Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

İstanbul’da Bizans Sarayları

İstanbul’da Bizans imparatorlarının oturduğu ilk saray, Sultanahmet Camii’nden deniz ve Ayasofya’ya kadar olan sahada idi. Bilahare imparatorlar bu sarayı terk ederek Balat üstünde ve surlara muttasıl olan sarayda otururlardı. Tekfur Sarayı namıyla meşhur olan bu sarayın hâlâ harabeleri görülmektedir.

Bir heyet tarafından hafriyat yapılmakta olan Sultanahmet Meydanı
0 1.491

[469]   İstanbul’da Bizans imparatorlarının oturduğu ilk saray, Sultanahmet Camii’nden deniz ve Ayasofya’ya kadar olan sahada idi. Bilahare imparatorlar bu sarayı terk ederek Balat üstünde ve surlara muttasıl olan sarayda otururlardı. Tekfur Sarayı namıyla meşhur olan bu sarayın hâlâ harabeleri görülmektedir.

Gariptir ki tarih itibariyle hemen aynı safahatı takip eden Bizans ve Osmanlı hükümetlerinin padişahları da saray itibariyle aynı tesirata tabi olmuşlardır.

İmparatorların eski sarayı bırakarak şehirden uzak ve taarruza daha gayr-ı müsait gördükleri “Balat” üstündeki Tekfur Sarayı’nı intihap etmeleri hangi sevaik tesiriyle olmuşsa Osmanlı padişahları tarafından Topkapı Sarayı da aynı düşünce ile terk edilmiştir.

Yangınlar, zelzeleler, ihtilallerle harap olan eski Bizans Sarayı’ndan bugün ancak birkaç duvar kalmıştır. Sarayın yeri uzun zaman meçhuldü. 1861 senesinde Mösyö Labart ilk defa olarak tarihlerden ve bahusus Konstantin Porfirojenet’in on ikinci asırda deri üzerine yazılmış ve elyevm Leipzig Kütüphanes’nde hıfzedilmekte olan el yazmasından tedkikatta bulunarak bu sarayın mevki, vaziyet ve taksimatı hakkında malumat vermiştir.

Bir heyet tarafından hafriyat yapılmakta olan Sultanahmet Meydanı

Sonra Paspati, Bielayef, Fon Reber Labart’ın açtığı bu yoldan yürüyerek tedkikatta bulunmuşlar ve ahiren Mösyö Eibersolt daha tarihi bir usul ile sarayın muhtelif binalarının vaziyet ve mevkilerini tayin ederek mühim bir kitap neşretmişti.

[470]   Fakat bu tedkikat ve neticeleri daima farazi mahiyette kalmıştır. Çünkü Ayasofya ve İshakpaşa yangınına kadar bu saha üstünde iki bini mütecaviz ev vardı ve bu evlerin içinde saraya ait duvar veya bina aksamını bulmak gayet müşkildi.

Yangından sonra iş daha kolaylaştı. Yangını müteakip şehremaneti heyet-i fenniye müdiriyetinde bulunmaklığım hasebiyle yangın yerinde mahallen yaptığım tedkikat neticesinde yanan evlerin altında birçok kemerli mahzenler ve galeriler bulmuş idim. Hatta domuz odaları namıyla meşhur olan Domus imperiali yani imparatorun evi kelimesinden geldiği aşikâr bulunan mahalde sarayın “Hristotericlinium” denilen en meşhur bir kısmına ait harabeleri ve kemerleri bulmuştum.

O vakitten beri maatteessüf ciddi bir taharriyat ve hafriyat yapılamadı. Eski baytar mektebinin altındaki mahzenler ve yangın yerlerinde bulunacak olan duvar ve kemer bakayasıyla eski Bizans Sarayı’nın şekil ve vaziyetini doğru olarak tayin etmek mümkün olabilecektir.

Bizans tarihinin en mühim vakayiine sahne olan bu sarayın ehemmiyeti aşikârdır.

İşte resmimiz, mahallen yaptığımız tedkikata göre tanzim edilen plandan bilmikyas yapılmış menaziri bir görünüştür.

Mamafih tarihlerde ve yukarıdan beri zikrettiğimiz eserlerde ismi geçen mübaninin mevkileri tamamı tamamına yerlerinde olduğuna hükmedilemez. Her halde biraz hayalidir. Fakat sarayın heyet-i umumiyesi ve belli başlı aksamı hakkında bir fikir verir.

Hafriyata daha yakından bir nazar

Resmimizi, Mösyö Eibersolt tarafından yapılan ve Mösyö Tieris tarafından çizilen plan esas olmak üzere yangın yerlerinde meydana çıkan bakayaya göre tashihat icrasıyla vücuda getirdik. Resmin anlaşılabilmesi için aşağıdaki tarifatı ilave ediyoruz.

Büyük saray yalnız bir imparatorun yaptığı binalardan ibaret olup Topkapı Sarayı gibi her imparator kendi zevkine ve arzusuna göre bir kısım ilave etmiş ve böyle birçok revaklı, kubbeli binaların bir araya gelmesinden husule gelmiştir.

İlk saray 532’de Nika İsyanı zamanında Ayasofya ile beraber yanmıştı. Bilahare İmparator Jüstinien Ayasofya ile beraber sarayı da yeniden inşa ettirdi. Jüstinien’in halefleri ilavelerle büyülttüler. Bahusus en büyük ilaveleri İmparator Birinci Vasil ile (867) Teofil yapmışlardı. Sarayın en eski kısmı “kalke” ve “dafne” denilen kısımları idi.

“Kalke” sarayın resmi medhali olup tunç kapısı hasebiyle bu vechle tesmiye olunmuştu. Bu kısımda hassa askerlerinin, muhafızların, kapısıların daireleri vardı.

Hassa muhafızlarının dairelerine skol (Scholes) denilirdi. Sarayın bu “kalke” kapısı Ayasofya meydanına nazırdı. Yani şimdiki Ayasofya hamamının bulunduğu yerde idi.

“Dafne” imparatorun dairesi idi ve muhtelif binalardan mürekkepti. Mösyö Eibersolt’a göre dafne kısmı Spalatu’daki Roma imparatoru İmparator Diokaletien Sarayı’na müşabih olarak muntazam ve yekpare bir saraydı. Sekizinci asırda imparatorlar “dafne” kısmını terk ederek ona yakın olan yeni “hristoteriklinus” yani “altın sedirler” dairesinde oturmağı tercih etmişlerdi.

Hristoteriklinus İmparator Jüstinien tarafından yaptırılmıştı. Burası sarayın en mühim ve mutena bir kısmı idi. Bu dairenin esas kısmında sekiz köşeli olup üstünde on altı penceresi olan bir kubbe vardı.

İlgili Yazılar

“Skiliçes”in Madrid’de bulunan el yazması tarihindeki minyatürlere göre bu dairenin takribi şeklini tahayyül etmek mümkün olmaktadır.

1171 senesinde Kudüs kralı “Amori” Bizans imparatoru tarafından bu dairede kabul edilmişti.

“Hristoteriklinus” dairesinde “hurlokion” yani saat denilen bir revan vardı. Orada güneş saati bulunurdu ve onun yanında da imparatorun hususi daireleri vardı.

Dafne’den hristoteriklinus’a geçilirken konsisturiyum denilen imparator meclisine ait binaya yani bizim kubbe altı gibi divan salonuna tesadüf edilir. İmparatorun mavileri kabul ettiği fiyal avlusu, terikont denilen merasim salonu –ki İmparator Teofil tarafından dokuzuncu asırda yapılmıştı- görülür.

Sarayın bu kısmındaki binalardan mister denilen esrarlı salon vardı. Burada ses her tarafa aksederek ve gayet yavaş görüşülen sözler diğer bir uçtan işitilirdi.

680 tarihinde Altıncı Konsil’in [472] içtima ettiği avvaton salonu da bu kısımda idi. Hristoterklinus ve luzyakus derlerdi.

Bu saha üzerindeki meban-i meşhure meyanında senato sarayıyla maniur saraylarını da zikredebiliriz. Senato, Augustaion Meydanı yani Ayasofya Meydanı’na nazır şimdiki adliye dairesinin yerinde idi.

Sayfa 471: Bizans sarayı ve civarının onuncu asırdaki hâli.

Oradan biraz aşağıda ve müdevver bir set üstündeki Maynor Sarayı Yedinci Konstantin’in yazlık sarayı idi.

Vaktiyle Bizans’a elçi olarak gelmiş ve imparator tarafından kabul edilmiş olan “Loeidprant” merasim-i kabulü şu suretle anlatıyor:

“Tahtın iki tarafında altından arslanlar vardı. İstenildiği zaman bu arslanlar ayağa kalkarak bağırıyorlardı. İki tarafta suni ağaçalr üzerinde suni kuşlar ötüyordu. İmparatorun tahtı bir makine ile yükseğe kalkıyordu.” Manyor Sarayı’ndan tahtez-zemin bir yol ile Ayasofya’ya gidiliyordu.

Bu binaların aşağısında ve denize yakın olarak Bufoleon ve Teodos sarayları vardı ki buna İkinci Jüstinien Sarayı da derler. Elyevm şimendifer yolu üzerinde harabesi bakidir. Bu sarayın önünde bir liman vardı. Bugün kalan duvarlar üstünde pencereler görülmektedir. Romen Lekapan İmparator Fukas’ı öldürmek için şeriklerle beraber bu penrecelerin birinden girmişti.

Bugün yangın yerlerinde tesadüf edilen iki mühim bakayadan biri Manyor diğeri hristoteriklinus olması pek muhtemeldir. Domuz odaları denen mevkiideki harabe kemerli büyük bir salon ile yanında bir dehliz ve bu dehlizden aşağı kata inen bir merdivenden ibarettir.

Herhalde bu harabeler İstanbul tarihinin en mühim parçalarından birini teşkil eder. Buralarda usulü vechle yapılacak taharriyattan gayet mühim ve müspet neticeler çıkacak ve şimdiye kadar Bizans tarihinin karanlıkta kalan mesaili halledilmiş olacaktır.

Sanayi-i Nefise Mektebi Tarih-i Mimari Muallimi

Celal Esad

Makale Künyesi: Sultanahmed Meydanı Hafriyatı Münasebetiyle: İstanbul’da Bizans Sarayları / Celal Esad [Arseven],  Hayat Mecmuası, Ankara: Mehmed Emin (Erişirgil) , 12 Mayıs 1927, cilt: I, sayı: 24, sayfa: 469-472.

Latin Harflerine Aktaran: Bünyamin Tan

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More