’nın/Güneş’in dinlenme yerini simgeleyen büyük bir dikilitaşın kalıntılarına benzeyen şeyler buldular. Dikilitaşın temeli, eğik yanları ve kare şeklinde bir tavan ile bir sütun heykeli biçiminde. Neredeyse yirmi metre yüksekliğinde ve kırmızı granit ve kireçtaşından yapılma. Temelin ve dikilitaşın kendisinin birlikte yüksekliğine dair tahminler ise değişiyor. Uzmanlara göre, yapı inşa edildiğinde dikilitaşın toplam yüksekliği elli ve yetmiş metre arasındaydı. Abu Gorab gerçekten de gizemli bir yer.

Site aynı zamanda muazzam büyüklükte ve birkaç ton ağırlığında kırmızı granit bloklara da ev sahipliği yapıyor. Şaşırtıcı bir şekilde, bu devasa bloklar inanılmaz özelliklere sahip: hassas kesimler, oldukça iyi parlatılmış yüzeyler ve en önemlisi de bu devasa blokların piramidin dış cephe taşları olacak şekilde inanılmaz bir hassaslıkta yerleştirilmiş olması. Birçok yazar siteyi ziyaret ettikten sonra bu devasa taşları yerlerine oturtan her kimsenin olağanüstü bir titizliğe sahip olduğunda karar kıldı.

Binlerce yıl önce tamamlandığında bu yerin ne kadar güzel bir yer olabildiğini tahmin bile edemezken, kalıntıları uzak geçmişte sarsan bir olay geçirdiğinin de kanıtı: Bu devasa taş blokları antik sitenin etrafına sanki bilinmeyen bir güç tarından fırlatılmış ve bu şekilde dağılmış gibi durmakta.

İlgili Yazılar
Abu Gorab’da bulunan başka bir matkap deliği

Bolivya’daki Puma Punku kalıntıları gibi, Abu Gorab’daki site de neredeyse tamamen yıkıma yol açacak bir olay atlatmış gibi görünüyor. Bazıları bu yerin bilerek böyle mahvedildiğini öne sürüyor. Bu teoriyi anlamak için siteyi ziyaret etmeniz ve her tarafa dağılmış devasa taş blokları görmeniz gerekir. Gerçekten Mısır’ın en garip yerlerinden biri.

Ancak tüm yerin tarihi ve garip enerjisi yetmemiş gibi, Abu Gorab’ı sevmenizi sağlayacak daha çok şey var. Diğer özelliklerinden ayrı olarak yüzeyine garip tasarımlar yapılmış bu kocaman kare kaymaktaşı tabaklar.

Yüzeyine garip tasarımlar yapılmış büyük kare kaymaktaşı tabaklar ve üzerinde delikler.

Mısır’ın Gizemleri

Eski Mısır bilimcileri antik Mısırlılar tarafından kurbanlık hayvan kanı tutması için kullanılan devasa büyüklükteki kaselerin bir defa doldurulunca kusursuz biçimde oyulmuş kanallardan geçtiğine inanır. İlginç bir biçimde bu inanışa rağmen, uzmanlar kurbanlık kanın bu devasa tabaklardan ya da kanallardan geçtiğine dair en ufak bir kanıt bile bulamadı. Garip biçimde, kaselerin iç yüzeyi dokunması müthiş şekilde pürüzsüzdür ve dairesel alet izleri gösterir; yani her kim bunları yaptıysa bugün takdir edeceğimiz (ve servet getirecek) bir teknolojiyle yapmıştır. Bu sunuş kaselerinin birçoğu girişin yanında dizilmiştir. Bu yapılar bir noktada başka bir pozisyona taşınmayı beklemeleri için bırakılmış gibi gözükür. Ancak sitede her ne olduysa bugün bulundukları yerde dağılmış haldeler.

Buna rağmen, bu kaselerin büyük bir miktarı orijinal yerlerinde durmaya devam ediyor. Granitten yapılmış devasa kaselerdeki matkap delikleri gerçekten etkileyici. Bu resimlerden de görüldüğü üzere, inşa edenler ve mühendisler taşı kolaylıkla delmek için ileri düzeyde aletlere sahiptiler. Benzer delikler Mısır’ın başka şehirlerinde de bulunur. Aynı şekilde en iyi örnekleri Orta ve Güney Amerika’da, Puma Punku’da vardır.

Çeviri: Sena Yılmazkarasu

Kaynak Ancient-Code

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More