Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Bin Yüzün Tanrıçası: Eski Dünyanın Doğurgan Tanrıçaları

Dünya mitolojisinde binlerce farklı tanrıça var ama belki de en eskisi bereket tanrıçası. M.Ö 35000 - M.Ö 16000 tarihli yüzlerce kadın büstü, (Venüs heykelcikleri olarak da bilinir) Avrupa'da ve Asya'nın bazı kısımlarında keşfedildi.

0 5.898

Dünya mitolojisinde binlerce farklı tanrıça var ama belki de en eskisi bereket tanrıçası. M.Ö 35000 – M.Ö 16000 tarihli yüzlerce kadın büstü, (Venüs heykelcikleri olarak da bilinir) Avrupa’da ve Asya’nın bazı kısımlarında keşfedildi. (bkz. Resim 1 – 7)

Fakat ne için kullanıldığını açıklamak için yazılı bir metin olmadan, tarih öncesi rollerini deşifre etme şansımız var mı? Önemlerini zaman içinde kaybetmiş olabilirler mi? Muhtemelen hayır. Bazı akademisyenler, yeni keşfedilen arkeolojik eserlerin işlevlerini inceleyerek ve karşılaştırma yaparak eski arkeolojik eserlerin işlevini anlayabileceklerini düşünüyorlardı.

Tarih öncesi heykelcikler ile Neolitik ve Tunç Çağı’nda ortaya çıkan heykelcikler arasındaki bağlantıyı görmek mümkündür. Doğurganlık tanrıçası tarih boyunca incelendiğinde, rollerini betimleyen dört klasik poz ortaya çıkmaktadır.

1- Göğüs sunan poz: (şekil 1, 4, 12, 16) Ellerini göğüslerinde tutması onun beslenme ve doğurganlık tanrıçası olduğuna işaret ediyor.

2- Kollarını yukarı kaldırdığı poz: (şekil 2, 11, 13, 17, 18) Heykelciğin kollarını havaya kaldırması, göksel bir bağlantı kurduğunu gösteriyor. Bu poz, aynı zamanda doğurganlık fonksiyonunu gösteren göğüslerini de vurgulamaktadır.

3- Oturan poz: (8, 10, 14, 15) İnsanların “yuva” kavramını benimsemeye başladığı Neolitik döneme ait olduğu düşünülüyor. Bu heykelciklerin genellikle evlerde bulunması, köylüler tarafından saygı duyulan anaerkil bir figür oldukları fikrini doğuruyor.

4- Şehvetli gövde pozu: (3, 5, 6, 7, 9, 15, 19) Küçük kafalar, geniş kalçalar ve gittikçe sivrileşen bacaklarla tarih boyunca en çok karşımıza çıkan pozdur. Bu heykelciklerde karın, kalça, göğüs, uyluk veya vulva bölgesi abartılı bir şekilde yapılmıştır. Aksine, kolları ve ayakları genellikle yoktur. Bu, kadınların kabile değerlerini (beslenme, cinsellik ve üreme) temsil ettiklerini göstermektedir.

İlgili Yazılar

Yazılı tarih 5500 yıl önce başladı ve en erken deşifre edilebilen dil Mezopotamya’da (çivi yazısı) ve eski Mısır’da (hiyeroglif) ortaya çıktı. Bu uygarlıklar kil tabletler ve boyalı eserlerin üzerinde bıraktıkları yazılar aracılığıyla tarihçilere kendi mitolojilerini anlatmış oldular.

Heykelciklerden özellikle bir tanesi, Avrasya’daki birçok kültürde boy göstermiş ve mitolojilerinin bir parçası olmuştur. Bu heykelcik aşk, cinsellik ve doğurganlığın heykelciğidir. Sümer’de İnanna (Şekil 12), Akad’da İştar (şekil 17), eski Mısır’da Hathor (şekil 19) ve Hellenistik Babil’de Astarte (Şekil 20) olarak biliniyordu.

Onun egemenliği Orta Doğu ve Akdeniz’e yayılmıştı. Aynı zamanda bir savaşçı tanrıça olarak tasvir edildi ve bir diplomat olarak güçlü bir siyasi etki yarattı. Bazı Ugaritçe metinlerde, gök-tanrı Baal’ı sakinleştirdiği ve onu diğer tanrılardan koruduğu söylenir.

Bu aşk tanrıçası, Ay’la ilişkilendirilirdi. Ay büyüdükçe ona hayat verdiği, küçüldükçe de ortadan kaybolduğu söylenirdi. Gücünün iyi ve karanlık yönleri, yılda bir yeraltı dünyasına inen ve yine aşk tanrıçası tarafından yeniden diriltilen sevgilisi Tammuz hakkında bir hikâye ile ilgilidir. Bu ay mitolojisi, toprağın verimliliğini değiştiren ay döngüleri ile bağlantılıdır.

Mezopotamya’da “Cennetin Kraliçesi”, “Tanrıların Annesi”, vb. olarak adlandırılırdı. Avrasya’daki yaygın mitolojisi onu köyü koruyan, toprakları ve insanlarını sağlıklı kılan güçlü bir koruyucu tanrıya benzetiyor. O gerçekten de herkesin annesi, verimliliğin ve doğurganlığın koruyucusu gibi görülürdü.

Bu tanrıçanın, Taş Devri kadar erken bir zamanda toplumsal bilincimizde aktif olması olabilecek bir durum mu? Tüm Tunç Çağı ikonları, daha önce Paleolitik döneme ait Venüs figürlerinden gelmektedir (2 – 13, 7 – 19, 1 – 16). Eğer böyle olsaydı, o zaman bu Dünya Tanrıçası figürü insanın bilincine girecek ilk tanrı olurdu.

Daha da etkileyici olan şey, kendisine başka herhangi bir tanrının gelişinden 30.000 yıl daha fazla bir süredir ibadet edildiğidir. Geç Neolitik döneme kadar Tiamat (Mezopotamya) ve Ra (Eski Mısır) gibi ilahi varlıkların gelişini görmedik.

Bu, onu tüm tanrıların en eskisi haline getirecektir. Yahveh (yalnızca hükümdarlığının altıncı süresine tapılmış olan) de dâhil olmak üzere başka bir ilahtan daha uzun süreli bir efsane olmuştur.

Çeviri: Eylül Özgiray

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More