Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Hadrian Villası: İmparatorlara Yakışır Bir Saray

Roma yakınlarında geniş bir saray kompleksi olan Hadrian Villası, Roma İmparatorluğu'nun minyatür bir modeliydi. Klasik sanat ve mimarinin en güzel örneklerinden biriydi ve hâlâ da öyledir.

0 2.544

Roma yakınlarında geniş bir saray kompleksi olan Hadrian Villası, Roma İmparatorluğu’nun minyatür bir modeliydi. Klasik sanat ve mimarinin en güzel örneklerinden biriydi ve hâlâ da öyledir.

Hadrian, en ünlü Roma imparatorlarından biridir. Orduyu daha kolay savunulabilir sınırlara çekerek İmparatorluğun istikrarını sağlamış ve bu sınırları sık sık ve bizzat denetlemişti. Ayrıca, Hadrian Duvarı ve Pantheon dâhil hem başkentte hem de eyaletlerde büyük inşaat projelerini de finanse etmişti.

İmparator Hadrian, başkentte yaşamayı seven seleflerinin aksine, uçsuz bucaksız İmparatorluğu boyunca dolaşmayı tercih etmişti. Hadrian, yolculukta olmadığı zamanlarda Roma yakınlarında inşa edilmiş gösterişli malikanesinde vakit geçirirdi. Fakat Hadrian Villası basit bir inziva mekânından daha fazlasıydı. Hem bir zevk sarayı hem de bir hükümet merkezi yani imparatorun resmi ikametgâhıydı.

Hadrian Villası, en parlak döneminde, tümü İmparatorluğun dört bir yanındaki farklı sanat tarzlarından etkilenen çeşitli evlerden ve resmi binalarından oluşan küçük bir kasaba olarak, görülmesi gereken bir şaheserdi. Aynı zamanda, Hadrian’ın sanat, edebiyat ve felsefeye olan ilgisini yansıtan Grek ve Roma başyapıtlarıyla dopdolu gerçek bir müzeydi. Çoğu antik yapı gibi Hadrian Villası da Batı Roma’nın çöküşünün ardından bakıma muhtaç hale geldi ve harabeye döndü. Yine de güzelliği ve ihtişamı hiç kaybolmadı ve bugün bile bu eski şahesere hayranlık duymamak elde değildir.

Arka planda Monti Tiburtini ile Hadrian Villasının görünüşü, Tivoli, İtalya, yazarın özel koleksiyonu

Hadrian Villası: Şehir Büyüklüğünde Bir Saray

Roma’nın 30 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Tibur (bugünkü Tivoli), başta ilk Roma imparatoru Augustus olmak üzere zengin Romalılar için gözde bir tatil yeriydi. Bölge, kırsal kesiminin güzelliği, yemyeşil tepeleri ve  basamaklı şelaleleriyle ünlüydü, kısaca bir kır villası inşa etmek için mükemmel bir yerdi. Ayrıca Tibur, Roma’dan İtalya’nın kuzeyine giden önemli bir yol üzerinde bulunuyordu. Bu nedenle, imparator Hadrian’ın ünlü villasının yeri olarak Tibur’u seçmesine şaşırmamalıdır.

Adına aldanmayın, Hadrian Villası basit bir binadan çok daha fazlasıydı. 120 hektarlık bir alana cömertçe yayılmış, genişleyen bir saray kompleksiydi. “Villa” aslında Pompeii kentinden (!) daha büyüktü ve planı o kadar iddialıydı ki, inşaatçılar geleneği aşmak zorunda kaldılar, araziyi yamaçta değil, bir vadide inşa ettiler.

Büyüklüğü ve önemi nedeniyle bu anıtsal proje ancak on yılda tamamlandı. MS 128 yılında Villa, ustasını ve baş mimarını ağırlamaya hazırdı, ancak inşaat beş yıl daha sürecekti. Sonunda, kompleks otuzdan fazla devasa bina ve havuz, hamamlar ve çeşmeler gibi peyzaj benzeri yapılar içeriyor olacaktı. Cömertçe dekore edilmiş ve güzel heykellerle dolu Hadrian Villası, imparatorluk ihtişamının ve gücünün bir mikro bir modeli olarak Roma İmparatorluğu’nun zirvesini yansıtıyordu.

Hadrian Villası’nın rekonstrüksiyonu, saray-bahçe kompleksini tüm ihtişamıyla gösteriyor

Minyatür İmparatorluk 

Villa’nın inşa edildiği dönemde Roma İmparatorluğu zirvesindeydi, daha önce hiç olmadığı kadar genişlemişti ve uzun süren bir barış döneminin – Pax Romana‘nın – tadını çıkarıyordu. İmparatorun kendisi de bu altın çağın bir simgesiydi. Birikimi olan bir bilgin, mimar ve filozof olan Hadrian, yirmi yıllık saltanatının neredeyse yarısını geniş İmparatorluk topraklarında oradan oraya dolaşarak geçirdi. Tuna’dan Fırat’a, Britanya’dan Afrika’ya kadar Hadrian şehirler kurdu, yollar ve tapınaklar inşa etti, anıtlar dikti ve yerel halkın dertlerini dinledi. Bu seyahatler Hadrian’ın zihnini şekillendirdi ve imparatorun, egemenliğinin çok kültürlü dokusuna ve zengin tarihine olan takıntısını, en iyi onun buluşu olan Villa’da izlemek mümkün.

Villa içinde villa, Deniz Tiyatrosu kalıntıları, Hadrian Villası üzerinden; anıtın dijital rekonstrüksiyonu

Hadrian Villası Roma İmparatorluğu’nun minyatür halidir. Bu durum, imparatorun ziyaret ettiği çeşitli yerlerin farklı sanat tarzlarından esinlenen bina ve yapılarına da yansımıştır. Büyük (120 metreden uzun) dikdörtgen havuz — Canopus—  adını eski Mısır şehrinden almıştır ve Nil deltasını temsil etmektedir. Ünlü sütun sırası, Atina Akropolü’ndeki Erecteion‘dan esinlenerek yapılmış kadın heykelleri, karyatidlerle donatılmıştır. Büyük bir göleti çevreleyen bir başka büyük yapay sütunlu teras — Pecile— Atina’daki ünlü Stoa Poikile‘den (Hadrian’ın beğendiği bir şehir) esinlenerek modellenmiştir.

Villa’daki en ünlü yapı olan Deniz Tiyatrosu’nda Grek etkisi açıkça görülmektedir. Burası villa içinde bir villaydı — revakla çevrili halka şeklindeki havuzun içinde yer alan bir ada gibidir. Bir kütüphane, ısıtmalı banyolar, bir sanat galerisi ve bir yemek alanını kapsayan büyük yapıya sadece bir asma köprü ile ulaşılabiliyordu — bu da onu, imparator için mükemmel bir özel inziva yeri haline getiriyordu.

İlgili Yazılar
Serapeum’daki Kanopus’un görünümü

Büyük Boyutlarda Güzellik ve Güç

Devasa büyüklüğü nedeniyle Hadrian Villası’nın kapladığı alanın büyük bölümü henüz kazılmış değildir. Ancak arkeologlar, ayrıntılı mozaikler ve zarif heykeller de dâhil birçok sanat eserini ortaya çıkarmıştır. Bir sanatsever olan Hadrian, Villasını gerçek bir sanat galerisine dönüştürmüştü. En ünlü sanat eserlerinden biri hiç şüphesiz Hadrian’ın imparatorluk sarayının yemek odasını (triclinium) süsleyen büyük boyutlu bir mozaik olan “Bir Çift Sentor Yırtıcı Hayvanlarla Savaşıyor”du.

Villada ayrıca “Discobolus” ve “Çömelmiş Venüs” gibi prestijli Grek heykellerinin Roma kopyaları da bulunuyordu. Serapeum olarak adlandırılan (ve tapınak olarak değil, yazlık yemek odası olarak kullanılan) yarım kubbeli büyük yapay mağara Mısır heykelleriyle süslenmişti. Ayrıca Hadrian, imparatorun tanrılaştırılmış sevgilisi olan ve kazara Nil’de boğulan Antinous’un çok sayıda mermer heykeli ve birçok orijinal sanat eseri yaptırmıştı.

Soldan sağa: Hadrian Villası’nda bulunan mermer “Discobolus” (disk atıcı) heykeli, MS 2. yüzyıl, British Museums; Çömelmiş Venüs ile, MS 2. yüzyıl, Palazzo Massimo alle Terme izniyle ve Osiris-Antinous Heykeli, MS 2. yüzyıl, Vatikan Müzeleri izniyle

Hadrian Villası bir zevk sarayından ya da imparatorun inzivaya çekildiği bir yerden çok daha fazlasıydı. Tüm bu güzellik ve zenginliğin daha pratik bir amacı vardı: Roma İmparatorluğu’nun ihtişamını yansıtmak ve sayısız ziyaretçisini ve sakinlerini etkilemek. Antik Roma’da yönetim merkezi, imparatorun bulunduğu yerdi. Hadrian, Tibur’da olduğu zamanlarda sarayını, tüm kararların alındığı villasında toplardı.

Geniş saray kompleksinin binaları, sokakları ve bahçeleri, imparatorun ailesi ve danışmanlarından saray mensuplarına, diplomatlara ve dilekçe verenlere kadar insanlarla dolup taşardı. Tüm bu insanlara, gizli odalarda yaşayan ve imparatorun gözünden uzakta bir dizi hizmet tüneli aracılığıyla kompleksin içinde hareket eden bir hizmetkârlar ve köleler ordusu hizmet ederdi.

Hadrian Villası, Pecile’den görünüm, ortasında bir havuz bulunan yükseltilmiş yapay sütunlu teras

Ölümünden Sonra Hadrian Villası

Hadrian, MS 138 yılında öldü ve İmparatorluğu ve görkemli villasını halefine bıraktı. Sonraki iki yüz yıl boyunca Roma imparatorları burayı çalışma yeri ve eğlence için kullandılar. İmparator Aurelianus 270’li yıllarda Hadrian Villası’nı üst düzey bir rehine olan Palmira Kraliçesi Zenobia’ya vermişti.

Hadrian Villası’ndan Sentor mozaiği, MS 120-130, Altes Müzesi, Google Arts & Culture izniyle

Ancak devasa kompleksin sürekli bakımının yapılması gerekiyordu. Dördüncü yüzyılın başlarında Konstantin’in başkentini doğuya taşıması ve batı başkentlerinin Roma’dan uzaklaşmasıyla Hadrian Villası yavaş yavaş bakıma muhtaç hale geldi. Altıncı yüzyıla gelindiğinde, bir zamanların görkemli kompleksi, yıkıcı Got Savaşı sırasında hem Ostrogotlar hem de Romalılar tarafından kullanılan bir depoya dönüştü. Son darbe 16. yüzyılda yerel bir kardinalin yakınlarda bulunan kendi mülkünü süslemek için kalan mermer ve heykelleri sökmesiyle geldi.

Arka planda Karyatidlerle donatılmış Canopus

Yine de Hadrianus Villası bu kadar küçülmüş haliyle bile ilgi çekmeye devam etti. Rönesans mimarları ve planlamacıları villa kavramını yeniden canlandırdıklarında, Hadrian’ın başyapıtından model olarak yararlandılar. Örneğin Bramante, Papa II. Julius için muhteşem Belvedere Avlusu’nu tasarlarken Villa’dan ilham almıştır. Ve diğer Rönesans (ve daha sonra Barok) villalarının çoğu benzer bir plan kullanmıştır. Hadrian’ın bir başyapıt tasarladığına hiç şüphe yoktur. Yapımından neredeyse iki bin yıl sonra bugün bile ziyaretçiler Hadrian Villası’nın büyüklüğü ve ihtişamı karşısında hayrete düşmektedir.

Hadrian Villası’nın havadan görünümü, ortada Deniz Tiyatrosu ile birlikte, Hadrian Villası, Tivoli

Çeviri: Sinan Akbaytürk

Kaynak THE COLLECTOR

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More