Mistik Scheria ve Efsanevi Phaeacianlar
Scheria, eski Yunan mitolojisinde, denizlerin efendileri olarak bilinen efsanevi ve gizemli Phaeacianların evi olan efsanevi bir yerdir.
Scheria, eski Yunan mitolojisinde, denizlerin efendileri olarak bilinen efsanevi ve gizemli Phaeacianların evi olan efsanevi bir yerdir. Bu yerin ilk örneği Homeros’un Odyssey kitabında bulunur.
Phaeacians kelimesinin etimolojisiyle başlarsak, ilk bölüm “Phaios” un “Grey” anlamına geldiğini ve muhtemelen onlara koyu tenli insanlar olarak atıfta bulunduğunu göreceğiz. Homeros’a göre, Phaeacians kralları, burada Tanrı Poseidon’un ataları ve oğullarından biri olan Phaeax ile başladı.
Phaeacianlar tanrıların sevgilisiydi ama aynı zamanda insanların dostuydu. Yaşadıkları yerin başlangıçta dünyanın sonundan çok uzakta olduğu belirtildi. Tıpkı Tepegözler ve Devler gibi Tanrıların akrabasıydılar. Tepegözler Phaeacians’a saldırdığında, muhtemelen yeri bilinmeyen bir ada olan “Phaeacians adası” Scheria’ya taşınmak zorunda kaldılar. (Muhtemelen diyorum çünkü Homer buranın bir ada mı yoksa deniz kenarında bir yer mi olduğunu açıklamıyor.)
Phaeacians Adası
Phaeacians Adası, Ithaca’ya gelmeden önce Odysseus’un son varış noktasıydı. Bu nedenle Ithaca’ya yakın bir yer olabileceğini varsayabiliriz. Bu varsayım, Phaeacians Adası’nın Yunanistan’ın Korfu Adası olduğu fikrini ortaya çıkardı. Korfu, Ithaca’ya yakın bir adadır ve Odyssey’deki Scheria tanımına uymaktadır. Ancak hiçbir kazı, Phaeacianların efsanevi medeniyetine dair herhangi bir kanıt ortaya çıkarmamıştır. Dahası, ada Ithaca’ya o kadar yakın ki Odysseus’ta yazıldığı gibi Odysseus’un gelmesi bir geceyi almazdı.
İkinci büyük varsayım, Scheria’nın İspanya’daki bir liman kenti olan Tartessos’ta olduğudur. Varsayım, Homeros’un Odysseus’un Herkül Kapıları’nın (Cebelitarık) ötesine seyahat ettiğinden bahsetmesine dayanıyor. Ancak, bu Ithaca’dan önceki son durak olsaydı, Ithaca’ya geri dönüş bir geceden çok daha uzun bir yolculuk olurdu. Dahası, hiçbir kazı böyle bir teoriyi destekleyecek kanıt ortaya koyamamıştır.
Homeros’un Tanımlaması
İlgili Yazılar
Homeros’a göre Phaeacalılar gelişmiş ancak barışçıl bir medeniyetti ve çok misafirperverdiler. Hikâyenin bu bölümünde tanrıça Athena, Odysseus’a yardım etmek için rüyalarında o zamanki Phaeacianların kralı, Poseidon’un oğlu Phaeax’ın oğlu Alcinous’du ve yönetimde kendisine eşit olan 12 hükümdardan oluşan bir konsey ile hüküm sürüyordu. Scheria Adası’ndaki sarayın güneş gibi parlayan bronz duvarlara ve altın kapılara sahip olduğu söyleniyor. Saray, gümüş ve altından yapılmış mekanik köpekler tarafından korunmaktaydı. Kral Alkinoos daha sonra Jason ve Argonauts’a Altın Post’u alma yolculuğunda yardım edecekti. Phaeacian gemilerinin görevinde Jason’a eşlik ettiği söyleniyordu.
Şimdi, gemilerinin ve navigasyon becerilerinin onları neden bu kadar ünlü yaptığına bakalım. Phaeacianslar uzman gezginlerdi. Ancak Homer’e göre “gemiler”, deniz üzerinde “uçabilen” siyah renkli araçlardı. Kürekleri veya dümenleri yoktu, aynı zamanda onları yönlendirecek kaptanları da yoktu. Gemiler düşünce ile hareket ediyordu- insan zihnine bağlanıp emirlerini yerine getirebiliyorlardı ve her koşulda seyahat edebiliyorlardı; onlar batmazdı. “Gemiler”, antik dünyanın tüm şehirleri ve tüm ülkeleri hakkında bilgi sahibi olan gelişmiş navigasyon sistemlerine sahipti ve her koşulda kolayca seyahat edebiliyorlardı. Bu ‘teknoloji’ onlara koruyucuları olan tanrı Poseidon tarafından verildi.
Sonuç
Phaeacalılar kimdi ve yaşadıkları yer neredeydi? Kesin bir cevap ve ipucu bulunamadı ama yine de olağanüstü denizcilik yetenekleri ve Homeros’un ilgi çekici açıklaması, onları ya henüz keşfedilmemiş, büyüleyici bir ileri uygarlık ya da iyi bir hikâye uğruna hayal gücünün bir kurgusu olarak gösteriyor. Homeros’un Truva tanımının da bir zamanlar kurgu eseri olarak görüldüğünü belirtmekte fayda var. Ancak, Truva kenti artık keşfedildi ve efsaneyi gerçeğe dönüştürdü.
Çeviri: Gözde Yıldırım
Kaynak
Ancient-Origins