Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Kayıp Kıta Mu ile İlgili Tüm Bildiklerinizi Unutun

Antarktika’dan 2 kat büyük olduğu düşünülen ve insanlığın ilk varolduğu yer olarak tanımlanan Mu İmparatorluğu, aynı zamanda bütün Din, Sembol ve Efsanelerin de ilk görüldüğü yerdir.

1 17.105

Mu, yani “Güneş İmparatorluğu”, ilk insanın Anavatanı olduğu düşünülen, Pasifik Okyanusu’nda, yok olmuş bir bölgedir. 70.000 yıllık Tek Tanrılı bir dini vardı. Bu din, daha sonraları Osiris dini olarak Mısır’a, ardından Hermes ile değiştirilerek Yunanistan’a kadar gelmiş ve Mitolojik bozulmaları saymazsak; Mu dininde Tanrı, Kuran’ın Allah tasvirine çok yakındır. Her yerdedir, her şeydedir ve her şeyi o yaratmış, ezeli ve ebedidir. Ancak Mu Dininde farklı bir konu olarak, her şeyin bir olduğu, tek bir iradenin ürünü olduğu ve özde Tek olduğu söylenir. İlk bakışta bu size ters gelmeyebilir ama, bunun yanına bir de sürekli reenkarnasyon geçirerek ruhu yüceltme misyonu girince… New Age-Spiritüalism olarak bilinen bir şeye geçiş yapmış oluyoruz. Bu, Kuantum yasalarının bize bildirdiği bilgilerin farklı şekilde yorumlanarak bize “Her şey birdir.” diye verilen fikirle paralellik gösterir.

Şimdi; bu kıta ve dini ile alakalı en önemli bulgular, 12.000 ila 14.000 yıllık “Naacal Tabletleri” ve James Churchward’in kendi yazdığı, bu tabletlerin tercümesine dayanan 4 kitabıdır. Yani bu videonun içeriğini oluşturan dört kitap… Bu kitaplara göre 10.000 ila 15.000 sene önce, 64 Milyonluk nüfusu ile sular altında kalmış, yeraltındaki gaz odalarının patlaması ile yok olmuş bir imparatorluk ve ondan arta kalan küçük koloniler ile tablet, heykel, yazı ve gelenekler (semboller) ile bu teoriyi inceleyelim. Şunu belirtmek isterim ki konu hakkında daha ayrıntılı bilgi için kesinlikle J.C’nin kitaplarını almanız şart.

Antarktika’dan 2 kat büyük olduğu düşünülen ve insanlığın ilk varolduğu yer olarak tanımlanan Mu İmparatorluğu, aynı zamanda bütün Din, Sembol ve Efsanelerin de ilk görüldüğü yerdir. Dünyada şuan bulunan her sembol, tablet, mitolojik inanç ve kayıtlar Mu’ya dayanıyor. Buna Sümer tabletleri de dahil. Albay James Churchward’ın Hindistan’da tanıştığı bir Rishi tarafından yönlendirilerek, Hindikuş ve Tibet dağlarında bulduğu yüzlerce tabletin çevirisine dayanarak ortaya sürdüğü bu Mu konusu, çok ciddi bir konudur. Neden mi? Çünkü Mu’nun varlığı kabul edilse de, edilmese de, tabletler ve semboller yeterince orjinal ve eskidir. Ayrıca Nörolog ve Arkeolog olan Dr. William Niven tarafından, Meksika’da bulunan 2600 küsür tablet üstünde yapılan incelemeler de, J.C’ın teorisini destekler niteliktedir. Semboller, kullanılan dil, J.C’ın tabletleri ile aynıdır ve yeterince eskidir. Ayrıca J.C’nin kitaplarında kaynak olarak kullandığı tek belgeler, sadece bu tabletler değildir, örnek göstermek gerekirse; Troano Elyazması, Paskalya Adası Tabletleri, Hint ve Maya kayıtları, Mısır kayıtları, Lhasa belgesi, CodexCortesianus vb.dir.

Tabletlere göre Mu kıtası, kuzeyden güneye 5000, doğudan batıya 3000kmlik bir bölgeyi kapsar. 3 Kara parçasından oluşur ve çevresinde de belli takımadalar vardır. (Endonezya, Polinezya, Quan Fernandez, Paskalya ve diğerleri.) Ayrıca bu adaların hepsinde Mu’ya dair kalıntılar bulunmuştur. Daha doğrusu bulunan tünel, tapınak, heykel ve semboller, Mu ile ilişkilendirilmiştir. Mısır, Hint, Maya-Aztek gibi imparatorlukların, Mu’nun bir uzantısı ve kolonisi olduğu ileri sürülmektedir. Hatta bu konu, Türklerin kökeni ile ilgili derin araştırmalar yapan Mustafa Kemal Atatürk’ü bile meraklandırmıştır, öyle ki 1932’de Tahsin Mayatepek’i, bu konuyu incelemesi ve daha derin bilgi edinmesi için Meksika’ya göndermiştir ve J.C’nin, 50 senelik araştırmalarına dayanan bu 4 kitabını da Türkiye’ye getirtip, 60 kişilik bir heyet tarafından tercüme ettirmiştir. Bahsettiğim dönem, Türk Tarih Tezinin oluşturulmaya çalışıldığı dönemlerdir. Tabii ki Atatürk’ün bile ilgisini çekmiş olması bu kıtanın gerçekliğine kanıt açısından bir delil sayılamaz. O günlerde popüler bir teori olduğunu kanıtlar sadece.

İlgili Yazılar

Yazının içeriği çok geniş olduğu için sizleri bir belgesel anlatım ile başbaşa bırakıyoruz. 

Her dakikasını ayrı bir keyifle izleyeceğiniz bu video için şimdiden sizlere keyifli seyirler diliyoruz.

Merhaba değerli izleyiciler.  Bu videoda sizlere Mu Kıtasından bahsediyorum. Kayıp Kıta Mu , dinlerin kökeni ve medeniyetleri ile ilgili birçok bilgiye bu videoda ulaşabileceksiniz. Çoğumuzun bildiği üzere Mu Kıtası yok oldu. Fakat yaşam şekilleri ve kültürleri bulunan naacal tabletleri sayesinde öğrenildi. Mu kıtası yok olmadan önce uygarlığın devamı oradan dünyanın çeşitli bölgelerine göç eden insanlar sayesinde devam etti. Birçok medeniyette sümerler, mayalar, antik mısır vb. imparatorluklarda Mu Kıtasının izlerine şaşırtıcı bir biçimde rastlayabiliyoruz. Mu halkının yaşam biçimleri diğer medeniyetler de hala yaşatılmaya devam edilmektedir. Atatürk Türklerin kökenini merak edip Tahsin Mayatepek’i görevlendirerek Mu kıtası hakkında bilgi edinmiştir.

Ayrıca bu videoda dinlerin kökeninin nereden ortaya çıktığına ve günümüzdeki semavi dinlerde dahil diğer dinlerin nasıl bu medeniyetin dininden etkilendiğini anlatıyorum. Yani diyeceğin o ki video içerisinde çok şaşırtıcı bilgiler mevcut.

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

1 yorum
  1. Selçuk diyor

    Video açılmıyor.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More