Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Büyük Konstantin: Dindar Bir Hristiyan mı Yoksa Akıllı Bir Uyarlayıcı mı?

Büyük Konstantin Roma'nın en etkili yöneticilerindendi. Aynı zamanda Avrupa tarihindeki en etkili kişilerden biriydi çünkü onun iktidarı kaçınılmaz bir şekilde güçlü, Roma Katolik Kilisesi'nin oluşumuna yol açacaktı.

: Bir Romano-İngiliz Villasından Chi-Rho, MS 4. yüzyıl; Konstantin ve Sol Invictus'lu Sikke, MS 316; ve Büyük Konstantin'in Mermer Portre Başı, MS 325-70
0 673

Büyük Konstantin Roma’yı Hıristiyan yaptı, ancak inancının gerçekliği yansıtıp yansıtmadığı sıklıkla tartışılır. Roma toplumundaki büyük değişimlere bakmak onun çelişkili inancını daha iyi açıklayacaktır.

Büyük Konstantin Roma’nın en etkili yöneticilerindendi. Aynı zamanda Avrupa tarihindeki en etkili kişilerden biriydi çünkü onun iktidarı kaçınılmaz bir şekilde güçlü, Roma Katolik Kilisesi’nin oluşumuna yol açacaktı. Hristiyanlığa verdiği destek milyonlarca insanın hayatında değişikliğe sebep olsa da birçok tarihçi onun inancına şüpheyle yaklaşmıştır. Neden bu kadar çok kişi hâlâ Konstantin’in gerçek inancını ve Hıristiyan dinine olan bağlılığını sorguluyor ve bunu yapmakta haklılar mı?

Bir Romano-İngiliz Villasından Chi-Rho, MS 4. yüzyıl, British Museum, Londra

Büyük Konstantin’in Kuruluş Efsanesi

MS 312 yılında Büyük Konstantin, rakibi Maxentius’a karşı Milvian Köprüsü’nde büyük bir savaşa girecektir. Yıllar sonra Hıristiyan Piskopos Eusebius, imparatora savaşın hemen öncesinde güneşin üzerinde bir Hıristiyan haçı gördüğüne dair söylemde bulunduğunu iddia edecektir. Haçın altında “Bu işaretle fethedin” yazıyordu. Aynı gece gördüğü bir rüyada İsa’nın imparatora bu mesajı tekrar bildirdiği söylenir.

Bu hikâyenin değişkenlik gösteren birkaç farklı türü vardır, ancak bir hikâyede İmparator askerlerine, İsa’nın adının Yunanca ilk iki harfini temsil eden bir Hıristiyan sembolü olan Chi-Rho’yu kalkanlarına resmetmelerini emretmiştir.

Günümüzde insanların çoğu doğal olarak imgelere ve mucizelere kuşkuyla yaklaşmaktadır, dolayısıyla çoğu insanın bu hikâyeyi gerçekçi bulmaması şaşırtıcı olmayacaktır. Bazıları ise Büyük Konstantin’in gerçek bir dini deneyim yaşamış olmasının ya da dini bir kehanet olarak yorumladığı bir şeyi görmüş olmasının mümkün olduğunu ileri sürmüştür. Birçok kişi Konstantin’in güneş halesi gibi nadir bir doğa olayı gördüğünü iddia etmiştir.

Konstantin ve Sol Invictus’un yer aldığı sikke, MS 316, British Museum, Londra

Konstantin’in düş gördüğüne dair hikâyenin doğruluk payı tartışılsa da Konstantin’in zaferinden hemen sonraki yıllarda kendisini bir Hıristiyan olarak değil, güneş tanrısı Sol Invictus’a adanmış biri olarak tanıttığı görülmüştür.

Konstantin ve Sol İnvictus

MS 312’den sonra Büyük Konstantin Hıristiyanlara yönelik baskıları durduracak ve hükümdarlığı boyunca Hıristiyanları hem ekonomik hem de siyasi olarak destekleyecektir. Hükümdarlığı döneminde birçok fantastik kilise inşa edildi ve bazı pagan tapınaklarına kısıtlamalar getirildi.

Bunun aksine, İmparator Konstantin’in kendini adamış bir Hıristiyan olduğu ve hükümdarlığının ilk yarısının büyük kısmında güneş tanrısı Sol Invictus’a saygı göstermeye devam edeceği pek belirgin değildir.

Roma imparatorlarının kendi ikonografilerinde kendileriyle özdeşleştirecekleri favori bir tanrı seçmeleri oldukça sık rastlanan bir durumdu ve Sol Invictus, yani yenilmez güneş, Büyük Konstantin’in imparator olduğu dönemde yaygın olarak tapınılan bir güneş tanrısıydı.

MS 324 gibi geç bir tarihte, güneş tanrısını tasvir eden madeni paralar, onun sözde din değiştirmesinden on iki yıl sonra bile hâlâ basılıyordu! Hatta Konstantin’i öven bir yazımız bile var; bu yazıda imparatorun, güneş tanrısı Apollon’un kendisine otuz yıllık iktidarını garanti altına alan bir vizyona sahip olduğu iddia ediliyor. Eusebius’un aktardığı hikâyeden oldukça farklıydı.

Sol Invictus’a adanmış Roma Gümüş İşlemesi, MS 3. yüzyıl, British Museum, Londra

Konstantin’in yönetimi boyunca güneş imgelerinin kullanımı Hıristiyan sembolleri lehine azalmaya devam etti. Ayrıca en başından beri kiliseyi büyük ölçüde desteklemiştir. Konstantin ölümünden hemen önce vaftiz edilir, ancak geç vaftizler antik dünyada yaygındır, bu nedenle bize gerçekte ne zaman din değiştirdiği hakkında herhangi bir çıkarımda bulunulamaz.

Kimilerine göre onun sözde Hıristiyan oluşu bir propaganda icadı ve hesaplanmış bir siyasi hamlesidir. Başkaları ise hayatının ilerleyen dönemlerinde din değiştirdiğini düşünmektedir. Konstantin’in kafa karışıklığı yaratan Hıristiyanlık anlayışını anlamanın en iyi yolu nedir?

Dini Devrim

Gerçek şu ki, Roma’daki dini devrim Büyük Konstantin’in yönetiminden önce gerçekleşmiştir ve esasen Hıristiyanlıkla ilgili değildir.

Tarihçilerin Konstantin’in hükümdarlığı sırasında Hıristiyanların nüfusuna ilişkin tahminleri farklılık göstermekle beraber, nüfusun %5’inden azı ile en fazla %10’u arasında değişmektedir. Bu noktaya kadar Hıristiyanlar, özellikle İmparator Diocletianus döneminde ağır şekilde eziyet görmüş bir kitleydi. Eğer Konstantin’in Hıristiyan dinini desteklemesi faydacı bir tercihse, bunun nedeni Hıristiyanlığın aniden en büyük din haline gelmesi olamaz.

Hıristiyanlığın Roma aristokrasisinden önce öncelikle yoksullar, köleler ve kadınlar arasında yayıldığına inanılır. İsa’nın ezilenlerle ilgilenilmesine dair inanışın, haklarından mahrum bırakılmış çeşitli insan kesimlerini etkilemesinin bir parçasıydı.

Öte yandan, Hıristiyan dini muhtemelen kitleselleşmemişken, gizemli kültler ve yabancı dinle hızla bir şekilde geleneksel panteizmin yerini alıyordu.

Bu durum biraz da Neoplatonizm adı verilen felsefi akımdan kaynaklanıyordu. Bu felsefe ekolü 3. yüzyıldan itibaren rakipsiz kalmış ve diğerlerinin yerini almıştır. Geç Roma İmparatorluğu’nun aristokrat sınıfı mensubu olmak geleneksel felsefe eğitimi veren Yeni Platoncu filozoflardan birinin öğrencisi olmayı gerektiriyordu.

Bu felsefi ekol Geç Roma kültürünü ve dinini anlamak için çok önemlidir. Bu felsefe sistemi, başka tanrısal varlıklar olsa bile, öncelikle ilahi akılla bağlantılı olan, her şeyi kapsayan tek bir tarifsiz tanrısal varlığın olduğunu öğretmiştir. Ayrıca insan ruhunun ilahi hiyerarşideki konumuyla da yakından ilgilenmişlerdir. Bu fikirler aslında Platon’un dini bir yorumuydu.

İlgili Yazılar
Boğayı Öldüren Mithras Heykeli, MS 2. yüzyıl, British Museum, Londra

Konstantin propagandasının en eski örneği aslında Geç Roma felsefesinde popüler olan bu soyut “İlahi akla” atıfta bulunur.

Bu etkileyici felsefi anlayış, geleneksel Roma Panteizminden bir parça farklı olan daha felsefi yabancı dinlerin büyümesinden etkilenmiş ya da bu dinleri yansıtmıştır. Popüler yabancı dinler daha felsefi olma eğilimindeydiler, daha soyut bir Tanrı anlayışına sahiptiler ve genellikle merkezinde bir “ruhun kurtuluşu” anlatısı vardı.

Güneşe tapınma ile eş anlama gelen Mithraizm bu alıntılardan biri, Hıristiyanlık ise bir diğeriydi. Erken dönem kilise yazarlarından Justin Martyr, Mitraizm ve Hıristiyanlığın şüpheli bir şekilde birbirine benzediğinden bahsetmiştir. Bu yeni dinlerin yayılması ve etkisi yavaş oldu, ancak 4. yüzyıla gelindiğinde Tanrı ya da tanrılar hakkındaki inançlar oldukça değişmişti.

Birçok farklı alt görünüm sergileyen ya da sergilemeyen, her şeyden önemli ve tarif edilemez tek bir yüce tanrıya olan inanç, popüler din üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Güneş tanrıları bunun bir yansımasıydı. 3. yüzyılda iki imparator, Elagabalus ve Aurelianus, yaptıkları propagandalarda kendilerini güneş tanrısının farklı versiyonlarıyla aynı çizgiye getirmişlerdi.

Bu yönelim İmparator Konstantin’in ölümünden sonra da uzunca bir süre etkisini sürdürecek, ancak sonunda kazanan Hıristiyanlık olacaktır. Özellikle 4. yüzyılın sonlarına ait ünlü bir örnekte, piskopos Aziz Augustine, Hıristiyan bir piskopos olmadan önce eski İran’dan gelen bir Gnostisizm biçimi olan Maniheizm’in bir savunucusuydu.

Büyük Konstantin’den sonra İmparator Julian ve filozof Proclus da dahil olmak üzere geç dönem pagan filozoflar ilahi kaynağın en yüksek ifadesi olarak güneşe ayrıcalık tanımaya devam edeceklerdir. Düşünceli, mistik, yarı tek tanrılı dinler giderek yaygınlaşmıştı.

İsa, Hıristiyan Dini ve Güneş İmgesi

Hıristiyanlık dinini güneşe tapınma ile bağdaştırmak muhtemelen henüz tartışmaya açık değildi. Roma inanç sistemi senkretiktir; bir grup tarafından tapınılan bir tanrının birçok farklı belirtisi olduğuna inanılırdı. Örneğin, Yunan tanrısı Hermes, Mısır tanrısı Thoth ve İngiliz su tanrısı Sulis-Minerva’yla özdeşleştiriliyordu.

Roma Britanyası’ndan bir mozaik, Hıristiyan ve Yunan mitolojik tasvirleri, MÖ 4. yüzyılın başları, British Museum, Londra

Dönemin ilk kilise yazarlarından Tertullian, bazı davranış biçimleri nedeniyle pek çok kişinin Hıristiyanların güneşe taptığına inandığından bahseder. İsa, Büyük Konstantin’in ölümünden sonra tekrar güneşle ilişkilendirilecekti. Aziz Augustinus, Mani dini mezhebine mensup kişilerin İsa’yı hâlâ fiziksel güneşle karıştırdıklarından bahseder. Beşinci yüzyılda bile Papa Büyük Leo bazı Hıristiyanların paganlar gibi güneşe saygı gösterdiklerinden yakınıyordu.

Konstantin’in güneş tanrısı ve İsa arasında sözde “bocalayışının” aslında kabul gören bir eşzamanlılık biçimi olması güçlü bir olasılıktır. Daha da iyisi, Konstantin belirsiz ve net olmayarak kendisini geniş bir kitleye tanıtabilmişti. Çok yönlü bir dini görüşün pek çok insana hitap etmesi muhtemeldi ve güneş sembolizminin kullanılması güvenli bir seçenek olacaktı.

Popüler din büyük olasılıkla Hıristiyanlığın teolojik tartışmalarla dolu ve kutsal kitaplara dayanan kuralcı şeklinden çok uzaktı. Halk hala karışık bir dini sembolizm arasından seçim yapıyordu. Apollo, Helios ve Yahve bu yazıların bazılarında eşanlamlı gibi görünmektedir.

Daha sonraki yıllarda, önde gelen Hıristiyan piskoposlarla çok daha fazla temas kuran Büyük Konstantin’in daha açık bir Ortodoks inanç sistemini benimsemiş olması muhtemeldir. Kilise’nin fikirlerini daha somut terimlerle ortaya koymasını sağlayan İznik Konsili’ni 325 yılında toplamıştır ve bu toplantıdan etkilenmiş olduğu düşünülebilir. Bu tarihten sonra Sol Invictus’u artık desteklememesi dikkat çekicidir.

Konstantin’in bu tarihlerde Licinius’u yenmesi de onun senkretik bir tektanrıcılık yerine daha katı bir Hıristiyan dinini desteklemesine katkıda bulunmuş olabilir.

Sol Invictus ve Konstantin, ölümünden sonra basılan bir madeni para üzerinde, MS 337, British Museum, Londra

Büyük Konstantin’in İnancı

Büyük Konstantin gerçek bir Hıristiyan mıydı? Muhtemelen bundan asla kesin olarak emin olamayacağız, ancak öyle olması çok büyük bir olasılık gibi görünüyor. Onun karmaşık dini simgeleri ancak kendi döneminin bağlamından çıkarıldığında olağandışı görünmektedir.

Sol Invictus’un genel olarak tek tanrılı imgelerin yerine kullanılması Konstantin’in imajına fayda sağlamış olabilir, ancak bu aynı zamanda onun Hıristiyan dinine dair orijinal anlayışının bir parçası da olabilir. İmparatorluğunun sonuna gelindiğinde, Hıristiyan aile fertleri ve sarayının pek çok üyesi onu Hıristiyanlığın ortodoks haline doğru yönlendirmiş olabilir ya da tek hükümdar olarak kendisini kesin bir şekilde Hıristiyan olarak tanıtacak kadar kendinden emin hissetmiş olabilir.

Büyük Konstantin’in Mermerden Başı, MS 325-70, Met Müzesi, New York

Hıristiyanlığın halk tarafından kabul edilmesiyle birlikte, kiliseye katılım büyük ölçüde artacak ve Büyük Konstantin’den sonraki imparatorlar inançları konusunda kendilerini daha rahat hissedeceklerdir.

Yazar: Alice Bennett

Çeviren: Mehmet Emre

Kaynak THE COLLECTOR

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More