Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Paris Rehberi: Aşk Şehrinde Yapabileceğiniz Romantik Şeyler

Aşıkların güzel bahçelerde vakit geçirdiği, şarap restoranlarında mum ışığında romantizmi deneyimlediği ve gün batımında Sen Nehri (La Seine) boyunca kol kola gezdiği şehir bu, Paris.

0 1.699

Paris’e gittiyseniz romantizmden kaçış yoktur. 19. yüzyılın başlarında, romantizm akımının sanatsal ve edebi eserlere girmesiyle ortaya çıkan bu zarif şehir her zaman aşka ilham oldu. Aşıkların güzel bahçelerde vakit geçirdiği, şarap restoranlarında mum ışığında romantizmi deneyimlediği ve gün batımında Sen Nehri (La Seine) boyunca kol kola gezdiği şehir bu, Paris.

Romantizm fırsatları sınırsız fakat Aşk Şehri’nde yapılacak en romantik şeyleri sizler için burada derledik.

1- Eyfel Kulesi’nde Manzaranın Tadını Çıkarın

Eyfel Kulesi’nin bu kadar çok evlilik teklifine tanık olması şaşırtıcı değil: 324 metrelik bu 3 katlı Paris simgesini, şehrin panoramik manzarasına karşı inşa etmek son derece romantik bir hareket, hatta en üst kattaki Şampanya barından bir bardak pembe şampanya aldığınızda bu deneyim daha da muhteşem bir hal alacaktır. Kule, 20.000 altın ışıkla her saat başı ışıldıyor, bu sayede hava karardıktan sonra romantizmi doruklarda yaşayabilirsiniz.

Eyfel Kulesi, Paris’in ikonik romantizm simgesi

2- Montmartre’de Sevgilinize “Je t’aime” (Seni Seviyorum) Deyin

Montmartre ve Basilique du Sacré-Cœur (Kutsal Kalp Bazilikası), dini açıdan olduğu kadar romantizm için de kutsal bir yer. Şehrin manzarasını yukarıdan izleyebileceğiniz bazilikanın tepesine çıkmak için konumlandırılan dik merdivenler muhteşem.

İzlenimci ressam Renoir ve daha sonra Realist ressam Suzanne Valadon’un stüdyo olarak kullandığı 17. yüzyıldan kalma bir malikanede yer alan Musée de Montmartre’deki bu sanatçı semtinin efsanevi atmosferine kendinizi kaptırın. Bir ağaca asılmış olan ip salıncağıyla Renoir’in The Swing’ini (1876) çağrıştıran bu bahçe, oldukça romantik bir görüntü sunuyor. Sonrasında Des Abbesses’e doğru yola koyulabilir ve Le Mur des Je t’aime’da 250 dilde ‘Seni Seviyorum’ demeyi keşfedebilirsiniz. Ayrıca sanatçı Frederic Baron ve Claire Kito’ya ait aşka adanmış lav çinileri üzerine boyanmış olan Seni Seviyorum Duvarı’nı da görebilirsiniz.

3- Fransız Romantiklerine Hayran Kalın

Des des Abbesses’den kırmızı ışıklı Pigalle’deki tuhaf fakat alışılan Musée de la Vie Romantique’ye doğru yürüyebilirsiniz. Yeşil panjurları ve karışık bahçesi olan romantik konak, ağaç gölgeli bir patikanın sonundaki Arnavut kaldırımlı bir avluda bulunuyor. Yazar George Sand ve ressam Ary Scheffer de burada yaşamışlardı. Ayrıca sergilenen eserler, Chopin, Delacroix ve arkadaşlarının bu evdeki salonlara katıldığı Romantik Çağ Paris’ine ışık tutuyor.

Auguste Rodin’in Öpücük heykeli, Paris’in harika romantik sanat eserlerinden biri

Louvre ve Musée d’Orsay’daki romantik ressam Delacroix’in eserlerine bakıp hayran kalabilirsiniz. Ya da An Unmade Bed (Dağınık Yataklar) (1828) gibi daha detaylı çalışmalara bakmak için Delacroix’in stüdyo evi Musée National Eugène Delacroix’e gidebilirsiniz.

Bunun dışında, Notre Dame’in esinlendiği bir başka Fransız Romantik olan Yazar Victor Hugo’nun Place des Vosges’deki Maison de kendi ismindeki ev müzesinde bu yazarı daha da yakından inceleyebilirsiniz.

4- Kapalı Çarşıları Keşfedin

Sağ Bankası’nın kapalı çarşılarında 19. yüzyıl Paris’inin romantik nostaljisine kendinizi kaptırın. Passage Verdeau’daki antik ve ikinci el kitapçılara, Passage Jouffroy’daki oyuncak bebek minyatürlerine ve eski moda oyuncaklara göz atabilirsiniz. Bunun dışında, Le Valentin çay salonu, ev yapımı gâteaux (kekler) ile sizleri bekliyor.

İlgili Yazılar

Güneye, 1817’de gaz lambalarıyla aydınlatılan ilk çarşı olan Passage des Panoramas’a doğru yürüyebilir, burada birçok koleksiyon (pullar, madeni paralar, madalyalar, kartpostallar vb.) ile dolu klasik butikleri ziyaret edebilirsiniz. Bistrolarda ise, yeni yemek trendleri hâkim durumda. Örneğin; eski bir oyma atölye olan no 47’de glütensiz Noglu ve Philippe Starck’s Caffè Stern gibi yiyecekleri tadabilirsiniz.

Tarihi Passage des Panoramas’ın zarif köprüleri altında dolaşın

Passage des Panoramas’tan Galerie de Montpensier ve Galerie de Valois’nin zarif köprüleriyle ile donatılmış Jardin du Palais Royal’e doğru devam edebilir ve burada 18. Yüzyıl zenginliğinde son nokta olan Guy Martin’in gastronomik restoranı Le Grand Véfour’da yemek yiyebilirsiniz.

5- Kol Kola Bir Şekilde St-Martin Kanalı’nı Gezin

19. yüzyıla ait Canal St-Martin yolu üzerinde romantik bir gezi veya bisiklet sürüşü yapabileceğiniz yerler bulunuyor. Ayrıca, Rue de la Grange aux Bellesand quai de Jemmapes’in kesiştiği yerdeki demir yaya köprüsünden, teknelerin geçişini izleyebilirsiniz. Ya da bunun için Chez Prune’de su kenarı bir yer ayarlayabilirsiniz.

Öğle yemeği için ise, Le Chansonnier’i tercih edebilir ya da Le Verre Vole’den bir şişe şarap ve pizza eşliğinde romantizm yaşayabilirsiniz.

Bois de Boulougne’de sevdiklerinizle dolaşmaktan daha romantik bir şey olamaz.

6- Nehirde Açılın

Bateaux Parisiens ya da Bateaux Mouches nehir gemileriyle Sen Nehri’ne açılmak, yapabileceğiniz bir başka romantizm etkinliği. Ve hiç şüphe yok ki bir gemide baş başa olmak unutulmaz bir an olacaktır. Bir sandal ile Lac Inférieur çevresinde Bois de Boulogne’ye doğru açılarak romantizm ve huzuru bir arada deneyimleyebilirsiniz. Daha sonra, ormanda Shakespeare’in oyunlarında adı geçen bitkilerin, çiçeklerin ve ağaçların yetiştiği bir bölüm olan Jardin Shakespeare’e doğru ilerleyebilir, bahçedeki keyifli açık hava tiyatrosunda sergilenen yaz ayına özel büyüleyici gösterileri izleyebilirsiniz.

7- Baş Başa Akşam Yemeği

Yılın hangi zamanında olursa olsun muhteşem bir Eyfel Kulesi manzarasına sahip olan Les Ombres ve Cafe Branly’de yemek yemezseniz olmaz. Yazın sıcak Paris akşamlarında, La Tour d’Agent’deki harika çatı bahçesinde zaman geçirebilir, Derrière’de parkeli avluda yemek yiyebilir ve tüm şehir ayaklarınızın altındayken romantik bir şekilde yıldızları izleyebilirsiniz.

Place des Vosges’in yanında bulunan bir dizi lüks ev.

Le Coupe-Chou’da 5. semtteki içerisinde 17. yüzyıldan kalma şaraplar bulunan Mum ışığıyla aydınlatılan odalar oldukça romantik, tıpkı Grand Palais ve Mini Palais’daki yeni sanat bölmeleri arasındaki tablolar gibi. Romantik bir öğle yemeği için en iyi seçenekler Bois de Boulogne’daki Fondation Louis Vuitton’daki yeni sanat cevheri Bouillon Racine veya Le Frank olacaktır. 1804’den beri meşhur olan Au Rocher de Cancale’de afrodizyaklı istiridye yiyebilir ya da La Baron Rouge’da şarap içebilir daha sonra tatlı restoranı olan Dessance’de bir şeyler yerken birbirinizin kulağına sevgi sözcükleri fısıldayabilirsiniz.

Çeviri: Özge Sertbaş

Kaynak Lonely Planet

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More