Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Drone İle Bulunan 10 Arkeolojik Gizem

Son keşifler, droneların geleceğin arkeologları olduğunu kanıtlıyor.

0 32.932

Uzun zamandır arkeologlar gömülü yapıların etrafındaki topraktan daha farklı ısı frekansları yaydığını biliyorlardı. Ancak, ısı ekipmanlarıyla donatılmış alçak uçuşlar maddi yönden oldukça zorlayıcı olmasının yanı sıra tehlikeliydi. Şimdi ise dronelar arkeologların bir zamanlar sadece hayal edebildiği şeyleri tespit edebiliyorlar.

Havacılık teknolojisi işlevsellik, satın alınabilirlik ve anlığa çok yakın veri işleme eşiğini geçti. Son keşifler, droneların geleceğin arkeologları olduğunu kanıtlıyor. Tek sorun ise: teknolojiden kim yararlanacak ve kimler geride kalacak?

10- Ölülerin Evi

Temmuz 2017’de araştırmacılar İngiltere, Salisbury Plain’de 5600 yıllık bir “ölü evi” buldu. Avebury ve Stonehenge’in ortasında bulunan sitenin düz olarak sürülmüş olduğu görülüyor. İnsansız taşıtlardan gelen kuşbakışı fotoğraflar; Wiltshire’da Kedi Beyni olarak adlandırılan yerdeki saklı, uzun mezar tepeciklerini gösteriyor. Cilalı Taş devrine ait olan bu antik mezar sitesi Stonehenge’i inşa edenlerin kalıntılarına sahip olabilir. Merkez yapının yanında iki hendek bulunuyor. Araştırmacılar bu hendeklerden gelen toprağın merkez yapıyı bir tümsek haline getirdiğine inanıyor.

Bu Ölü Evi İngiltere’deki tarımın ve ev inşaatının başlangıç zamanlarına denk geliyor. Araştırmacılar neden Salisbury Plain’de bu kadar çok yapı inşaatı olduğu konusunda hemfikir değil. Bazıları bölgedeki modern yerleşmenin azlığının yapıtların yok olmasını engellediğini öne sürüyor. Diğerleri ise İngiltere’nin antik toplumları için Avon ve Kent kasabalarının özel bir anlamı olduğuna inanıyor.

Stonehenge’in Bilinmeyenlerini Merak Ediyorsanız Bu Yazımızı Okumalısınız

9- Antik Amazonların Toprak Çalışmaları

2017’nin başlarında, araştırmacılar Brezilya’nın Acre eyaletinde antik Amazonların toprak çalışmalarını keşfetti. Toprak ve ağaçların altına saklanmış olan 2000 yıllık yapılar dronelar sayesinde bulundu. Bina duvarlarının dışını hendekle çevreleme klasiktaş yapıt düzenidir. Stonehenge’ in ilk yapım aşamaları da neredeyse tıpatıp bu tasarıma sahip. Araştırmacılar bu toprak çalışmalarının aynı devirdeki Avrupalı topluluklarda olduğu gibi aynı amaca hizmet ettiğini düşünüyorlar: Yani ritüel ve toplanma yeri olarak. Şu ana kadar 450 adet toprak çalışması bulundu.

Bu keşif Batı Amazonların “el değmemiş ekosistem” sahibi olduğuna dair fikirleri zorluyor. Artık araştırmacılar yerli halkın Avrupalılar ve onların tahrip edici çalışmalarının gelişinden önce orman düzenlemeleri yaptığına inanıyor. Araştırmacılar, sitenin toprak şekillerine bakarak 6000 yıllık yeniden oluşturulmuş bitki örtüsü ve yangına şahit olmuş haliyle, topraktaki şekillerin “eski yerleşim düzenlerinin orman tahribatına yol açmadığını” gösterdiğine inanıyor. Daha sürdürülebilir toprak kullanımı alternatifleri için yerlilerin bilgilerine başvurulmasının önemine değiniyorlar.

Amazon Kadınları Hakkında Tüm Merak Ettikleriniz Burada

8- İskender’in Kayıp Şehri

1960’lardan gizliliği kaldırılmış casus uydu fotoğrafları Qalataga Darband’ın ilk davetkar görüntülerini sunuyor. Bu antik şehir 1996’da Saddam Hüseyin kontrolü altındaki Irak Kürdistan’ında hala ulaşılamaz halde varlığını sürdürüyordu. Ancak 2017’de gelişmiş güvenlik teknolojisi, Iraklı ve İngiliz arkeologlardan oluşan takımın M.Ö 331’de Büyük İskender tarafından kurulmuş olan kayıp şehir Qalataga Darband’ın lokasyonunu belirlemesin sağladı. Projenin lideri John MacGinnis “Dronelar sitenin lokasyonunu belirlemede oldukça elzem bir rol oynadı” yorumunu yaptı. “Drone’u kullanarak ilkbaharda tüm siteyi gözlemleyebildik – Mezopotamya arkeolojisinde ekin işaretlerinin kullanılmadığını gördük.” Yeraltı yapıtları renk değişimine yol açarak buğday ve arpa gelişimini etkiler. Bu değişiklikler en kolay yukarıdan dronelar ile gözlemlenebilir. Taş yığınlarının yoğunluğu tahkimli yerleşkelerdeki şarap ticaretinin geliştiğini gösteriyor.

Büyük İskender Hakkında Yazdığımız Tüm Yazılara Buradan Ulaşabilirsiniz

7- Blue J Yolu

Haziran 2013’te, arkeologlar New Mexico’da yerli bir antik Amerikan yerleşkesini gözlemlemek için termal kameralarla donatılmış bir drone’u kullandılar. Tarihi 1000 yıl kadar geriye giden Blue J kasabasındaki atalardan kalma 60 adet Pueblo tarzındaki ev, bitki örtüsü ve aşınmış kumtaşıyla kaplıydı. Site aslında 1970’lerde keşfedildi ve sadece bir kısmı araştırıldı. Yeni gelen araştırmacılar ise önceden rapor edilmiş yapılarla birlikte daha önce bilinmeyenleri de buldu.

Gömülü taşlar ısıyı topraktan daha farklı şekilde tutar. Termal görüntülemeler yeraltı yapıtlarını saptayan ısı haritaları çıkartırlar. Arkeologlar uzun zamandır termal kameraların gömülü dünyaları keşfetmede vazgeçilmez olduğunu biliyorlardı. Ancak, son zamanlardaki drone artışına kadar, bu teknolojiye madden ulaşmak neredeyse olanaksızdı. Meydan duvarının içinde, araştırmacılar kivayı, yani ritüeller ve toplantılar için kullanılan dairesel bir yapıyı temsil ettiğini düşündükleri koyu renk bir daire buldular. Devasa evler ve yeraltı kivaları Chaco dönemi Pueblo kültürünün ayırıcı özellikleridir. Her ikisi de Blue J’de bu zamana kadar bulunamadılar.

6- Petra’daki Gözler Önünde Saklı Bina

Güney Ürdün’de bulunan Petra, Nebatilerin antik başkentidir. M.Ö 2. yüzyılın ortalarında inşa edilen şehir Bizans döneminin sonlarına doğru neredeyse tamamen terk edilmişti. Arkeologlar 2016 yılına kadar bir Olimpik havuz uzunluğunda ve iki katı genişliğinde bir binanın gözlerinin önünde ama saklanmış olduğunu fark etmemişlerdi. Dronelardan gelen fotoğraflar, kumtaşından yontulmuş olan bu yapının antik şehirden 0.8 kilometre uzakta olduğunu gösterdi.

56 metreye 49 metre kadar olan bu geniş platform bir zamanlar yassı taşla kaplı olan daha küçük bir platformu çevreliyor. Doğuya bakan köşesini, devasa bir merdivenin tepesini süsleyen sütunlar kapatıyor. İç platform doğu tarafındaki büyük merdivene giden küçük bir binaya ev sahipliği yapıyor. Petra’da buna benzer bir yapı henüz bilinmiyor. Yapılış amacı ise hala bir gizem. M.Ö 2. yüzyıl çanak çömlekleri ise yapının Petra’nın ilk zamanlarında yapıldığını gösteriyor.

İlgili Yazılar

5- Antik Apenin Alplileri

Arkeologlar bir zamanlar İtalya’daki Apenin Dağları’nda yaşamış olan antik Samnitleri uzun zamandır biliyorlardı. Ancak bu zamana kadar sarp arazi kazı veya kuşbakışı fotoğraflamayı imkânsız kılıyordu ve kültürlerinin büyük bir kısmı bir gizemdi. Eylül 2016’da araştırmacılar droneları kullanarak Samnit topluluğuna dair izler yakaladı.

Arkeologlar havadan gözlemlerini Güney İtalya’da Tappino vadisindeki Le Pianelle üzerine yoğunlaştırdılar. Leiden Üniversitesi’nden Tesse Stek’e göre, “Bu yerleşkenin anayola göre konumu, depolama alanları, iç alanlar dahil tam bir taslağına sahibiz.” Araştırmacılar Samnitlerin bu kadar düzenli ve yoğun şekilde yerleşmelerine şaşırdılar.

Daha önce keşfedilen Samnit tapınakları arkeologları cevapsız bırakmaya devam ediyor. Bazıları bu antik sitelerin sadece yol durakları ve takas yapılan yerler olduğunu iddia ediyor. Diğerleri ise Samnit bölgesinin sınırlarını belirlediğini düşünüyor.

Antik Dönemin Mühendislik Harikaları Yazımızı Mutlaka Okumalısınız

4- Moche’yi Haritalamak

Peru’nun Kültürel Miras Bakan Yardımcısı Luis Jaime Castillo, droneların arkeolojide bir milat oluşturduğuna inanıyor. Castillo ülkesinde havadan kazı yapma konusunda öncülük yapıyor. Pasifik sahili boyunca uzanan San Idelfonso’dan San Jose del Moro’ya kadar olan 1300 yıllık Moche uygarlığına dair kanıt bulmak için droneları kullandı. Dronelardan gelen iki boyutlu resimler sayesinde araştırmacılar üç boyutlu modeller oluşturabiliyorlar.

Yok olmaya yüz tutan kalıntıları haritalandırmada droneların kullanılması oldukça önemli. Bu antik siteler dört bir yandan tehdit altındalar. Castillo droneları yalnız haritalandırmak için değil, aynı zamanda bu yerleşim yerlerini izleyip korumak için de kullanıyor. Kaçakçılar ve gecekonducular sürekli bir tehlike unsuru. Dolandırıcılık ve siyasette yolsuzluk, özellikle Lima ve Cuzco etrafında hızla artan emlak değerleri bölgede salgın olmuş durumda.

3- Shakerların Sırları

Dartmouth’tan Jesse Casana “Biraz kopya çekiyormuşuz gibi hissettiriyor” yorumunda bulundu. Arkeoloji profesörü New Hampshire’daki Shaker kasabasının sırlarını ortaya çıkarmak için droneları kullanıyor. Shakerlar bekarlığa ve toplumsal yaşama temellendirdikleri yaşam tarzlarıyla aşırı Protestanlardandı.

Casana dronelarla ilk defa 2012’de deneyler yaptı. Ancak son yıllardaki teknolojik ilerlemeler ve artan rağbet droneları daha iyi, daha güvenilir, daha ucuz ve uçurması daha kolay yaptı. Her ne kadar Dartmouth öğrencileri tarafından üzerinden üstünkörü geçilse de Shaker kasabasında ortaya çıkarılmayı bekleyen birçok sır var. Drone çağına kadar yerleşkedeki binaların lokasyonu tespit edilemiyordu. “Şu an eski patikalar ve kasabadan geçen yollarla birlikte binaların temellerini de görebiliyoruz.”

2- Sealand Krallarının Kalesi

Mart 2017’de Iraklı ve İngilizlerden oluşan arkeolog takımı antik bir şehir olan Tell Khaiber’i dronelar sayesinde keşfetti. Son zamanlara kadar Tunç Devri sırasında M.Ö 1730 ve 1460 yılları arasında Irak’ta geniş bölgeler yöneten Sealand Kralları diğer yöneticiler tarafından yazılmış sınırlı kayıtlardan biliniyordu. Bu gizemli yöneticiler Basra Körfezi’nin bataklıklarına hükmetmesine rağmen, araştırmacılar bu zamana kadar varlıklarına dair arkeolojik bir kanıt bulamamışlardı.

Tell Khaiber hala yerden bakıldığında neredeyse algılanamaz durumda. Yüzyıllar boyunca biriken tortu; yerleşkeyi düz, kahverengi bir çamur ortasında “belli belirsiz bir çıkıntı” haline getirdi. Ancak dronelardan gelen fotoğraflar yerleşkenin bir taslağıyla beraber merkezindeki devasa ve gizemli bir yapıyı da ortaya çıkardı. Tell Khaiber bir tapınak, baraka veya saray modeline uymamakla beraber amacı hala bir gizem olarak kalmaya devam ediyor.

Aslında Hiç Yapılmamış Antik Mimari Yapılar

1- Edom Putperestleri

Kasım 2017’de araştırmacılar droneları kullanarak Güney İsrail’deki Negev Çölü’nde gizemli bir yapı keşfetti. Eski askeri eğitim bölgesinde yer alan yapı 2200 yıllık tarihiyle Helenistik dönemden kalma. Kazılar sonucunda duvarlar, kapalı odalar ve yeraltı banyoları keşfedildi. İçerideki eserlerin çoğunun üstünde ise Edom uygarlığına kutsal olan boğanın resimleri var.

Kazı yönetmenleri “Eğer gerçekten bir Edom sarayı veya tapınağıysa, bu çok nadir ve heyecan verici bir buluş olurdu. Ülkede buna benzer yapılar bir elin parmaklarını geçmiyor.” yorumunda bulundu. Edomlular Güney Ürdün’den Sami bir topluluktu. Haşmonayimler M.Ö 112’de bölgeyi işgal ettiğinde, Edomlular Yahudi nüfusa asimile oldular. İlginç biçimde, yapıda yangın ve kasıtlı sökme işlemlerinin kanıtları var. Uzmanlar bunların bölgenin Haşmonayim işgali olduğu zaman oluştuğunu tahmin ediyor.

Antik Dönem Sırları Hakkında Tüm Listelerimize Buradan Ulaşabilirsiniz

Çeviri: Sena Yılmazkarasu

Kaynak Listverse

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More