Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Hititler’de Din, Ritüel, Tıp ve Kehanet -Bölüm 3-

“Dünyada falcılığı kullanmayan ne bir toplum ne de bir kral vardır.”

0 2.509

            “Dünyada falcılığı kullanmayan ne bir toplum ne de bir kral vardır.

                                                                                                          Cicero

            Eskiçağda bilinen iki tür falcılık vardır. Birincisine kehanet de denir ve tanrıların kendiliklerinden verdikleri karmaşık işaretlerin yorumuyla uğraşır ki, Hattuşa’ya tümüyle Babil’den getirilmiştir. Bu falcılık türünde eksik doğumlar, yer ve gökyüzündeki astrolojik gözlemler, hayvanların iç organları, ay tutulması, şekil değiştirmesi, güneş tutulması veya yıldızların aldıkları biçimler, yer değiştirmeleri, insan ve hayvanlarda doğum sırasındaki anormallikler, yaratıkların doğdukları ay ve güneşe bakarak gelecekten haber verme, tıbbi olaylar, fizyonomik olaylar, rüyalar, takvime dayalı fal işaretleri, hayvanların uzuvlarını hareket ettirme biçimleri, kurbanların iç organları, ciğer, mide, bağırsak ve ödlerinin durumu, ciğer modelleri gözlenir ve bunlardan gelecekle ilgili kanonik fal sonuçları çıkarılır.

            Toplum içinde uygulanan kehanetleri birkaç örnekle açıklamak gerekirse

            Bir Hitit metninde doğum esnasında ikiz çocuk doğarsa kehanet şöyledir:

            “Eğer bir kadın ikiz erkek çocuğu doğurursa, o kadın fena halde hastalanacak ve ölecektir. Babası zengin ise, fakirleşecek, fakir ise zenginleşecek ve çocuklar iyi büyüyeceklerdir. Eğer bir kadın ikiz kız çocuğu doğurursa, o kadın ölecektir. Evin sahibi mahvolacak, evi boşalacaktır.”

            Bir diğer metinde ise çocuğun hangi ayda doğduğuna göre kehanette şöyle yazmaktadır:

            “Çocuk (yılın) ilk ayında doğarsa, bu çocuk kendi ocağını tarumar edecektir.

            Çocuk ikinci ayda doğarsa, kalbi sağlam olacaktır.

            Çocuk dördüncü ayda doğarsa, hastalıklı olacaktır.

            Çocuk beşinci ayda doğarsa, bu çocuğun günleri kısalacaktır.

            Çocuk yedinci ayda doğarsa, tanrı onu kollayacaktır.

            Çocuk sekizinci ayda doğarsa, bu çocuk ölecektir, eğer ölmezse, çocuğun annesi ve babası büyük acılar çekecektir.

            İnsan ve hayvanlarda doğum sırasında ortaya çıkan anormalliklere dayanarak kehanette bulunulurdu:

            Eğer bir kadın doğum yaparsa ve o(çocuk) kör ise, evin sahibi hiçbir zaman başarıya ulaşamayacaktır. Eğer bir kadın doğurur ve çocuk daha ana rahmindeyken ağzını açar ve konuşursa, Fırtına Tanrısı ülkeyi çarpacaktır. Eğer bir kadın doğum yaparsa ve (çocuğun) başı tıpkı bir aslanın ki gibiyse, [düşman ülkesinin] kralı ülkede bulunacaktır. Eğer bir kadın doğurur ve onun diş etleri çekilmiş ise, talihli bir yaşamı olacaktır.

hattusas-rituel

            Hititler, Babillilerin aksine astronomik gözlem tutkunu olmamışlardır. Astronomik falların hepsi de Babil kanonik listelerden hazır olarak alınmıştır. Güneş tutulmasıyla ilgili falcılık dışında sadece bir kez kayıt vardır, ama anlam ve tarihi tartışmalıdır.

            Güneş tutulmasıyla ilgili bir örnek şöyledir:

            Eğer ikinci ayda güneş işaret verirse, açlık baş gösterecek ve ülke küçülecektir

            “Eğer güneş yukarıda kuyruklu yıldızla buluşursa karanlıklar içinde olan ülke refaha kavuşacaktır.

            Deprem olduğunda ise varılan kehanet şöyle olmuştur:

            Eğer ayın altısında deprem olursa, tahıl sıkıntısı baş gösterecek, adı duyulmamış bir düşman ülkeyi işgal edecektir.

            Diğer bir ilginç fal çeşidi ise yatakta yatarken başımıza gelenlerden çıkartılan sonuçlardır:

İlgili Yazılar

            “Eğer bir insan yatakta uyursa ve ağzından sağ yanağından aşağı doğru salya akarsa, o insanın başına bir şey gelmeyecek, her şey onun lehine işleyecektir. Eğer bir insan yatakta uyursa ve salya onun sol yüzünden aşağı akarsa, mahkemelik insanın işleri yolunda gidecektir. Eğer bir insan yatakta uyursa ve onun sağ eli veya ayağı uyuşursa, o insan öfkelenecektir. Eğer bir insan yatakta uyursa ve onun ya sağ eli veya ayağı, ya da sol eli veya ayağı uyuşursa, o insan iyilik görecektir. Eğer yataklar bir insanı aşağıdan yukarı dürter ve o sola doğru kayarsa, o insan öfkelenecektir.”

            Kehanet ve fallar en çok da krallığın işlerinin düzgün yürümesinin kral ve görevlileri arasındaki etkili iletişime bağlı olması gibi, ülkenin selameti de kralın efendileriyle kurduğu iletişimde aldığı tavsiyelere ve rehberliğe bağlıydı.

hattusas-cizim

            Tanrı bazen, bir rüyayla bilgi gönderirdi. Prens Hattuşili’nin Tanrıça İştar’dan bu yolla gelen tavsiyeden yararlandığı en az iki olay bilinmektedir. Bir kral, karısının bir tehlikenin eşiğinde olduğunu rüyada görebilirdi ve uygun ritüellerle önlem alınarak bunun üstesinden gelinirdi. Aynı şekilde Hitit krallarının da rüyalarının yorumlanmasında bazı tabletlerde şu bilgilere ulaşıyoruz:

            “Eğer krala ister rüya, ister ciğer falı, isterse kuş falı aracılığıyla öleceği işareti verilmişse veya uğursuz bir fal işareti ona kendisini göstermişse, buna karşı yapılacak ayin şöyledir…”

            Yine krallığı ve kraliyet ailesini ilgilendiren diğer bir falda ay tutulması üzerine yapılmaktadır:

            “Eğer ayın on altısında ay ölürse (tutulursa), kral kendi ülkesini mahvedecektir. Başka bir gerçek ülkenin (kralı) gelip tahtı ele geçirecektir. Eğer ayın yirmisinde ay tutulursa, sürgündeki prens geri dönecek ve babasının tahtını ele geçirecektir.”

            “Eğer ayın on altısından yirmi birine kadar yarımay incelirse ve dolunay doğuncaya kadar ay tutulması olursa, askerler isyan edeceklerdir. Eğer ayın altısında ay tutulursa, ülkede salgın hastalık çıkacaktır.

Yazı: Tolga Candur

Yararlanılan kaynaklardan birebir alıntı yapıldığı gibi yazar kendi görüşlerini de yazısında kullanmıştır.

KAYNAKÇA

Editör: Meltem Doğan Alparslan – Metin Alparslan, “Hititler Bir Anadolu İmparatorluğu”, 2013, İstanbul

Editör: Necmi Karul, “Arkeo Atlas Tarihöncesinden Demir Çağı’na Anadolunun Arkeoloji Atlası”, 2011/1, İstanbul

Fiorella Imparati, Çev. Erendiz Özbayoğlu, “Hitit Yasaları”, 1992, Ankara

Trevor Bryce, “Hitit Dünyasında Yaşam ve Toplum”, 2002, Ankara

Sebahat Çepel, “Hitit Büyü ve Ritüelleri

Tuba Ökse “Eski Çağdan Günümüze Ölü Gömme ve Anma Gelenekleri”, Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi, Sayı 5, 2005, İstanbul

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More