Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

ABD Opioid Krizi Hakkında 10 Şaşırtıcı Gerçek

Opioid krizi 2016'da 59.000 Amerikalının hayatına mal oldu. Amerika'da 2.6 milyon opioid bağımlısının olduğu tahmin ediliyor - bu sayı eroin kullanıcılarının sayısının neredeyse iki katı.

0 3.988

Opioid krizi 2016’da 59.000 Amerikalının hayatına mal oldu. Amerika’da 2.6 milyon opioid bağımlısının olduğu tahmin ediliyor – bu sayı eroin kullanıcılarının sayısının neredeyse iki katı. Bugüne kadar, 77 milyon Amerikalı bu krizden bir şekilde mağdur olmuştur. Afganistan’a Meksika’dan ABD kontrolü altında ucuz eroin girişiyle, satıcıların fentanil benzeri sentetik opioidlara erişimiyle ve ülkenin birçok yerindeki ölümcül umutsuzlukla beraber tıbbi ürünler ve ilaç sanayileri sorunun merkezindedir. İşte Amerika’da yaşanan opioid krizine ilişkin on gerçek:

10- Turnanın Gözünden Vurdular

Mayıs 2007’de reçeteli opioid OxyContin üreticileri; ilacın riski hakkında doktorları, hastaları ve denetçileri yanlış yönlendirdiği için suçlu bulunmuştur. Purdue Pharma, ilacın bağımlılık ve istismarını kasten gizlediği için 600 milyon dolar ödemeyi kabul etmiştir. Bu ödeme, farmasötik devine karşı getirilen hem resmi hem de cezai kovuşturmaları çözmüştür.

1996’da piyasaya sürülen OxyContin, en azılı narkotik ağrı kesici pazarını ele geçirmiştir. Satışlar birkaç yıl içinde yılda 1 milyar dolara yükselmiştir. OxyContin’in “güvenli” kullanımının temeli, yavaş salınımlı mekanizmasıdır. Ancak, kullanıcılar kısa zamanda tabletleri ezmenin eroin kadar güçlü bir etki yarattığını keşfetti. İç dökümanlar Purdue Pharma’nın OxyContin’in karşı karşıya olduğu direncin farkında olduğunu gözler önüne sermiştir. Şirket, özellikle ağrıyla başa çıkmayla ve hastalarda istismarı tespit etmekte sınırlı deneyimi olan genel kullanıcılar için ilacı öneriyordu. Satış yetkilileri, doktorlara OxyContin’in risk olasılığını göz önünde bulundurarak dolandırıcılık çizelgelerini dağıtmıştır.

9- Afgan Bağlantısı

2001’de Afganistan’ın AB/NATO liderliğinde gerçekleşen işgalinden önce, Amerika’da 189.000 adet eroin kullanıcısı vardı. 2016’ya kadar bu sayı 4,5 milyona fırlamıştır. 2000 ve 2001 yılları arasında, BM ile çalışan Taliban, afyon üretimini yasaklamıştır. İşgalden aylar önce, bu bitkinin yetiştirilme alanı 82.000 hektardan 7.600 hektara başarılı bir şekilde düşmüştür. 2016’ya kadar, üretim alanı 224.000 hektara yükseldi. Aynı anda AB’de gerçekleşen hızla artan bu genişleme, vergi temelli 8,5 milyarlık Afganistan’da bulunan haşhaşları ortadan kaldırma programına yol açmıştır.

1960lar ve 1970lerde, CIA komünizmle mücadeleye yardım etmek için afyon üreticileriyle işbirliği yapmıştır. 1980’lerde, Los Angeles’ta satmak üzere Nicaraguan kokaini ithal etmişlerdir. Afganistan’ın 16 yıldır ABD’nin işgali altında olması ABD tarihindeki en uzun süren sorundur – bu durum da afyon ticareti için birçok fırsat ve teşvik sağlamıştır.

8- Aşırı Dozda Antidot

Nalokson bir hayat kurtarıcıdır. This opioid antagonist can instantly reverse an overdose by binding to our brains’ opioid receptors. Nalokson yeni bir şey değildir; bu türe özgü versiyonlara yıllardır ulaşılabilir. Bugün, altı şirket nalokson üretmektedir. Beşi intravenöz (damar içi) formunu üretirken, biri Narcan adlı burun spreyi formunu üretmektedir. Narcan kolayca uygulanabildiğinden, polis ve tıbbi yetkiler arasında kısa süre içinde naloksonun en popüler formu haline gelmiştir.

Yerel kanun hükümlerinin tepkisi ve opioid antidotlarına ilk müdahale edenler karışmıştır. Ohio’nun Clermont ilçesinin şerifi, görevi gereği siyasi temsilcilere hayat kurtarıcı burun spreyi taşıttırmanın gerekli olduğuna inanıyor. Ancak, neredeyse 80 kilometre (50 mil) uzaktaki Butler ilçesinde kanun hükmü aşırı dozda antidot ile alakasızdır. Butler ilçesinin şerifi çalışanlarını tıbbi yetkililer için görevdeyken riske atmak istemedi. Çoğu kişi, naloksonun kullanıcıları “etkinleştirdiğini” iddia etti.

7- Kratom

Ekim 2016’da, federal düzenleyiciler opioid krizini durdurabilecek bir bitkiyi yasaklama kararını geri aldı. İki ay önce, Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi kratom bitkisini LSD ve eroinin yanı sıra Güneydoğu Asya kratom bitkisini “Schedule I maddesi” olarak sınıflandırdı. Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi, kratomun 2014 ve 2016 yılları arasında 15 kişinin ölümüne yol açtığını iddia etti. Ancak, bu 15 kişiden 14’ünün bünyesinde başka ilaçlar vardı.

Genellikle çayın içinde tüketilen kratom, beynimizin opioid alıcılarını etkinleştiren mitragynine ve 7-hydroxymitragynine-kimyasalları içermektedir. Kratom düşük dozlarda, hafif bir heyecan uyandırır. Ancak, daha yüksek dozlarda yatıştırıcı etki yaratır ve acıyı uyuşturur. Kratom, opioidlere alternatif olarak daha az bağımlılık yaratır. Bir kullanıcı bitkiyi tükettiğinde, eroinle bağdaştırılan ölümcül solunum depresyonu harici opioidun göstereceği etkilere benzer etkiler deneyimler. Tayland (Siam olarak da bilinir) kratonu 1943’te yasaklamıştır çünkü kratom afyon satışlarından gelecek vergi gelirlerini azaltma tehdidi teşkil etmiştir.

6- Gizli Kurbanlar

Çocuklar Amerika’da yaşanan opioid krizinin gizli kurbanlarıdır. Aşırı bağımlılar tarafından terk edilen, yüksek dozların yetim bıraktığı veya koruyucu hizmetlerle zorla kaldırılan bağımlılar tarafından yalnız bırakılan on binlerce çocuk ailelerinden koparıldı. ABD Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanlığı’na göre, opioid krizinin sonucu olarak, 2016’da 92.000 çocuk koruyucu aile sistemine dahil olmuştur. Bu 30 yıldan fazla bir süre içinde kaydedilen en yüksek oran. ABD’de kayıp çocuk olaylarının en çok yaşandığı zaman, 1980’li yıllarda görülen kokain salgını zamanına denk gelmektedir. Bu sefer, opioidler sorumlu tutuluyor.

Georgia, Indiana ve Batı Virginia’da, 2016 yılında uyuşturucuya bağlı olarak koruyucu barınaklarda en büyük artış yaşanmıştır. 179.000’lik nüfuslu Indiana / Vanderburgh ilçesinde sisteme dahil olan uyuşturucu kullanıcılarının çocuk sayısı, Los Angeles, Miami ya da Seattle’da uyuşturucu kullanan ebeveynlerin çocuklarından daha fazlaydı. Eroin bağımlısı olarak doğan bebeklerin de sayısı artıyordu. Yeni doğan yoksunluk sendromu; yüksek perdeli çığlık, uykusuzluk ve titreme beraberinde çok şiddetli acılara yol açar.

İlgili Yazılar

5- Trump’ın Sert Konuşması

Başkan Trump, Ekim 2017’de, opioid krizinin “kamu sağlığına ilişkin acil bir durum” olduğunu açıkladı. Ancak, bütçesinde bu ulusal belayla mücadele etmeye yetecek kısma sahip olmayan Trump, devlet ve yerel makamlarını bu durumu toplaması için zorladı. Kampanyasında verdiği sözlere rağmen, Trump başkanlığının ilk yılı sert bir tartışmayla sona erdi.

Bunun üzerine, GOP vergi faturası, ABD yaşlılar için devlet sağlık sigortası, yoksullar için sağlık yardımı ve yerel yönetimlerin krizle mücadele edebilmesi için fon sağlayan diğer programlar için şiddetli kesintiler anlamına gelebilir. Brandis Üniversitesi opioid politikası uzmanı Andrew Kolodny: “Yararlı şeylerden bahsetmek kamu sağlının düştüğü, derhal müdahale edilmesi gereken durumla mücadele etmek için bir plan değildir. “Detaylı bir plana ihtiyacımız var, tedavi sistemi oluşturmak için milyarda bir ödenek talebi gerekiyor.”

4- Fentanil

Ekim ayında, Hastalık Kontrol Merkezleri, 2016’da opioidun aşırı doz alımından kaynaklanan ölümlerinin %50’sinin fentanil ile bağlantılı olduğunu bildirdi. Sentetik opioid yalnızca bir doktor tarafından yasal yollarla verilebilir. Fetanil ve muadilleri 2016’da en az 20.000 kişinin ölümüne yol açmıştır. Eroinden 50 kat daha güçlü olan fetanil New England gibi ABD’nin çoğu bölgesinde tercih edilen opioid olmuştur. Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi’ne göre, New England sokaklarında kol gezen fetanil, Çinli öncüler kullanan Meksika’da üretiliyor.

Organize suç örgütleri New England’ın reçeteli ağrı kesici istimarı uzun tarihini kötüye kullanmıştır. Başta, yüzde 18’lik saflık oranında “çöp eroin” olarak ortaya çıkmıştır. Ancak 2015’ten itibaren, muhtemelen daha yüksek tesirli ve saflıkta olan “China White” olarak bilinen bir ürünü pazarlamaya başladılar. Aslında, fenatili artırılmış aynı eroindi. Sokak satıcılar bile ürünlerinin fetanille kesildiğinin farkında bile olmayabilir. Cehalet ve tesir aşırı dozun olasılığını artırıyor.

3- Ağır Maliyet

Beyaz Saray Ekonomik Danışmanlar Konseyi, Amerika opioid salgınının gerçek maliyetini 2015 yılında 504 dolar olarak hesaplamıştır. Tahmin edilenin altı katı olan bu tutar, o yılın ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 2.8’ine denk geliyordu. Bu rakam, sağlık ve ceza adaleti için harcanan paranın yanı sıra kaybedilen verimliliğe harcanan parayı temsil eder. Salgın daha da kötüye gidiyor. On yıldan uzun süredir, aşırı dozdan kaynaklanan ölümler iki katına çıktı. Ancak, geçmişte reçeteli ilaçlardan kaynaklanan ölümlerin eksik rapor edilmesi bu hızlı artışa yol açmış olabilir.

Ulusal Sağlık Enstitüleri, şu anda araştırma opioid bağımlılığı ile mücadele etmek için yılda 116 milyon dolar harcıyor. Ulusal Sağlık Enstitüleri doktorlarından Francis Collins, krizin hızına yetişmek için ayrılan araştırma finansmanın dört ya da beş kat artırılması gerektiğini belirtti. Ulusal Sağlık Enstitülerinin amacı; bağımlılar için farmasötikal tedavi ve ilaç tedavisi için opioide alternatif olacak bağımlılık yaratmayan fetanille mücadele edecek kadar güçlü bir panzehir geliştirmektir.

2- Daha Derin Bir Sorun

Amerika opioid krizi, daha derin bir sorunun belirtisi olabilir. Son zamanlarda gerçekleştirilen bir araştırma, Kaliforniya’da bulunan bazı kırsal bölgelerde, 25 ve 35 yaş aralığında olan beyaz insanların erken ölüm oranının daha önce görülmemiş şekilde ikiye katlandığını göstermiştir. Finansmanı Kaliforniya Sağlıklı Toplum Oluşturma Vakfı tarafından sağlanan çalışmaya göre, opioid aşırı dozlarının birden hızlanan sayıların sadece yüzde 33’ünü oluşturmuştur. Alkolizm kaynaklı hastalık ve intihar oranları da önemli faktörlerdi.

İntiharlardaki ani artış kırsal alanda yaşayan beyaz insanların “umutsuzluktan öldüğü” şüphelerine yol açmıştır. Ekonomi üretimden bilgi hizmetlerine doğru kaydıkça, bu nüfus haklarından mahrum kalmış hissediyor, kimyasallara ve intiharlara yöneliyor. Rusya komünizmin çöküşü yaklaşırken, ölüm oranında da benzer bir artış yaşamıştı. Bu bela, yıllardır Amerika’nın kırsal topluluklarını mahvediyor. Sosyal destek noksanlığıyla birleşen global ekonomiye olan bu dönüşün ölümcül bir huzursuzluğa yol açtığı söylentileri dolaşıyor.

1- Anti-Opioid Aşı

Opioid krize tepki olarak, bazı araştırmacılar, aşılarla deney yapıyor. Amaç: Yoksunluk belirtileri hafifletirken ilaçların verdiği huzuru engellemek. Bir aşı özellikle opioid molekülleri hedef alan antikor üretecekti. Bir kullanıcı aşıyı olduktan sonra, uyuşturucu beyne ulaşmadan önce, antikor ile bağlı olduğunu fark edecekti.

Ancak bu girişim, 1970’lerden beri her opioid aşı çabası başarısız olmuştur. Eski sonuçların insanlarda etkili opioid koruma sağlamak için yeterli antikor üretemedi. Ancak insanlar umudunu kaybetmiyor. Scripps Araştırma Enstitüsü’nde bir takım, al yanaklı maymunlarda eroin etkisine karşı koyan bir aşı geliştirdiğini duyurdu. ABD Ordusu bir HIV aşısı ile eşleştirilmiş bir opioid aşısı üzerinde çalışmakta. Özellikle yoksunluk belirtilerini hedef alan aşılar umut verici. Bir tür uyuşturucu (lofexidine) İngiltere’de zaten kabul gördü ve şu anda ABD’de Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi dahilinde inceleniyor.

Çeviri: Buket Nur Ekim

Kaynak Listverse

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More