Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Tıbbın Babası Hipokrat

O, hastalıkların tanrıların ya da batıl inançların bir sonucu olduğundan ziyade, doğal olarak meydana gelen olaylar olduğuna inanan ilk birey olarak bilinir. Kişilerin tanrıların bir cezasının sonucu olarak hastalanmadıklarını, beslenme biçimi, hayat tarzı gibi doğal unsurlardan dolayı hastalandıklarını savundu.

0 1.945

Hipokrat mükemmel doktoru somut bir hale getirdi: nazik, zeki, yaşlı, bilgili, uzun sakallı ve çabuk kavrayan gözler etrafındaki kırışıklıklar. En azından bizim düşünmeyi istediğimiz şey bu. Ünü, Platon ve Aristotales gibi kişilerden anılmayı gerektirirken, tıbbın babası Hipokrat hakkında çok fazla şey bilinmiyor. Sonuç olarak, insanların bir hekimde tercihen istediği şeyin bir yansıması haline geldi.

Hipokrat hakkında bildiğimiz şey MÖ 460 yılı civarında Yunanistan’ın Kos Adası’nda doğmuş olduğudur. Yunan altyapısına ters olduğu zamanda bile, tıbbın güçlü bir savunucusuydu. Sonuç olarak, Karmaşık Vücut gibi bir çok ünlü tıbbi işleri ürettiği hapishanede yirmi yıl geçirdi.

Bu detayların ötesinde, Hipokratın tam olarak ne yazdığı ya da ne söylediği bilinmiyor.

Buna rağmen, Hipokrat bir çok harika işleri ve düşünceleriyle anılır. Antik Yunan’da tıp anlayışında devrim yapan Hipokrat Tıp Okulu’nun kurucusu olarak tanınır. Bu eğitim alanında saptanmış paha biçilmez derslerin çoğu Hipokrat’a aittir. Eğer durum böyleyse, o zaman tedavi yaklaşımı ve doktor rolüyle batı tıbbını binlerce yıldır etkileyen gerçekten Hipokrat’tı.

Hipokrat Yemini

Varsayılan katkılarının en ünlüsü bu doğrultuda adını taşıyan Hipokrat Yemini’dir. Bu yemin, doktorlar arasında işlerini yerine getirirken etik bir standart öneren ilk belgeydi. Bugün de hala kullandığımız doktor- hasta gizliliği gibi önemli kavramları ortaya çıkarmıştır.

Bu belgede şunlar yazıyor: “Tedavi sürecinde ya da tedavinin dışında bile kişinin hayatını göz önüne alarak görebileceğim ya da duyabileceğim şeyleri kendime saklayacağım.”

Bu dürüstlük yönetmeliği, onaylanan bir davranış ve hayat tarzının daha büyük bir miktarının yalnızca bir parçasıydı. Hipokrat’ın kalıcı reçetelerinden biri, gelişme çağında olan endüstrinin yüzünü değiştiren ayrıntılı bir profesyonellik davranışı, disiplin ve titiz çalışmaydı.

Doktorlar bakımlı, ciddi, anlayışlı ve dürüst olmalılar. İşleri için temiz bir oda ve temiz aletlere sahip olup bandajlama ve sabitleme için belirli tekniklerle işlerini gerçekleştirmeliler. Hatta tırnakların bakımını gerekli hale getirecek raddeye kadar varır.

Dahası, Hipokrat Okulu hekimlere titiz gözlemin ve klinik belgelemenin önemini aşılamıştır. Hipokrat görünüşe göre hastaların nabız, ateş, cilt, ağrılar ve salgıları içeren semptomlarını dikkate almış ve düzenli notlar tutmuş. Bireysel durumlarda kapsamlı bir bilgiye sahip olmak için aile öyküsünü ve çevresini de eklemiştir.

Hastalıkların tahmin edilmesinde” de şöyle belirtilmiştir: Doktor ilk olarak hastanın yüzüne bakmalıdır. Eğer kişi her zamanki halindeyse, bu iyi bir işarettir. Eğer öyle değilse, sonrasındakiler kötüye işarettir-keskin burun, çukurlu gözler, soğuk kulaklar, alındaki kuru deri, yeşil, siyah, kırmızı ya da kurşun renginde tuhaf yüz rengi. Eğer hastalığın başında yüz bu şekildeyse, doktor hastaya uykusuz mu, ishal mi ya da yemek yemedi mi diye sormalıdır.

İlgili Yazılar

Yukarıdaki taktikleri kullanan Hipokrat ve onu takip edenler, bazı tıbbi rahatsızlıkları kesin olarak tanımlayan ve analiz eden ilk kişilerdi. Bu, kronik süpüratif akciğer hastalığı, akciğer kanseri ve siyanotik kalp hastalığında önemli bir tanı işareti olan bazen “Hipokrat parmakları” olarak ifade edilen çomak parmağın tanımını içermiştir.

Buna ek olarak, hemoroit tedavisindeki metotlar, neyse ki, daha gelişmiş araçlarla bugün hala kullanılmaktadır.

Son olarak, göğüs hastalıkları ve cerrahideki çalışmalarının bir kısmı Antik Yunan’dan bu yana gelişmemiştir. Hipokrat belgelenmiş ilk göğüs cerrahıydı ve bazı teknikleri, göğüsün içinden duvar apsesini çıkarmak için kullanılan kurşun borular gibi hala kaba olsa da geçerlidir.

Ancak, Hipokrat’ın öğretilerinden gerekli unsurların bazıları günümüze kadar gelmedi.

Hipokrat, hastalığın sonucunu tahmin etmenin teşhisin üzerinde olduğunu vurgulayan bir düşünce okuluna aitti. Bu, doktorların hastanın karşılaştığı kesin sorunun keşfedilmesinden ziyade istatistiksel veriye dayanarak sonuçları öngörmesi anlamına geliyordu.

Ayrıca Hipokrat felsefesi daha çok hastanın bakımı ve doğanın iyileştirici gücüne odaklanmıştı. Bu fikir yeterince basitti: en çok tedaviyi doktordan ziyade doğa yapmaktadır. O halde doktorun işi düzgün beslenme, temizlik ve yeterli dinlenmeyle araya girmek değil, iyileşme sürecini kolaylaştırmaktır.

Öncelikle, Zarar Vermeyeceksin

Bu, o zamanlar oldukça başarılıydı ve aynı zamanda açıkca kırık bir bacak örneğiyle kanıtlanabilirdi. Kemiğin kendini doğal iyileştirme yeteneğine müdahale etmektense, doktor bir atel ya da hastanın hareketsiz bir pozisyonda kalmasına yardım etmek için kemik tahtası ayarlamalıdır.

Bu pasif tedavi nispeten basit rahatsızlıklar için etkiliydi ama sonraki yüzyıllarda daha modern doktorlardan ciddi eleştirilerin kaynağı oldu. Örneğin, Fransız doktor MS Houdart Hipokrat tedavisini “ölüm üzerine meditasyon” olarak isimlendirdi.

Tıbbın geleceği, teşhisi vurgulayan karşı bir sistemi takip ederken, tıbbın babası Hipokrat’ın başka muazzam bir katkısı vardı. O, hastalıkların tanrıların ya da batıl inançların bir sonucu olduğundan ziyade, doğal olarak meydana gelen olaylar olduğuna inanan ilk birey olarak bilinir. Kişilerin tanrıların bir cezasının sonucu olarak hastalanmadıklarını, beslenme biçimi, hayat tarzı gibi doğal unsurlardan dolayı hastalandıklarını savundu.

Tıbbın dinden ayrımı hastalıkların bütün araştırmasını ve potansiyel tedavileri mümkün kıldı. Bu Hipokrat’ı ideal bir doktor yapan şey miydi? Duadan ziyade tedavi önerme? Ya da sektöre getirdiği detaylara verdiği önem ve profesyonellik miydi? Yoksa hastalarla ilgilenirken etik kuralları ve ahlakı mıydı? Öyle ya da böyle, Hipokrat okulunu kuran kişi, tıp alanına yeni bir ışık ve seviye getirdi ve bu esnada kim bilir kaç kişinin hayatını kurtardı.

Çeviri: Melike SAYAN

Kaynak classicalwisdom

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More