Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Modern Toplumların Antik Roma’nın Çöküşünden Çıkarması Gereken 10 Ders

Her imparatorluk yıkılır. Bunu önlemenin yolu yoktur. Yapabileceğimiz tek şey ise bunun nasıl olacağıdır.

3 4.657

Her imparatorluk yıkılır. Bunu önlemenin yolu yoktur. Yapabileceğimiz tek şey ise bunun nasıl olacağıdır. Bunun meşalenin sessiz, dingin devri ya da barbarlar tarafından parçalanan bir ulusun şiddetli yıkılışı şeklinde mi olacağıdır.

Roma’ya olan şey de aşağı yukarı buydu ve sonrası ise kaostu. İmparatorluklarının çöküşü Avrupa dünyasını kurtulması yüzyıllar alan bir kara çağa sürükledi.

Eğer bunun hakkında tarihten bilgi edinmek için zaman ayırırsak, kendimiz ile ürkütücü benzerlikler göreceğiz. Ve gerçekten tarih tekerrür ediyorsa, gelecekte ne olacağına dair oldukça iyi fikirler edineceğiz.

10- Denizaşırı Köle İşçiler Sonsuza Dek Sizin Eşyalarınızı Yapmayacak

Para zirve çağını yaşıyorken Roma İmparatorluğu’na hızla akıyordu. İmparatorlar ve hükümetler bilinen dünyanın daha iyi parçalarını kontrol etmek için onlara yardımcı olan varlığın akışında güneşleniyorlardı. Fakat ulusların parasının olması Roma halkının zenginleştiği anlamına gelmiyordu.

Kendi insanlarını kiralamak yerine Romalılar işlerinin çoğunu yaptırmak için yabancı köleler edindiler. Üretimlerinin büyük bir çoğunluğu yabancı köleler tarafından yapılıyordu ve bu asıl vatandaşlarına yapacak hiçbir şey kalmamasına neden oluyordu. Çoğu Romalı işsizdi ve hayatta kalmak için hükümet desteğine ve sadakalarına bel bağlamıştı.

Günümüzde modern şirketler köle kiralayarak kaçamazlar fakat oldukça buna oldukça yaklaşabilirler. Tıpkı Roma gibi modern Batı ülkeleri bazen bir saatte 64 sent kadar az ödedikleri sömürüye dayalı işgücüne aldıkları şeylerin çoğunluğunu dışarıdan temin ediyorlar.

Amerikalıların aldıkları şeylerin yaklaşık %60’ı yurt dışında yapılır fakat bunu yapan sadece Amerika değil. Çin şuanda dünyadaki kıyafetlerin yaklaşık %50’sini ve cep telefonlarının % 70’ini üretiyor.

Fakat Roma’dan çıkarılacak gerçek ders gelecekte ne olacağıdır çünkü Roma’nın temeli sonsuza dek sürmedi. Köleler daha çok istedi ve isyan ettiler. Aynı zamanda Hıristiyan ahlakından etkilenen Roma halkı da köleleri kullanmak konusunda kötü hissetmeye başladı.

İş sistemleri çökmeye başladı. Köle iş gücü tüm ekonomilerinin omurgası olduğu için diğer her şey onu takip etti.

9- Obezite Salgınları Çok Fazla Sempati Toplamaz

Roma ortalaması muhtemelen obez değildi. Çoğu Romalı sivil yemek bulmak için mücadele ediyordu fakat imparatorların farklı bir hikâyesi vardı.

Romalı zenginler ziyafet ve partilere o kadar çok para harcadılar ki ayak uydurabilmek için ara öğünleri kusmak yaygınlaştı. Ziyafet veren İmparator Nero ve arkadaşlarını izledikten sonra filozof Seneca Roma’nın zenginleri için “yiyebildiklerini kusarlar, kusabildiklerini yerler” demiştir.

Fakat bunu yapan sadece Nero değildi. Jül Sezar bir zamanlar yemeğini kusmak için dışarı çıktığı için bir suikast girişiminden kaçabildi. İmparator Vitellius güne kahvaltısını askerlerinin yüzlerine geğirerek başlamasıyla ünlüydü.

Modern dünyada varlıklı ülkelerdeki, özellikle Güney Amerika’da, fakir insanlar genellikle obezdirler. Bazı eyaletlerde Tip 2 diyabet oranları 20 yıl öncekinin iki katıdır. Aslında nüfusun üçte biri obez.

Fakat Roma’dan çıkarılacak gerçek ders insanları çok fazla karşına almaktır. Roma imparatorları hakkındaki bu haberlerin uzun süredir yayılmasının sebebi insanlarının onları kötü göstermek istemeleridir. Bir grup insan diğerleri açlıkla savaşırken tıkınıyordu. Zenginler tarafından kazanılan her şey savaş, kırgınlık ve birçok sağlık problemiydi.

###Romalıların Ziyafetleri Hakkında Yazımızı Mutlaka Okumalısınız

8- Sonradan Görmeler Nereden Geldiklerini Asla Hatırlamazlar

Roma bir cumhuriyet iken, en büyük iç problemlerinden biri soylular ve avamlar arasındaki savaştı. Avamlar hayatlarını iyi hale getirmek için hiçbir çareleri olmayan sıradan insanlar iken, soylular statüleri doğuştan gelen aristokratlardı.

Tıpkı modern toplumlarımız gibi kendilerini bu durumdan kurtarmak için haklarını arıyorlardı. Eşit haklar kazandılar, Roma siyasetinde rol oynama fırsatını elde etti, zenginleşme şansı buldular. Zenginleşmek için birbirlerine yardım etti, arkadaşlarının iktidara gelmesi için oy verdi ve daha sonra geri çekilip arkadaşlarının yeni bir eşitlik ütopyası kurmaları için beklediler.

Bu işe yaramadı. Henüz zenginleşen avamlar eski dostlarına pek de yardım eli uzatmadılar. Sadece paralarıyla gösteriş yaptılar ve zengin insanlar gibi hayatın tadını çıkardılar. Avamlar doğru yolu bulamadılar.

Bir süreliğine durumlar iyi gitti ve yeni hükümetlerinin işe yaradığını düşündüler. Fakat bunun savaşın getirdiği bir ekonomik patlama olduğu ortaya çıktı. Ulus duraklamaya takılı kaldığında, her zamankinden daha fakirlerdi.

Fakir olan fakir, zengin olan ise zengin kaldı ve bu durumdan kurtulan birkaç kişi diğerlerine hiçbir yardımda bulunmadı.

7- Borçlu İnsanlar Kontrol Edilebilir

Roma Galyalılar tarafından yağmalandıktan sonra cumhuriyet savunmasını artırmak zorunda kaldı. Vergiler yükseldi, zenginler iflas etti ve Roma halkı o kadar çok borçlandı ki başka bir şeyi gözleri görmez oldu.

Bu kulağımıza tanıdık gelen şeylerden biri. Örneğin Amerika’da ortalama bir vatandaş okulu 37.000 dolar borç ile bırakıyor ve daha da kötüsü var. Avustralya, İsviçre, Hollanda ve Danimarka’da ortalama bir insanın borcu yıllık gelirinin iki katının daha fazlası. Aslında ortalama bir Avustralyalının 250.000 dolar borcu vardır.

Günümüzde çoğumuz gibi, Romalı avamlar borç affı için hükümetleri ile görüştüler ve hükümet onları dinledi. Şuan daha alt sınıflar eşit ve politikacılar onları kötülüğe teşvik etmeye başladı. Halkçı liderler “ekmek ve sirk” diğer bir deyişle eğlence, gıda ve borç hafifletmeyi vaat ettiler.

Avamlar ailelerini geçindirmek konusunda o kadar umutsuzlardı ki borçlarını sildikleri sürece politikacıların ne yaptıklarını umursamadılar. Jül Sezar ve Sezar Augustus gibi halkçı liderlere oy vermeye başladılar. Ekmek ve sirkler gelmeye devam ettiği için avamlar seçimler sona erdiğinde çok da endişelenmediler.

6- Para Basmak Ekonomiyi Kurtarmak İçin İyi Bir Yol Değil

Bir zamanlar Çinli bir yetkili Amerika’yı ulusal borcunun kontrolden çıktığı konusunda uyardı. Yetkili Amerika’nın çok fazla hazine bonosu sattığından yakındı. Tüm ekonomiyi çökertebilecek bir şekilde ulusal borcu artırıyordu. Amerika sadece bonoları satıyordu. Yetkilinin deyişiyle ülke para basıyordu.

Bu Roma’yı yıkan hareketti. İmparatorluk büyüdükçe harcamaları da arttı, İmparator Nero Roma sikkelerinde daha az gümüş kullanma fikriyle çıkageldi. Böylece daha fazla para basabilecekti. Ve eğer Nero daha fazla para basabilirse hayal ettiği Scrooge McDuck para havuzunu oluşturmak için yeterli imkâna sahip olacağını fark etti.

Fikir her şeyi bir gecede yıkmadı. Nero’nun varisleri onu taklit ettiler ve şüphesiz ki enflasyon kontrolden çıktı. Son 200 yılda buğday fiyatı 200 kat arttı ve Roma sikkeleri neredeyse tamamen değersiz haline geldi.

İlgili Yazılar

Amerikalıların gerçekten para basıp basmadığı tartışmaya açık fakat kesinlikle para ile ilgili problemleri erteliyorlar. Dünyadaki en yüksek gayri safi milli hâsılaya sahip olmalarına rağmen Amerika aynı zamanda dünyadaki en büyük borç oranına sahiptir. Şaşırtıcı bir şekilde çoğu hazine bonolarından gelen 18 trilyon dolar borçları var.

En çok borcu olan ikinci ülke ise Avrupa Birliği’dir. 28 ülkeyi kapsayan tüm Avrupa Birliği’nin Amerika Birleşik Devletlerinden daha az borcunun olduğu doğrudur.

5- Barbarları Hafife Almayın

Roma temelini dev imparatorluklara karşı tutmayı başardı. Romalılar Yunanlı ve Mısırlılara karşı savaştılar ve kazandılar. En büyük ve gelişmiş toplumlar onların ayakları altındaydı fakat Roma yine de barbarlar tarafından eziliyordu.

Atilla Batı Roma İmparatorluğuna saldırmaya başladığında her şey kötüye gitmeye başladı. Romalılar için bu ilkel bir kültürdü. Bir Romalı Hunlar için “Hunlar o kadar az gelişmiş bir uygarlık ki yemek hazırlarken ne ateşin yararlarından faydalandıklarını ne de ağızlarının tadını bildiklerini” yazdı. Romalılara göre bu mağara adamlarına karşı bir savaş gibiydi.

Bu terörizme karşı modern bir savaşa benziyordu. Bir yanda dünyanın en gelişmiş ve güçlü ülkesi, diğer yanda ise yaşadıklarını ya da öldüklerini umursamayan bir grup cani adam.

Romalılar kaybetti. Atilla imparatorluğun yarısını talep etti. Reddettiklerinde ise kuşatma silahlarını ve üst düzey teknolojilerini çalarak ülkelerine saldırdı. Romalılar onun tüm isteklerini yerine getirmek zorunda kaldı. O andan itibaren sık sık Hunların dev kabilelerine Romalıları bitirmemeleri için yalvarıyorlardı.

###Roma İmparatorluğu’nun Başına Bela Olmuş Düşmanlar Hakkında Detaylı İncelememize Bakabilirsiniz

4- Kesinlikle Barbarları İleri Savaş Konusunda Eğitmeyin

Atilla bunu Roma’ya yapmadı fakat Vizigotlar yaptı.  Vizigot lideri Alaric Roma’nın merkezine giden barbar savaşçı sürüsünü yönetmeyi başardı, ellerindeki her şeyi aldı ve kendini hayatlarını bağışladığı için merhametli olarak adlandırdı. Roma’nın çoğunluğunda orduda barbar sürüleri olduğu için Roma ordusu onları durduracak kadar güçlü değildi.

Alaric ve Roma’yı yağmalayan adamlar Romalılar tarafından silahlandırılmış ve eğitilmişlerdi. Yıllar önce Roma birliklerini doldurmak için Vizigot ve Galyalıları kiralamaya başladılar. Sonunda Roma ordusunda o kadar çok barbar vardı ki Roma halkı zamandan tasarruf etmek için ordularına “barbarlar” diyordu.

Sovyet- Afgan savaşı sırasında Amerika ordusu Müslüman savaşçıları Afganistan’a gelmeleri için Orta Asya’dan çağırdı ve böylece Amerikanlar bu savaşçıları silahlandırabilecek ve eğitebileceklerdi.  Tıpkı Roma’nın Alaric ve Vizigotları eğitip onlara kuşatma silahları verdiği gibi, Amerika Taliban Usame bin Ladin’i eğitti ve onlara Stinger füzelerini verdiler.

Belki de aynı şekilde ortaya çıkmalarına şaşırmamalıyız.

###Büyük Yok Ediciler Vandalların Kökenine Dair İncelememiz İlginizi Çekebilir

3- Büyük Askeri Bütçeler Büyük Ülkeleri İflas Ettirir

Dünyanın süper gücü olmadaki problem sizi dünyanın en büyük hedefi yapmasıdır. Bu Roma’nın öğrendiği bir şeydi. Roma büyüdükçe tehditleri de büyüdü ve sahip oldukları her şeyi orduya vermek zorunda kaldılar.

Bu aynı zamanda Amerikalıların da bildiği bir şeydi. 11 Eylül, 2011 yılından itibaren askeri harcamalar hızla artmasına rağmen Amerika güvenli değil. Bugün Amerikanlar askeriye için yılda 598.5 milyar dolar harcıyorlar. Diğer bir deyişle tüm dünyanın askeri harcamalarının üçte birinden fazlası Amerika tarafından yapılıyor.

Romalılar gittikçe büyüyen orduları ile vergileri yükselterek başa çıktılar. Fakat bu işleri daha da iyi hale getirmedi. İnsanlara yük olan yüksek vergiler ile işsizlik ve fakirlik şaha kalktı.

İnsanlar sokaklarda hükümete karşı isyan etmeye başladılar. Çoğu Romalı Roma’da yaşamayı onu savunmak için her şeyden vazgeçmek haline getiren şeyi anlamakta zorlandılar.

2- Yükselen Doğu İmparatorluklarına Dikkat Edin

Belki de en büyük tehdit Roma’yı yakmaya çalışan halk değildi. Bir bakıma en tehlikeli problem Roma’nın onların asla yenemeyeceği bir Doğu İmparatorluğu yerine bir Part Krallığı olmasına izin veren insanlar olabilirdi.

Başlangıçta Romalılar ve Parthialılar birbirlerini yıkmayı denediler fakat bunu başaramadılar. İki ulus çok güçlüydü ve buna değmezdi. Bu yüzden sonunda bir barış anlaşması talep ettiler ve karşılıklı barış içinde yan yana durmaya karar verdiler.

Ticari ortaklar birbirlerini anlamadıkları ve her fırsatta birbirlerini yenmeye çalıştıkları için tuhaf bir ilişki içerisine girdiler. Bu ilişki biraz Amerika ve Modern Çin arasındaki ilişkiye benziyordu. Ve bu her şeyin değişmesine neden oldu.

Barışçıl bir Çinli diplomat Han Roma’ya ulaşmaya çalıştığında Parthialılar onu durdurdu ve geri çevirdiler. Diplomat Parthialıların Roma ticaretini kontrol edebilmek amacıyla kasıtlı bir şekilde iki ulusu birbirinden ayrı tuttuğunu fark etti.

Fakat öyle olsaydı, Roma Atilla işgal etmeden önce bir birliğe ve öngörüye sahip olabilirdi. Ve her şey değişebilirdi.

1- Bir İmparatorluk Bir Gece İçinde Çökmez

Roma alev ve kül yığınları içinde çökmedi. Sadece barbarlar tarafından yağmalanmak Roma’nın sonunu getirmedi. Büyük ihtimalle harika fikirler gibi görünen düzinelerce karar ve yüzyılları aşan bir süreden sonra yok oldu.

Roma’nın farklı bölgeleri dinsel değişimler ve ekonomik sorunlar konusunda anlaşmazlıklar yaşamaya başladığı için M.S 164 yılında resmi olarak iki ayrı imparatorluk olmadan önce Roma birkaç kez parçalandı. 100 yıl gibi bir süre sonra, Batı İmparatorluğu tamamıyla barbarların eline düştü ve Avrupa’nın sınırları modern haritanın ham eski versiyonlarına benzemeye başladı.

Ancak bu bile Roma’nın gerçek sonu değildi. Günümüzde Bizans İmparatorluğu olarak bilinen Doğu İmparatorluğu parçalanmanın ardından bin yıldan daha fazla hayatta kalmayı başardı. Tıpkı Bizans İmparatorluğu gibi, Roma da Sasani Savaşı’ndan,  Müslüman fetihlerinden ve hatta sonunda Osmanlı İmparatorluğu tarafından işgal edilmeden önce Haçlı Seferlerinden bile sağ çıkmayı başardı.

Ancak Roma İmparatorluğu’nun yok olması 1000 yıl aldı. Dünyanın en büyük süper gücü olmayı bırakmaları ilk kez değildi. Yüzyıllarca oyalandılar. Hayat kaliteleri yavaşça değişti ve halkının büyük bir kısmı muhtemelen imparatorluğun çöküşünün farkında değildi.

Ne tuhaftır ki aynı şeyleri biz de yaşayacağız. Büyük bir patlamada yok olmayacağız. Yavaşça kazanamadığımız savaşlarla mücadele etmeye başlayacağız, başa çıkamadığımız ekonomik problemlerle karşılaşacağız ve yavaşça bir tarih kitabındaki bir bölümden daha fazlası olmamaya başlayacağız.

Çeviri: Belgin Avşar

Kaynak: listverse “10 Lessons For Modern Society From The Fall Of Ancient Rome

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

3 Yorumlar
  1. ohaqiwi diyor

    Modern toplumlar dönüp geçmişe bakmalı

  2. oqutijohih diyor

    Tarihten ders almalıyız

  3. uuugimivifolo diyor

    Mükemmel bir yazı olmuş

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More