Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Caligula ve Nero’nun Düşündüğünüzden Daha Aklı Başında Olduğunun 9 Kanıtı

Nero ve Caligula, her ikisi de, Romalı seçkinleri  kızdıracak bir kibre ve yozlaşmaya mı sahiptiler? Nero ve Caligula gerçekten birer sapık mıydı? Tüm detaylar yazımız içerisinde.

0 5.490

Roma’nın iki en ünlü imparatoru, bir aile ağacından çok daha fazlasını paylaşıyorlar. Hem Caligula hem de Nero’nun genç yaşta tahta geçtikleri; giderek yozlaştıkları; Roma halkının desteğini kaybettikleri; ve suikaste uğradıkları varsayılıyor —en azından popüler hikaye böyle.

Gerçi bir şey daha var—Nero ve Caligula, her ikisi de, Romalı seçkinleri  kızdıracak bir kibre sahiplerdi; ve bugüne kadar bizlerin iki imparator hakkındaki izlenimlerimizi oluşturan tarihin ve mektupların ardında da bu aynı sınıf vardır.

Öyle görünüyor ki, kalem saltanattan bile üstünmüş; çünkü bugün Roma’nın kötü çocukları hakkındaki tüm inanışlar bu düşmanca iddialardan ileri geliyor.  Zalim—evet. Ama deli mi? Siz karar verin. İşte iki imparatora dair çürütülen yanlış kanılar:

1- Caligula’nın Müsrifliği Roma’yı İflas Ettirdi

Mali sorumluluk ve delilik, birbirini dışlayan özellikler olmaya eğilimlidir. Yani, eğer İmparator Caligula’nın dört yıllık saltanatında (M.S. 37-41) bütün Roma hazinesini harcadığı doğruysa, bu onun akıl sağlığına karşı güçlü bir iddia olacaktır. Caligula — yirmili yaşlarının başındaki çoğu erkek gibi– her seferinde alemlerden zevk aldı. Oyunlardaki, festivallerdeki ve sirklerdeki belirgin artışa rağmen —Caligula’nın tarihteki en zengin imparatorluklardan birini iflas ettirdiğini iddia eden birkaç antik kaynağın yanısıra—daha az önyargılı kanıtlar bambaşka bir hikaye anlatıyor. Öldüğü ana kadar Caligula’nın hükümeti büyük miktarlarda altın ve gümüş sikke basmıştı. Ve Caligula’nın cesedi, halefi Claudius, onun temin edilmesine yardım ettiği hazinenin tamamı olmadan hayata geçirilmesi imkansız olacak bir dizi pahalı proje ve sosyal harcamaya başlamadan önce soğumamıştı bile. Claudius yeni su kemerleri inşa etti, Ostia’da devasa bir yapay liman inşa etmeye başladı; İngiltere’yi işgal etti ve gladyatör oyunları ve gösterileri sunmaya devam etti. Ve bunu vergileri yükseltmeden ve o zamana kadarki en büyük bağışları (korumalara rüşvet) verdikten sonra yaptı. Bu yüzden, tüm bunların Caligula’nın hazineyi oluşturmaya olan hüneri tarafından finanse edilmiş olması çok olasıdır.

2- Nero Annesini Öldürdü

Suçu sabittir—ancak bu vakada, en ufak bir bağlam bile büyük fark yaratır. Birçoğumuz için “anne”, bize kahve yapan, ödevlerimize yardım eden ve bizi basketbol antremanına götüren tatlı bir kadındır. Ancak Nero için, “anne”, amcasıyla evlenen, kendi ailesine karşı komplo düzenleyen, kukla olarak kullanmak istediği oğlunu geçirmek istediği tahta giden yolu açmak için uygun gördüğü herkesi öldürten Genç Agrippina’ydı. Nero 16 gibi hassas bir yaşta tahta çıktı ve eğer etkisi Nero’nun ünlü hocası Seneca tarafından baskılanmamış olsaydı, Agrippina onun üzerinden ülkeyi yönetirdi.

Filozofun etkisi sayesinde, Nero’nun imparatorluğunun ilk yıllarına akıl ve doğru yargılar damgasını vurdu. Ama gücünü kaybetmiş Agrippina kinlendi ve oğluna karşı komplo kurdu. Nero’yu askerler ve ortak Romalıların gözünde itibarsızlaştırmak amacıyla Agrippina, Nero’yla ensest ilişkileri olduğunu iddia etti. Agrippina’nın hem Nero’nun kişisel ilişkilerinde hem de devlet işlerinde yer alması genç Nero’ya leke sürdü. Ve Nero’nun akılcı danışmanı Seneca’nın bile, gerçi tereddüt içinde, Agrippina’nın ortadan kaldırılması gerektiğini kabul etmiş olması olası görünüyor. Cinayeti bir kaza olarak geçiştirme girişimi başarısız oldu ve nihayetinde, Nero’nun hesaplanmış emriyle hareket eden bir bölük komutanı Agrippina’nın hayatını bir kılıç darbesiyle sonlandırdı.

3- Caligula Romalılara Acımasız Vergiler Yükledi

Caligula’nın halefi Claudius’un deneyimine dayanarak, Caligula’nın Roma hazinesini iyi bir durumda bıraktığını varsayabiliriz. Haksız, varyemez tarzı vergilerin varlığına dair iddialar büyük olasılıkla kronolojik olarak hatalıdır. Suetonius gibi – Caligula’nın saltanatından on yıllar sonra yazan Aristokratlar – ortalama Romalılara aşırı bir yük getiren vergileri tanımlarlar. Ama gerçekte bunun tam tersinin geçerli olması oldukça muhtemeldir. Caligula aslında sıradan Romalılar arasında oldukça popülerdi. İmparatorun budalaca cesareti, onun Roma’nın büyük kısımında sevilmesini sağladı—önemli bir istisna olan senatörler sınıfı dışında (ki bunlar aynı zamanda vergi verenlerdi). Ve bu baylar, bugün kendi Antik Roma anlayışımızı belirleyen kitapları yazdılar. Bu, Roma halkının, böylesi acımasız para canlısı bir tiranın vefatını kutlamak yerine, Caligula’nın cinayetinin soruşturulmasını istemesi gibi bazı garip tutarsızlıkları da açıklamaya yardımcı olur. Caligula kamuoyunun gözüne girmek için elinden gelenin en iyisini yaptı; bu da oldukça ılımlı vergiler —haleflerinin çoğunun yasalarla kalıcı hale getirdiği vergilerden daha ılımlı — koyulduğu anlamına geliyor.

4- Roma Yanarken Nero Keman Çalıp Dans Etti

Her şeyden önce, Nero’nun var olmayan bir enstrümanı çalması imkansızdır—ve daha da önemlisi, kendisi yangın çıktığında şehirde bile değildi. Antik yorumların hiçbiri Nero’nun şarkı söyleyip söylemediği konusunda bile bir fikir birliği sunuyor değiller. Bildiğimiz kadarıyla, tiyatro seven imparator, konuşmadan ziyade şarkılara yas tutmayı denemiş olabilir. Bu teori, şehre döndüğünde Nero’nun başka bir hafta sürecek yangının Roma’yı yeniden harap etmesini önlemek için geniş çaplı yardım çalışmaları düzenlediği ve katı bina yönetmeliklerini yürürlüğe soktuğunu göz önüne aldığımızda daha mantıklı gelmektedir. Nero, Roma’nın yeniden inşası için bir dizi imar çalışması başlattı. Tarihçi Tacitus (Nero’nun güçlü bir düşmanı) bile “yeni” Roma’nın öncekine göre bir ilerleme olduğunu kabul eder. Tabii ki, Nero’nun yangından kısa süre sonra inşa ettirmeye başladığı görkemli Roma sarayı, imparatorun cömertliğinin ve öngörüsünün kazandırdığı tüm itibarı gölgede bıraktı. Domus aurea’yı kelimenin tam anlamıyla başka bir yerde ya da başka bir zamanda inşa etmiş olsaydı, akabinde gelen yaygın eleştiri ve muhalefetden kaçınmış olabilirdi.

5- Caligula Kız Kardeşiyle Sevişti

Modern gözlere göre Caligula’nın kız kardeşi ile yakın ilişkisi onun ahlaksızlığının açık kanıtıdır. Ancak, antik dünyanın bazı kısımlarında, farklı bir takım sosyal gelenekler işliyordu; özellikle de kraliyet ailesi için. O zamanlarda, emperyal Roma’nın ve Caligula’nın gençlik dönemi olduğunu unutmak kolaydır. Roma halen mutlakiyetçi hakimiyete alışmamıştı ve Caligula’nın yararlanabileceği örnekler kısıtlıydı. Genç imparatorun, Helenistik ve Yakın Doğu krallıklarından – mutlak kuralların yaygın olduğu,  soyun çoğu zaman ensest evliliklerle korunduğu yerlerden etkilendiğine işaret eden önemli kanıtlar var.

İlgili Yazılar

Caligula’nın popüler cazibesinin bir parçası, Julian mirasında yatıyordu. Caligula cinsel açıdan kesinlikle maceracıydı, ama kız kardeşi ile olan ilişkisinin altında, en azından kısmen, Julian soyunu saf tutmaya ve tartışmasız bir halef üretmeye dair bir motivasyon yatıyordu. Tabii ki bu tür sapkın ilişkiler, Roma hassasiyetini rencide etmişti; Caligula bunu biliyordu, yine de inatla kız kardeşinin heykellerini inşa ederek kendi tercihlerini sergilemeye devam etti.

6- Nero Hıristiyanlara Zulmetti

Nero’yu kana susamış bir katil olarak nitelendirmeden önce, hükümranlığına idam cezasını yasaklayarak ve o zaman için gerçekten çılgınca bir şey yaparak başladığını belirtmemiz gerekir— senatörleri sinekler gibi öldürmemekle. Seleflerinin aksine, Nero’nun hükümranlığının  çoğunda, gizli davalar ve infazlar gibi göz korkutma taktiklerini kullanılmadı. Nero’nun hükümranlığına yönelik muhalefet çoğunlukla göz ardı edildi. İmparator, onları idam etmek yerine, hiciv yazarları ve satiristlere aldırış etmemiş gibi görünüyor. Ancak Büyük yangını takiben bunların hepsi değişti. Onaylayanların reytinglerini yükseltmeye yönelik bir girişim olarak Nero, Hıristiyan hareketini günah keçisi olarak değerlendirdi. Romalılara göre, Hristiyan hareketi, sadece başka bir tarikattı – zaten çoktan birkaç Roma yasasını ihlal ederek faaliyette bulunan hain bir tarikat olarak addediliyordu. Romalılar halihazırda devletin onayladıklarının dışındaki herhangi bir dinden kuşku duyuyorlardı ve kolayca Hristiyanları devlete karşı bir tehdit olarak kabul ettiler. İzleyen zulümler, zalimdi, ama emsalsiz değildi – ve gerçek bir cinnetten çok, kanlı politik manevraları akla getiriyorlardı.

7- Caligula Atını Senatör Olarak Atadı

İşte ünlü bir tane daha—ve buna benzer bir şey neredeyse gerçekten vuku buldu. Fakat gerçekte, Caligula, atını aklını kaybettikten sonra senatör yapmadı; bilakis, kendisini rahatsız eden senatörlerin atlar kadar zeki olduklarını dile getirerek büyüyen duygularını ifade etmek istiyordu. Bu efsaneyi daha önce burada çürütmüştük, ancak olay Caligula’nın atının asla gerçekten senator olmadığı gerçeği kadar basit değil. Birçok akademisyen Caligula’nın atını daha önce hükümetin en yüksek pozisyonuna getireceğine söz verdiğine inanıyor – ama sadece alaycı bir şaka olarak Roma, özellikle aristokrasisi, mutlak bir devlet değilmiş gibi davranmayı seviyordu; ve eski cumhuriyet hükümetinin bütün saltanatını ve hilelerini sürdürüyordu. Caligula, açıkça belirttiğimiz gibi, gücünü mümkün olan her şekilde göstermişti. Bazı kaynaklar, Caligula’nın biraz zalim ve alaycı bir mizah anlayışı olduğunu belirtmektedir. Bu, yirmi dört yaşındaki ortalama birinden beklenemeyecek bir şeydir. Caligula atını senator yapmaya söz verdiğinde, gelecekte biyografisini yazacaklara, kariyerlerinin, sosyal statülerinin ve varlıklarının temelde anlamsız olduğunu ve yalnızca imparatorun iradesine bağlı olduğunu etkili biçimde hatırlatıyordu. Şakasına çok fazla insanın gülmemiş olması da oldukça muhtemeldir.

8- Nero’nun Deliliği Düşüşüne Neden Oldu

Nero, bazı zalim ve sıradışı davranışlarda bulundu – özellikle de saltanatının sonlarına doğru – ama en meşhur gösterileri bile ordunun desteğini etkilememiş gibi görünüyor. Nero’nun yıkımı, esasen onun zayıf ve son derece korkak bir hükümran olmasından kaynaklanıyordu. Nero, esas olarak, bir eyalet ayaklanması söylentileri üzerine, M.S. 68’de Roma’yı terk etti.  İmparatorlarının korkaklığına rağmen, sınırdaki lejyonlar ayaklanmayı bastırdı ve başka hiçbir alternatif kalmaya dek sadık oldular. Aslında, kamu düşmanı ilan edilen gaspçı Galba’ydı. Senato Nero’yu, Nero’nun başkenti terk edip görevini bırakmasına kadar, Roma’nın düşmanı ilan etmedi ve Galba’yı imparator ilan etmedi. Nero şehir dışında intihar etmeden önce, eski imparator senatodan olduğu kadar imparatorluktan da iyiden iyiye vazgeçmişti; muhafız kıtası ve vatandaşlar da onu terk ettiler.

9- Ama Kaynaklar Onları Lanetliyor

Eski kaynaklar çok sayıda iddiada bulunur ve bozulmadan kalan yorumlar hem Caligula’nın hem de Nero’nun hükümranlıklarının korkunç resimlerini çizer. Ancak, bir imparatorun hükümranlığının ve karakterinin doğasını belirlemek için sadece edebi kaynakları kullandığımızda bu durum sorunlara neden olur. Görevden alınan imparatorun cesedi soğumadan, halefi, salefinin hükümranlığına dair hikayeleri manipüle etmek zorundaydı. Eğer ölü imparator bir canavar ise, o zaman tabii ki zamansız bir şekilde ölmesi mantıklıydı. Birbiri ardına gelen imparatorların kendilerini vahşi sonlarla karşılaşanlardan ayırmalarına duyulan ihtiyaç, belki erken kaynaklardaki düşmanlığı açıklamaya yardımcı olabilir. Roma’nın “kötü çocukları” nın doğru bir resmini oluşturmaya çalışmak, birincil literatür, bir erkeğin öfkeden köpürdüğünü belirtmek için değil, ama zalim olduğunu anlatmak için, “çılgınlık” kelimesini kullandığında, özellikle zorlaşır.

Örneğin, Seneca, Caligula’nın hırsını ve megalomanyasını delilik olarak tanımlar. Daha az insanın bildiği şey, Seneca’nın Büyük İskender’i de aynı şekilde tanımlamış olmasıdır.En büyük sorun, baki kalan kaynaklarımızın genellikle düşmanlıklarında tutarlı olması ve sadece birkaçının Caligula ya da Nero’nun hala hayatta olduğu zamanlarda yazılmış olmasıdır.

Asıl önemli olan şey, imparatorların ölümlerinden çok uzun bir zaman sonra yazılmış olan en çirkin iddiaların edebiyatta ortaya çıkmasıdır. Bu kulaktan kulağa oyununun yüzlerce yıl söylenenleri yaymış olması gibidir. Günümüzden iki bin yıl sonra, insanların sadece Glenn Beck benzelerinin  taraflı ve hakaret dolu Fox Haber yayınlarına dayanarak Obama başkanlığının kayıtlarını toplamaya çalıştığını düşünün—bu oldukça tek taraflı bir yorum olurdu.

Yazar: J. WISNIEWSKI

Çeviri: Zeynep Şenel Gencer

Kaynak Listverse

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More