Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Konstantinopolis’in Düşüşü: Kesintisiz Osmanlı Ateş Gücü, Roma İmparatorluğu’nun Son İzlerini de Sildi

5 Nisan'da ordusu şehir dışında toplanan Osmanlı İmparatoru II. Mehmed, Konstantin XI'a elçi göndererek kentin Osmanlılara teslim edilmesini talep etti. Konstantin bu talebe cevap vermedi.

2 24.546

Konstantinopolis, yüzyıllar boyunca kuşatma ve saldırılara karşı direndi, Bizans İmparatorluğu’nun başkenti sonunda Osmanlı İmparatorluğu’nun o dönemdeki son teknoloji ürünü büyük topları karşısında teslim oldu. Konstantinopolis’in Mayıs 1453’te düşüşü ile Avrupa ve Yakın Doğu’da bir çağ sona erdi.

Dev toplar işlerini görüp bitirince Osmanlı birlikleri antik kenti yağmaladı ve şehrin sakinleriyle çarpıştı. Yaklaşık 4.000 kişi öldü ve 50.000 kişi esir alındı. Osmanlı askerleriyle karşı karşıya gelmekten veya köle olarak yaşamaktan korkan bir kısmı da intihar etti.

Konstantinopolis, Bizans İmparatorluğu ya da diğer deyimle Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti ve aynı zamanda Hıristiyanlığın da başlıca şehirlerinden biriydi. Şehir adını, Hıristiyanlığın yükselmeye başladığı ilk dönemde, 4. yüzyılda hüküm süren İmparator Konstantin’den aldı. Günümüzde şehrin adı İstanbul ve sakinlerinin çoğu Müslümandır.

Bizanslılar Daha Önceki Saldırıları Püskürttü

Osmanlıların 15. yüzyıldan itibaren topraklarını genişletmeye başlamasıyla Bizans İmparatorluğu da gittikçe küçüldü. İlk saldırı ile Osmanlıların fetih girişimi arasında yüzlerce yıl vardı. Konstantinopolis, bu süre içindeki tüm saldırılara karşı ayakta kalmayı başarmıştı:

A mural Konstantinopolis’in müthiş savunmasının bir parçası olan, surlar ve limanın ağzındaki zincirin resmi. Osmanlılar, sonunda hepsinin üstesinden geldi.

7. ve 8. yüzyıllarda Araplar

7. ve 10. yüzyıllarda Bulgar Hanları

9, 10. ve 11. yüzyıllarda Ruslar

9. yüzyılda Slav Thomas tarafından saldırıya uğradı.

13. yüzyılda Haçlı Seferi ve açık bırakılan kapıların birinden giren saldırganların şehri ele geçirmesi nedeniyle bir süre işgal altında kaldı.

İstilaya kalkışanlar şehrin içindeki Bizans kuvvetleri ve limandaki donanma nedeniyle yüzyıllarca uzak tutulabildi. Konstantinopolis’in ordusunun, “Rum ateşi” denen son derece yanıcı özelliği olan bir kozları daha vardı.

Bir zamanlar Konstantinopolis’i koruyan (günümüzde restore edilmiş haliyle)
üç kademeli surlardan bir bölüm

Konstantinopolis’in Surları

Ancak kentin en büyük savunma varlığı, yüksek surları ve surların önlerindeki hendeklerdi. 5. yüzyılda İmparator II. Theodosius 6,5 kilometre (yaklaşık 4 mil) uzunluğunda üç sur duvar inşa ederek şehrin savunma hattını meydana getirdi. Ayrıca, Konstantinopolis bir yarımada üzerinde kuruluydu ve üç tarafı da suyla çevriliydi. Haliç’in ağzını kalın bir zincirle veya engelle kapatarak gemileri limandan uzak tutmak kolaydı.

İlgili Yazılar

Ancak bu kez, Nisan 1453’te Bizans’ın, kentin surlarını korumak için sayıca sadece 5.000 askerden oluşan bir gücü ve denizden korumak içinse sadece birkaç gemisi olduğunu tahmin ediyoruz. Bizans kuvvetleri sayıca daha azdı, silahları ve gemileri de yetersizdi.

Osmanlılar Konstantinopolis’in Teslim Olmasını İstiyor

5 Nisan’da ordusu şehir dışında toplanan Osmanlı İmparatoru II. Mehmed, XI. Konstantinos Paleologos’a elçi göndererek kentin Osmanlılara teslim edilmesini talep etti. Konstantin bu talebe cevap vermedi. Mehmed, kadim başkenti dize getirmeye  kararlıydı ve arkasında onu destekleyen güçlü bir ordusu vardı. Mehmed, Konstantinopolis’i ele geçirmeye çalışan diğerlerinin sahip olmadığı bir şeye sahipti: Urban adlı bir Macar tarafından tasarlanan büyük toplar. Mehmed’in tahminen 60.000 ilâ 200.000 arasında savaşçısı ve dışarıda da limana girmek için hazır bekleyen bir donanması vardı.

Osmanlılarca Konsantinopolis kuşatmasında kullanılan büyük kuşatma toplarından biri

Osmanlıların kuşatma topları korku salacak ölçüdeydi. Toplardan birinin boyu 9 metre, namlusunun çapı ise bir metreydi. Bu topla, 1,5 kilometreden daha uzak bir mesafeden 500 kilogramlık gülleleri atabiliyorlardı. Namlu o kadar ısınıyordu ki, günde sadece yedi kez ateşlenebiliyordu. Ancak Osmanlıların günde 100 defa ateşlenebilecek başka güçlü topları da mevcuttu.

Kesintisiz Top Ateşi

Dev toplar, 6 Nisan’da Konstantinopolis’in muhteşem surlarını alaşağı etmeye başladı. Kenti savunanlar surlarda açılan deliklerden girmeye çalışanları püskürtüyor, gece olunca da bu delikleri kapamaya çalışıyorlardı. Bu arada, kendi küçük çaplı toplarını da ateşlediler.

Konstantinopolis’i savunanlar altı hafta boyunca direndiler.

Haliç’in ağzındaki zincir de, Osmanlı gemilerinin limana girişine engel olabilmişti. Ancak Osmanlılar, kuşatma sırasında döşedikleri kızaklı bir yoldan 70 gemiyi limana indirdiler ve denize bakan nispeten zayıf surları top ateşine tuttular.

Osmanlı Yurdunda İsyan

Osmanlı İmparatoru, Mayıs ayı sonlarında Anadolu’daki halktan bazılarının, ordunun uzakta olmasını fırsat bilerek isyan ettiği haberini aldı. Mehmed, bunun üzerine, Konstantin XI’e bir teklifte bulundu: Vergi ödemeyi kabul ederse kuşatmayı kaldıracaktı. Osmanlı sultanı Anadolu’ya dönmeyi düşünüyordu, ancak Konstantin bu teklifi reddetti. Bu teklifi kabul etmemek trajik bir hataydı.

Hiddete kapılan Mehmed, adamlarına, şehir düştüğünde istedikleri gibi yağmalayabileceklerini söyledi. Konstantin’in başkenti dünyanın en zengin şehirlerinden biriydi.

Osmanlı fatihi Konstantinopolis’in düştüğü gün, Bir Hıristiyan kilisesi olan Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesini emretti.

Mehmed, 29 Mayıs’ta, şehre karşı üç dalga halinde ve art arda daha güçlü birlikler göndererek, büyük bir saldırı başlattı. Yeniçerilerin son saldırıları, seçkin birlikleri Konstantinopolis artık düşmüştü. Ayrıca, surlardan birinde yeniçerilerin şehre girmesine imkân veren küçük bir kapı açık kalmıştı. Surlara Osmanlı bayrağını diktiler, ardından ana kapıya yöneldiler ve dışarıda kalan kuvvetlerin de içeri girmesini sağladılar. Bir zamanların zaptedilemeyen Konstantinopolis’inin ele geçmesi artık an meselesiydi.

Son çaresizlik anlarında, şehir surlarından bazılarının savunması kadın ve çocuklara kalmıştı. Söylemeye gerek yok tabii, çabucak safdışı edildiler. Bazı erkekler ailelerine sahip çıkabilmek için evlerine kapandı, halktan bazıları da kiliselere sığındılar. Kentin kiliselerinde altın ve değerli taşlar olduğundan, aslında bu akıllıca bir hareket değildi.

Osmanlı birlikleri, Ayasofya da dâhil olmak üzere ikonaları, heykelleri, freskleri ve kiliseleri tahrip ettiler. Mehmed aynı gün şehre girdi ve bu görkemli dev kilisenin cami olacağını söyledi. Onun girişiyle yıkıp dökme sona erdi.

Osmanlılarca ele geçirilmesinden sonra II.Mehmed, Konstantinopolis’i yeni başkenti yaptı. Bizans İmparatorluğu’nun geri kalanı çok geçmeden düştü ve Osmanlı İmparatorluğu’na tabi oldu.

Kaynak Ancient-Origins

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

2 Yorumlar
  1. İsa SATICI diyor

    Keske biraz tarih okuyup öyle yazsaydınız.
    En azından Fatih in Ayasofya’da yaptığı konuşmayı okusaydınız.
    İstanbul 4. Haçlı seferinde Latinler tarafından yağmalandı. Bütün zenginlikleri Roma’ya götürüldü. Fatih İstanbul’u fethettiği de kayda değer hiçbir zenginlik kalmamıştı.
    Bu yazı bütün bu günahları Fatih’in onun üzerinden Osmanlı’nın üzerine yıkmaya çalışıyor.

  2. Muammer çelik diyor

    Belliki tarih bilginiz, kedilerin WC bilgisinden daha zayıf.
    Tarih okurken, anne sütünün ne kadar faydalı olduğunu anlamış olduk.
    İnternet o kadar büyük bir mecra ki beyin hücreleri gelişmemiş olanlar dahi, gelişmiş gibi yazı paylaşabiliyoruz.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More