Uluru: Avustralya’nın Sembol Yapısı ve Dünyanın En Büyük Monoliti
Ayers Kayası olarak da bilinen Uluru, Avustralya’nın en ikonik yapılarından biridir. Avustralya’nın kuzeyinde konumlanan Uluru dünyanın en büyük yekpare kayasıdır. 346 metrelik şaşırtıcı yüksekliği ve 3.2 kilometreyi bulan uzunluğu ve genişliği ile bu kumtaşı kaya, kendisi dışında tamamen düz olan bir arazinin üzerinde sivrilir.
Ayers Kayası olarak da bilinen Uluru, Avustralya’nın en ikonik yapılarından biridir. Avustralya’nın kuzeyinde konumlanan Uluru dünyanın en büyük yekpare kayasıdır. 346 metrelik şaşırtıcı yüksekliği ve 3.2 kilometreyi bulan uzunluğu ve genişliği ile bu kumtaşı kaya, kendisi dışında tamamen düz olan bir arazinin üzerinde sivrilir. ‘Büyük Çakıltaşı’ anlamına gelen Uluru, bu bölgenin Aborjin kabileleri için büyük kültürel ve ruhani önem taşır.
Uluru çevresindeki uçsuz bucaksız çöl ovasına bakıldığında, bir zamanlar sular altında olduğuna inanmak zordur. Monolit, yaklaşık 500 milyon yıl önce yeryüzü levhalarının hareketi sırasında Bir basınç patlaması nedeniyle oluşmuştur. Kaya homojendir ve sonuç olarak üzerinde toprak yoktur. Yaratılışı, malzemesi ve boyutu onu jeologlar için en önemli yerlerden biri yapmaktadır.
En dikkate değer özelliklerinden biri, güneş kaya içindeki mineralleri yansıtırken muhteşem şekilde renk değiştirmesidir. Mağaralar, kanyonlar, çatlaklar, su delikleri ve diğer doğal oluşumların yanı sıra antik kaya resimleri ve oymalarıyla dolu olan Uluru ve çevresindeki milli park, önemli doğal değerleri nedeniyle 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklenmiştir. 1994 yılında, yaşayan bir kültürel peyzaj olarak olağanüstü değeri nedeniyle listeye eklenmiştir.
Erken Avrupalı Kaşifler
1788’de Avrupalı koloniciler Avustralya ya geldiler ve Aborjinleri hükümleri altına almaya başladılar. Yerli halk arazilerini büyük ölçüde kaybetti ve birçoğu öldürüldü, istilacılarla gelen hastalıklardan öldüler veya köleleştirildiler. Avrupalı kaşifler, kıtanın geniş bölgelerini keşfetmek ve tarım için yeni topraklar bulmak için seferler yaptılar.
1873’te İngiliz kâşif William Gosse, Uluru’yu gören ilk Aborjin olmayan kişi oldu ve ona Güney Avustralya Genel Sekreteri Sir Henry Ayers’a ithafen Ayers Kayası adını verdi.
Uluru’nun Efsanevi Yaratılışı
Yerel efsanelere göre, Uluru’nun, ilahi varlıkların boşluktan çıkıp dünyadaki tüm yaşamı yarattığı ataların veya tanrıların müdahalesiyle oluştuğuna inanılıyor. Aborijinler için bu dönem Dreamtime(rüya zamanı) olarak bilinir. Bu atalara ait varlıkların iki kabilesinin bu bölgede güzel bir kertenkele kadın için ölümüne bir savaşa girdiği söylenir.Bu savaşın sonucu olarak, yeryüzü keder içinde yükseldi ve böylece Uluru yaratılmıştır.
Uluru’nun her bölgesinin farklı bir ata ruhu tarafından oluşturulduğuna inanılır. Güney bölgesinin zehirli yılanlar ve halı pitonları arasındaki bir savaş nedeniyle yaratıldığı söylenir. Kuzeybatı yakası, Mala, yani valabi halkı tarafından ve başka bir bölge de Kuniyalı Tjukurpa halkı tarafından yaratılmıştır der dans ederek kayanın arkasına giden kum yılanı.
Uluru Neden Önemli
Bu monolit, tıpkı Titicaca’nın Güney Amerika kabileleri için olduğu gibi Avustralya’daki Aborjinler için önemli ve kutsal bir yerdir. Arkeolojik bulgular Aborjinlerin Uluru bölgesinden en az 30 bin yıldır yaşadıklarını gösteriyor. Uluru hala kültürel bir alandır ve Aborjin halkı için yaşayan, nefes alan bir peyzaj ve ataların ruhları için bir dinlenme yeridir. Kültürel gelenek ve görenekler nesilden nesile aktarılır ve insanları toprak ve hayvanlarla ilişkilendirir.
Anangu Aborjin halkına hem kültürü hem de ülkeyi güçlü tutmak için Tjukurpa (hukuk) rehberlik eder. Bu hiç değişmeyen bir şeydir.
Yerli halk tarafından törenler, öğretim ve günlük aktiviteler için kullanılan Uluru ve çevresinde bir dizi kutsal yer vardır:
Kulpi Mutitjulu (Mutitjulu Mağarası) – Aborijinlerin gün içinde yakaladıkları yiyecekleri paylaşıp dağıttıkları ve çocuklara Dreamtime hikayeleri öğrettikleri bir yerdir. Bu durum, mağaradaki duvar resimleri ile yansıtılmıştır.
Taputji – Kuzeydoğudaki Uluru’dan ayrı olan Taputji, yiyecek ve bitki toplamak için kullanılan eski bir avcı-toplayıcı konumuydu
Tjukatjapi, Pulari ve Mala Puta – Sırasıyla kuzey, kuzeybatı ve güney taraflarında bulunan kadınlar için kutsal yerlerdir.
Warayuki – Anangu erkekleri için kutsal olan Uluru’nun kuzey tarafında Acave benzeri bir alandır.
Kuniya Piti – Mala Puta ve Pulari’ye benzer kutsal kaya oymaları ve özellikleri ile Uluru’nun uzak doğu tarafında yer alan erkekler için kutsal bir alandır.
Aborjin Halkının Dönüşü
Avrupa kolonizasyonu sırasında, Aborjin halkının bölgeyi ziyaret etmekten bilfiil vazgeçmeleri sağlandı ve kültürleri ve ritüelleri büyük ölçüde göz ardı edildi. Avustralya hükümeti “Ayers Kayası”nı bir turistlik alan olarak tanıttı. On yıllar boyunca milyonlarca turist monolite tırmanmak için bölgeye akın etti; kutsal alanlara ardlarında çöp ve zarar bırakarak saygısızlık ettiler.
Bununla birlikte, tutumlar değişmeye başlayınca ve hükümete karşı yıllarca süren kampanya ve lobi çalışmalarını takiben, Anangu nihayet 1985’te toprağın geleneksel sahipleri olarak kabul edildi. Avustralya Hükümeti, parkın tapularını hak sahiplerine geri verdi ve 1995 yılında, geleneksel sahiplerine hürmeten, parkın adı resmi olarak Uluru-Kata Tjuta Ulusal Parkı olarak değiştirildi. 26 Ekim 2019 da Uluru’ya tırmanmak resmi olarak yasaklandı.
Çeviri: Zeynep Şenel Gencer