Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Hititler’de Din, Ritüel, Tıp ve Kehanet

Hristiyanlık, Yahudilik ve Müslümanlık gibi tek tanrılı dinlerin çok tanrılı dinlere göre büyük bir avantajı olmuştur: Tek tanrıyla iletişim kurmak çok daha kolay, daha açık bir süreçtir.

0 5.343

HİTİTLER’DE DİN

Hristiyanlık, Yahudilik ve Müslümanlık gibi tek tanrılı dinlerin çok tanrılı dinlere göre büyük bir avantajı olmuştur: Tek tanrıyla iletişim kurmak çok daha kolay, daha açık bir süreçtir. Çok tanrılı bir dünyadaki tapınmacılar gereğinden fazla tanrıyla uğraşmak zorundadır ve belli bir olayda kime yalvaracağını, kimi yatıştıracağını karıştırarak daima kutsal gazaba hedef olma tehlikesi altındadır. Ve birden fazla tanrıya müracaat edildiği zaman, yanlışlıkla bir ya da ikisini atlama tehlikesi vardır ve bu da onları gücendirmek demektir. Hitit dini dünyasında, tapınmacılar, duanın adresini şaşırmaması için tanrının hazır olduğundan ve ona bir dua okunduğunda dinlediğinden emin olmak zorundaydı. Tanrının o sırada nerede olduğu bilinmeyebilirdi.

Hititler çok tanrılıydı ve panteonları o kadar büyüktü ki ülkelerinin tanrılara “Hatti’nin bin tanrısı” gibi etkili bir ifadeyle hitap ediyorlardı. Hitit kaynaklarında geçen tanrıların yüksek sayısı iki nedene bağlanır: Bir yandan Hitit Krallığı’nın Kizzuwatna, Suriye ve Batı Anadolu’da genişlemesi, fethedilen ülkelerdeki tanrıların devlet kültürüne dahil edilmesiyle sonuçlanmıştır. Diğer yandan Anadolu’daki birçok merkez, Hatti’nin bir parçası olduktan sonra bile, resmi devlet tanrılarına çok yakın özellikler barındırmasına rağmen eski tanrılarını bırakmadılar ve ülkenin çevresel bölgelerindeki yerel kültlerin odak noktası olarak kaldılar.

yazilikaya

Hitit tanrıları Yazılıkaya kabartmalarında gördüğümüz gibi insan suretinde tasvir edilirdi. Aksi takdirde hayvan formunda (örneğin boğa suretindeki Fırtına Tanrısı) veya taş bir nesneyle temsil edilmekteydi.

Hitit Krallığının baş tanrısı Fırtına Tanrısı’ydı ve insan toplumlarının organizasyonları tanrılar dünyasına yansıdığından, kendisi tanrıların kralı olarak kabul ediliyordu. Fırtına Tanrısı semavi bir tanrıydı ve dolayısıyla şimşek ile gök gürültüsü doğal nitelikleriydi. Ülkeye bahşettiği yağmur tarlaların bereketli olmasını sağlayarak, Hatti sakinlerinin hayatını güvence altına alıyordu. Fırtına Tanrısının eşi Hatti kökenli bir Güneş Tanrıçasıydı ve aynı zamanda yeraltının da tanrıçasıydı. Hitit metinlerinde tanrıçaya her zaman “Arinna’nın Güneş Tanrıçası” adıyla hitap edilmektedir. Çünkü kutsal yeri Arinna’nın şehrindeydi.

Hititlerde dağlar doğrudan tanrıydılar ya da tanrıların ikamet ettiği veya topladığı gizemli bölgelerdi. Engebeli Anadolu platosu onlara ibadet etmek için uygun bir çevre sağladı. Bazıları bağımsız konumdaydı, diğerleri Fırtına Tanrısı’nın hizmetçileri olarak faaliyet gösteren daha mütevazı konumları işgal ettiler.

Hitit panteonunu oluşturan yüzlerce diğer tanrının çoğunluğu metinlerde nadiren yer alır ve onların isimleri ve unvanları dışında bilgimiz yoktur. Hitit dini yaşamında önemli rol oynamış bazı tanrılar şunlardır;

Savaş Tanrısı Vurunkatte (erkek). Devlet antlaşmalarının yemin tanrısıydı ve kral ile kraliçe onuruna yıllık festivaller yaparlardı. İkonografide, bir aslanın üzerinde kalkanı ve mızrağını sağa sola savururken görülüyor.

İnara (kadın). Hatti kökenli tanrıça, yaban hayatının hamisi ve koruyucusu kabaca Yunana Artemis’in muadili.

Kamrusepa (kadın). Doğum ritüellerinde ebe olarak iş görürdü ve sürülerle hanelerin koruyucusuydu.

hititler-savas-arabalari

HİTİT TAPINAK KÜLTÜRÜ VE ŞENLİKLER

Hitit vatandaşları ülkenin refahı için memnuniyetleri ve lütufkâr varlıkları temel olan tanrıları el üstünde tutarlar ve ihtiyaçlarını karşılarlardı. Tapınaklarda tanrılara hizmet edenler tanrılara layık davranışların gösterilmesi için bütün düzenlemeleri yerine getirmek için yemin etmişlerdi. Saygısızlık ve ihmal tanrıları kızdırır ve efendinin küstah bir köleyi cezalandırması gibi tanrılarda ülkeyi cezalandırabilirdi:

            “Hiçbir domuz ya da köpek tapınak mutfağının yanına yaklaşmayacak. Bir hizmetkâr efendisini beklerken temizlenir ve temiz giysiler giyinir. Efendisine içmek ve yemek için bir şeyler verir ve efendi yiyip içtiği için kafası rahattır ve bu yüzden köleye lütufkâr davranmaya meyillidir. Ancak eğer bir an ihmal edilirse kızmaz mı? Bir tanrının aklı bundan farklımıdır?”

Yukarıdaki metinde de anlaşılacağı üzere Hitit inancında tanrılar tıpkı insanlar gibi yaşıyor, yiyip içiyor, aralarında kavga ediyor, birbirleri ile evleniyor ve çocuk sahip oluyorlardı. Hititlerin tanrılarını kendileri gibi düşündüklerini en iyi biçimde Hattuşa’da yer alan Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı’nda görmek mümkündür.

hititler-hattusas-2

İlgili Yazılar

Hitit kralları tanrılarına dualarında hitap ederken, onların hizmetinde gösterdikleri çabaları vurgulamaktan çekinmiyorlardı. Örneğin; II. Murşili Tanrı Telipinu’nun tapınım göreceği tapınağa dönmesi için yalvarır.

            “Ve senin için tanrım, kudretli tapınaklar sadece Hatti ülkesinde inşa ediliyor; başka ülkelerde yoklar. Sadece Hatti Ülkesi’nde sana arınmış ve kutsal bayramlar yapılıyor. Bunlar başka hiçbir ülkede yok. Sadece Hatti ülkesinde senin için gümüş ve altınla süslü azametli tapınaklar var. Başka ülkede yok. Sadece Hatti ülkesinde gümüş ve altından ritonlar ve kadehler var. Sadece Hatti ülkesinde senin için bayramlar kutlanır ….”

Diye devam etmektedir.

Kraliyet başkenti arşivinde diğer metinlerle kıyaslanamayacak kadar çok sayıda şenlik metninden (sadece Hattuşa’da yaklaşık 10.000 tablet ve fragman) anlaşıldığı üzere, Hititler yılın önemli bir bölümünü dini bayramların kutlanmasına ayırırdı. Resmi takvimde 165’e varan şenlik yer alıyordu. Şenliklerin bazıları sadece birkaç saat, bazıları da günlerce sürerdi. Bu seremonilerin çoğuna kralın katılması gerekirdi.

hititler-sahne

Şenliker, çoğu kez, başkentin içinde, taşrada ve Hitit krallığının diğer merkezlerinde birçok kutsal yerin ziyaret edilmesini de kapsardı. Bu törenler sırasında kalabalık, kutsal onur konuğunun kutlamaların üzerinde parıltılar içinde yükselen heykelini görür. Bu halkın, başka zamanlarda tapınağın derinliklerinde –birkaç görevli dışında- herkesten gizlenen tanrının heykelini görebilmesi için nadiren, yılda bir kez ortaya çıkan bir fırsattır.

Yazı: Tolga Candur

Yararlanılan kaynaklardan birebir alıntı yapıldığı gibi yazar kendi görüşlerini de yazısında kullanmıştır.

KAYNAKÇA

Editör: Meltem Doğan Alparslan – Metin Alparslan, “Hititler Bir Anadolu İmparatorluğu”, 2013, İstanbul

Editör: Necmi Karul, “Arkeo Atlas Tarihöncesinden Demir Çağı’na Anadolunun Arkeoloji Atlası”, 2011/1, İstanbul

Fiorella Imparati, Çev. Erendiz Özbayoğlu, “Hitit Yasaları”, 1992, Ankara

Trevor Bryce, “Hitit Dünyasında Yaşam ve Toplum”, 2002, Ankara

Sebahat Çepel, “Hitit Büyü ve Ritüelleri

Tuba Ökse “Eski Çağdan Günümüze Ölü Gömme ve Anma Gelenekleri”, Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi, Sayı 5, 2005, İstanbul

 

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More