Antik Mısır’ın Günümüz Medeniyetine Yaptığı 10 Büyük Katkı – 2. Bölüm
Mumyalama, kozmetik ürünler, tarım ve yönetim sisteminin ilk ortaya çıkışı listemizdeki keşiflerden sadece birkaçı. Eminiz ki bilmediğiniz birçok şeyi bu yazımızda öğreneceksiniz. Keyifli okumalar.
5- Kozmetik
Zengin Mısırlılar, sosyal sınıflarını yansıtan sofistike bir yaşam tarzına sahiptiler, böylece her gün kişisel görünümlerine çok fazla zaman ayırmışlardı. Farklı saç modelleri, hem stil hem de koruma olarak peruklar ile sağlanmaktaydı. Ciltlerini kuvvetli güneş ile kuru iklime karşı korumak zorundaydılar. Parfümleriyle de ünlülerdi, örneğin Lilyum yağı. Vücut ve yüz kılları, jilet veya tüy dökücü kremlerle alınırdı. Her iki cinsin de makyaj yapması ve peruk takması ilginçtir. Makyaj için Mısırlılar üç çeşit göz boyası kullanmışlardır: En ünlüsü siyah kohl; gözler için malahit (bakırın yeşil cevheri) ve galena (koyu gri cevher). Kırmızı toprak boyası ise ruj, yağ ile karıştırıldığında bir dudak parlatıcısı olarak kullanılmıştır. Güzelliğe gelince, Kleopatra tarihte bilinen en güzel kadınlardan biridir.
Sırlarının çoğu ise bugün halen daha kullanılmaktadır, örneğin yüz toniği olarak elma sirkesi, cildi yumuşatmak için süt ve bal banyosu, nemlendirici için aloe vera, tırnak boyası için doğal kına, daha gençsi bir cilt için badem yağı ve ipeksi saçlar için bal. Ayrıca yumurta kabuğu tozu (çok hoş olmasa da) içeren ilk diş macunu tarifinin yanı sıra balla kaynatılan tarçın, çam ve dutlarla yapılan ilk nefes açıcı formülü yapmışlardır. Bir şey daha, Mısırlılar takıları adeta taparcasına severlerdi. Onları hastalık, kazalar ve doğal afetler gibi güçlere karşı korumak için kullanılan sihirli tılsımlardan çoktan bahsetmiştik. Kraliçelerin ve prenseslerin hazinesi gibi kraliyet mücevherlerinin arkeolojik keşifleri bugün onlarla eşitlik gösteremez.
4- Mumyalama
Eski Mısır’da, birçok tanrı ve tanrıçaya inanılırdı. Ayrıca, onlar bir sonraki yaşama da inanmaktaydılar. Böylece, bir kral (firavun) öldüğünde, onun kası (yaşam gücü) bedeni terk ederdi ancak bu geçici bir durumdu. Diğer yandan ba kişinin ruhuydu. Bedeni korumak önemliydi çünkü ruh geri dönecekti. Bunun gerçekleşmesi için Eski Mısırlılar, bedenleri ölümden sonra çürümeden koruma amacıyla mumyalama denilen bir süreç geliştirmişlerdir. Hurma şarabı ve su kullanarak tüm iç organlar dikkatlice çıkarılıyor ve kalp hariç kavanozlarda tutuluyordu.
Kişinin özü olduğuna inanılıyordu. Her organın farklı bir kavanozu vardı, toplamda dört tane vardı: biri mide, biri bağırsaklar, biri akciğerler ve diğeri karaciğer içindi. Bunlar önemli organlardı. Yıkandıktan, kurutulduktan ve sarıldıktan sonra tekrar vücuda yerleştirilirdi. Kavanozların yerini vücut tekrardan alırdı. İşlemden sonra cesetler keten sarılı olarak Mısır piramitlerinde özel mezarlara yerleştirilirdi. Onları kötülüklerden korumak için tılsım olarak adlandırılan gizli takılar ile birlikte mezara konulurlardı. Bütün mezarların içeri girecek olanların üzerine atlayacak laneti olduğuna dair bir efsane bulunmaktadır. En ünlü mumya maskesi 1922 yılında keşfedilen Tutankhamun olarak da bilinen King Tut’a aitti.
3- Tıp
Edwin Smith Papirüsü, MÖ 1600 civarında yazılmış Eski Mısır’da yapılan ameliyatla ilgili tıbbi bir metindir. Hipokrat Yemini bin yıl öncesine dayandırarak Mısırlıların ameliyatları icat ettiğini gösteriyor. Baş, boyun ve göğüs yaralanmaları gibi cerrahi vakaları tanımlamakta ve ameliyatlar sırasında kullanılan aletlerin bir listesini içermekteydi.
İlgili Yazılar
İlk aletler “sarayın doktoru ve kralın sırlarının koruyucusu” olarak bilinen Qar’ın mezarında bulunmuştur. Ayrıca nörobilimin başlangıç noktası olduğu da bilinmektedir. Mısır’da tıp büyülü ve rasyonel tedavilerin bir karışımıydı. Her iki yöntem de eşit derecede geçerliydi: Nedeni görünür ve objektif olduğunda, bilimsel tedaviler kullanılırdı; ve nedeni gizli olduğunda (tanrıların cezalandırılması ya da düşmanların kötü istekleri olabilir) büyü kullanılırdı. Her şey çok geniş olan anatomi bilgisine dayanmaktaydı (mumyalama uygulamalarının bir sonucu olarak).
2- Hiyeroglifler
Arkeolojik keşifler, Mısır hiyerogliflerinin M.Ö. 3300’lerden kalma en eski yazı biçimi olabileceğine inanmaktadır. Mezopotamyalılarla birlikte Mısırlılar dillerini kodlanmış bir yazı haline getiren ilk insanlardı. İlk formlar resimlerdi.
Yazıları zamanla değişse de, hiyeroglif resimleri orijinal biçimlerinde kasıtlı olarak korumuşlardır. Papirüs kağıtları, taş, tahta vb. dışında kullanılan en eski kağıt yerine kullanılan materyallerdir. Papirüs, Akdeniz, Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu’nun her yerine ihraç edilmişti. Siyah mürekkep yapabilmek için karışık sebze sakızı ve arı balmumu kullanmışlardır. Tarihte büyük bir adım, Napolyon Bonapart’ın 1799’da Mısır’a seferi sırasında Nil Deltası’nda Rosetta Taşı’nın keşfedildiği zamandı. Hiyerogliflerin deşifre edilmesi üzerindeki etkisi çok önemliydi.
1- Piramitler
Antik piramitler, kesinlikle Eski Mısır’ın icatlarının en başta gelenidir. Onlar dünyadaki en şaşırtıcı yapılar arasında yer almaktadırlar. Bir kare tabana ve dört eşit üçgen yanlara sahip geometrik bir parçadır. Tarih boyunca, esas olarak kralların mezarları ve dini tapınaklar olarak kullanılıyorlardı. Büyük şehirlerden uzakta bulunuyor ve inşasının bitimi için onlarca yıl gerekiyordu.
M.Ö. 2600’lerden kalma Giza’nın büyük piramitleri (Kufu Piramidi olarak da bilinen, Kraliçe Hetepheres’in mezarı) en büyüğüdür. İçerisinde Khufu’nun cesedini tutan lahit içerisinde birincil mezar odası (kralın odası); süsleme olarak Mısır tarihinin çeşitli yönlerini gösteren duvarlardaki hiyeroglifler; çökmesini önlemek için ağırlık giderici hazneler; odaları, çıkışlar olarak hava şaftlarını birbirine bağlayan büyük geçitler vb. bulunmaktaydı.
Çeviri: Gülnihal Kafadar
Kaynak
ancienthistorylists