Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Yürüyerek Gezmeye En Uygun 10 Şehir

Bir şehrin önemli noktalarını, anıtlarını, tramvay, tren ve taksi gibi ulaşım araçları ile gezebilirsiniz. Ancak, yürüyerek gezmenin ve bir yerleri keşfetmenin verdiği kolaylık başkadır. Elbette yürüyerek gezebileceğiniz birçok güzel şehir sizi bekliyor.

0 1.913

Bir şehrin önemli noktalarını, anıtlarını, tramvay, tren ve taksi gibi ulaşım araçları ile gezebilirsiniz. Ancak, yürüyerek gezmenin ve bir yerleri keşfetmenin verdiği kolaylık başkadır. Elbette yürüyerek gezebileceğiniz birçok güzel şehir sizi bekliyor.

Burada Vancouver’dan Vientiane’ye, Buenos Aires’den Boston’a kadar, dünyanın en yaya dostu metropolleri hakkında kısa bilgiler içeren bir rehber yer almaktadır.

Paris

Paris’deki tarihi ve ünlü yapıları gezmek günler alsa da bu şehir, sakin ve aheste bir şekilde gezmeye değer niteliktedir. Notre Dame ve Cité Adası’na geçmeden önce nefes kesici Tuileries Bahçeleri’nin ve Louvre’un keyfini çıkarmak için Seine Nehri kıyısında yürüyüşe çıkın. Ayrıca, Paris’in bir saatlik yürüyüş mesafesinde olan ikonik simgesi Eyfel Kulesi’ni ziyaret etmeden önce sayısız bar ve bistrolardan herhangi birinde dinlenmek isteyebilirsiniz. Paris’in romantik mekanları arasında yer alan Montmartre’nin dar ve dolambaçlı sokaklarından, kafelerden ve büyüleyici Sacre-Coeur’dan da geçmeyi unutmayın.

New York City

New York, ABD’nin yürüyerek gezilmeye en uygun şehirleri arasındadır. Manhattan’ın birçok sokağı ve araç trafiğine kapatılmış Times meydanı bu durumun açık göstergesidir. Kum taşından inşa edilmiş tarihi ve güzel evlere göz atmak için, yine Brooklyn köprüsündeki Fifth Avenue’nun ikonik sokaklarında Clinton Hill’e doğru bir yürüyüşe çıkın. Ayrıca, keşfedilmesi gereken bir diğer yer ise New York’taki 843 dönümlük Central Park’tır.

Marakeş

Sayısız tarihi yapıya ev sahipliği yapması nedeniyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Marakeş’deki Eski Şehir Medina’yı yürüyerek kolayca gezebilirsiniz. Marakeş, labirent gibi sokaklara sahiptir. Bu sokaklarda yürürken her an Berberi kilim dokumalarına, egzotik baharatlara, parlak renkli geleneksel babuşlara rastlayabilirsiniz. Güneye doğru yürümek sizi 16. yüzyıldan kalma El Badi Sarayı kalıntılarına, keza festivallerini, yemek tezgahlarını ve sokak eğlencelerini görebileceğiniz ünlü Jemaa El-Fnaa meydanına götürecektir. Sakin ve huzurlu bir anın tadını çıkarmak için, batıdaki harikulade Menara zeytin bahçelerini ziyaret edebilirsiniz.

Floransa

Floransa’nın en iyi manzaralarından bir bölümünü Vecchio Sarayı’ndaki Arnolfo Kulesi’nden görebilirsiniz

Floransa’nın tarihi merkezindeki trafik yoğunluğunu ve araçla yerleşim yerlerine ulaşım zorluğunu düşündüğünüzde, köprüler şehri Floransa, sizi yürümeye teşvik eder. Bu şehir çoğu zaman bir açık hava müzesine benzetilir. Floransa birbirine çok yakın birçok tarihi manzaranın bir arada bulunduğu yerdir. Şehrin ünlü yapılarını gezmeye başladığınızda; kubbesi çok büyük bir mimarlık harikası olarak bilinen Santa Maria del Fiore Katedrali’ne, Katedralin karşısında yer alan ve Floransa’nın 2. Dünya Savaşı’ında zarar görmemiş yegâne köprüsü Ponte Vecchio’ya ulaşırsınız. Ponte Vecchio ise nefes kesen panoramik şehir ve Toskana manzarasına sahip Piazzale Michelangelo meydanına kadar uzanır. Floransa’da keyifle dinlenebileceğiniz sayısız bar, restoran ve kafe vardır.

Vancouver

İlgili Yazılar

Vancouver, Kanada’nın üçüncü büyük şehri olmasına rağmen hala yürümeyi sevenler için adeta bir cennettir. Nitekim, şehirdeki gelişmiş ulaşım planları ve yakın zamanda başlatılan yaya yol bulma haritaları nedeniyle, şehri yürüyerek gezmek kesinlikle teşvik edilmektedir. Şehirdeki ünlü yürüyüş yolu, False Deresi boyunca uzanan ve Granville Adası’na giden yoldur. Bu yürüyüş yolu, yerel olarak yetiştirilen taze ürünleri satın alabileceğiniz bir Halk Pazarı’na ulaşır. Stanley Park, Vancouver şehrinden ulaşılabilen 1.000 dönümlük bir parktır. Bu ulusal park, bir sanat eseri niteliğindeki doğası ve muhteşem kayıp lagünü ile Kuzey Amerika’nın birinci sınıf şehir parkı olarak kabul edilir.

Melbourne

Melbourne, Avustralya’nın en büyük ikinci şehridir. Victoria mimarisinin kentsel park alanları arasında yer aldığı ve ışıltılı gökdelenlerin muhteşem koyla buluştuğu özgün bir şehirdir. Yarra Nehri manzarası ve yeşil doğa eşliğinde yürüyüşe başladığınızda, Alexandra Bahçelerine ve sonrasında muhteşem Kraliyet Botanik Bahçeleri’ne ulaşırsınız. Diğer yandan, Melbourne Tarihi Çarşısı’nı, sokakları, havalı butikleri, kafeleri, barları ve Eski Melbourne Goal Hapishanesi gibi görülmesi gereken yerleri keşfedin. St. Kilda Sahili’nde eğlenin ve insanları izleyin.

Buenos Aires

Kuş bakışı Buenos Aires

“Güney Amerika’nın Paris’i” olarak da anılan Buenos Aires, göz kamaştıran Avrupa tarzı mimarisi, farklı kültürel özelliklere sahip çevresiyle Arjantin’in başkentidir. Bir sanat aşığıysanız, La Boca Mahallesi’nde dolaşmalısınız. La Boca’da, yerel sanatçı Quinquela Martin tarafından adeta bir sokak müzesine dönüştürülen Caminito ile çağdaş özel bir sanat galerisi olan Fundacion Proa ön plana çıkmaktadır. Buenos Aires’in kuzey kesiminde bulunan ve üst gelir grubu halkın yaşadığı Recoleta’da gezintiye başladığınızda, muhteşem parkları ve sokakları keşfeder, Mimar Eduardo Catalano’nun eşsiz çelik çiçek heykeli Floralis Generica’yı ve nihayet Evita Peron’un da mezarının bulunduğu Recoleta Mezarlığı’nı görürsünüz.

Dubrovnik

Birçok kişi Dubrovnik’in surlarını, ünlü televizyon dizisi Game of Thrones’daki King’s Landing olarak bilmektedir.

Tüm Dubrovnik yalnızca yaya bölgesi olduğundan, burayı yürüyerek rahatlıkla keşfedebilirsiniz. UNESCO’nun kültür mirası listesinde bulunan ve Adriyatik’in İncisi sayılan Dubrovnik’de tarihi Stradun Caddesi Eski Şehri ikiye böler. Bu meşhur cadde üzerinde görkemli Onofrio Çeşmesi, Şehir Surları, Eski Liman manzarası ve 16. yüzyıl Sponza Sarayı ile tüm restoran, kafe ve hediyelik eşya dükkânlarını bulabilirsiniz. Eski Şehir sınırının dışında bile sadece yürüyerek gezebileceğiniz Dubrovnik’de Lapad Yarımadası mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Kıyı şeridi boyunca yürüdüğünüzde, adeta bir mücevhere benzeyen Copacabana Plajı’nı görürsünüz. Bir orman parkında yer alan Velika ve Mala Petka Tepeleri, burada yürüyüş yapmak ne kadar zor olsa da, nefes kesici manzarası görülmeye değer.

Vientiane

Vientiane, Laos’un başkentidir. Laos ve Fransız kültürlerinin harmanlandığı bu şehir Mekong nehri kıyısında yer almaktadır. Ağaçlıklı sokakları ve sakin doğası sayesinde gezmek için muhteşem bir yerdir. Gezinize Laos’un en değerli anıtı olan Pha That Luang’da altın kaplı nefes kesen bir Budist stupası ile başlayın. Tasarımı Laos geleneklerine ve Paris Zafer Anıtı’na dayanan Patuxay Anıtı’na yürüyün. Şehrin yükseklerine çıktıkça, başkentin muhteşem manzarasını görebilirsiniz. Bu noktadan itibaren bir diğer önemli Budist tapınağı olan Sisaket’i görmelisiniz. Gezinizi sonlandırmak ve dinlemek için kısa bir yürüyüş mesafesinde olan bir çok kültürde yemek çeşitlerinin olduğu restoranlar sizi bekliyor.

Çeviri: Erol Bayülken

Kaynak 10mosttoday

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More