Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Malta Gezi Rehberi: Malta ve Gozo’da Dolaşmak

Bu adanın sakinliği saatleri esnekleştiriyor gibi görünüyor. Sabahının temiz havası, durgun Akdeniz akşamlarına karışan uykulu öğleden sonrasına karışıyor.

0 546

Malta ve Gozo detaylı gezi rehberimizi okumadan seyahate çıkmayın. Nasıl gidilir? Ne zaman gidilmeli? ve Neler yapmalı? gibi birçok sorunun cevabını yazımızda bulacaksınız.

“Pomskizillious (zamanın dışında) ve gromphiberous (eşi benzeri olmayan), başka hiçbir kelime onun ihtişamını tarif edemez.” Şair Edward Lear, burada yürüyüş, çizim ve resim yaparak geçirdiği bir tatilinden sonra Gozo sahilini böyle karakterize etmiş. Bu 1866’daydı, peki Malta’nın küçük kardeşi olan bu adadan bugün de aynı şekilde büyülenir miydi?

Yoğun, yerleşik komşusundan suyun sadece 7 km uzağında Gozo dünyadan uzak bir yer. Kırsal ve rahat, yerel bir deyişi ortaya çıkaran sakin bir hissiyatı var ‘Gozo GOZ’la çalışıyor.’

Burada bahsedilen şey Greenwich Ortalama Zamanı değil. Daha çok Gozo Ortamı Zamanı demek. Bu adanın sakinliği saatleri esnekleştiriyor gibi görünüyor. Sabahının temiz havası, durgun Akdeniz akşamlarına karışan uykulu öğleden sonrasına karışıyor. Herkesin köy dükkanında ya da adanın büyük boy kiliselerinin etkileyici cephelerinin altındaki banklarda yaşlı erkeklerin vakit geçirdiği meydanda durup sohbet etmek için zamanı vardır.

Birçok defa Gozo’da bulundum ve her seferinde tanıdık feribotun güvertesinde dururken kendimi dertlerime iç geçirirken buluyorum. Bu sefer de farklı değildi. Gozo Kanalı’nın lapis rengi sularında, masmavi bir gökyüzünün altından geçerek güneşin altına yerleştim ve Lear’ın övdüğü manzarada dolaşarak geçirmeyi planladığım iki günü planlayarak Gozitan’daki hayat temposuyla kendimi rahatlattım. Yani en azından asıl plan öyleydi. Gozo Ortamı Zamanı gizemli şekillerde işler.

Şanlı Gozo: Batan güneş, Ta ‘Cenc kayalıklarının katmanlarını yakalar

Şövalye Hayatı

Gozo, Malta’nın ana ada yapbozundan kaçan bir yapboz parçası gibidir. Kuzey sahili kumlu koylarla noktalanırken, Güneyinde dalan kayalıklar geçit benzeri girişler tarafından ihlal edilir. Tepesinde ise tarih öncesi kalıntılar, endemik bitkiler ve Akdeniz garigleri bulunur.

Yolculuğuma adanın güneydoğu noktasındaki feribot limanı ve Gozo’nun kapısı olan Mgarr Limanı’nda başladım. Kısa ve dik bir tırmanış beni kayalıkların tepesine ve 18. yy Chambray Kalesi’nin sağlam taş duvarlarının yanına götürdü. Şimdilerde lüks bir konut olan bu sağlamlaştırılmış kompleks, başlangıçta önde gelen bir Aziz John Şövalyesinin gösteriş projesiydi.

Bu Hıristiyan savaşçı keşiş düzeni, 1530’dan Chambray Kalesi’nin gördüğü tek olay olan 1798’deki Napolyon’un onları devirmesine kadar Malta’yı yönetti.

Afrika ufkuna doğru uzanan denizden yükselen yumuşak bir esinti sert kireçtaşının üzerinde dolaşırken, kuru taş duvarlarla ve çiftçi kulübesiyle çevrili küçük tarlalardan geçtim. Gozo birden fazla yönden zamansız hissettiriyor. Orada, tarlalarda dünün binaları bin yıl öncekinden ayırt edilemezdi ve bu bana bir şekilde huzur verdi.

Ancak kısa süre sonra Gozo’nun tarihinin tıknaz Şövalyeler dönemi kulesi görünümündeki, daha az rahatlatıcı bir yönüyle yüzleşmek zorunda kaldım. Türklerden İkinci Dünya Savaşı‘nın Mihver gücüne kadar Gozita sahillerini işgalcilere karşı koruyan pek çok kuleden biri olan bu kule, Gozo nüfusunu kurtarmak için çok geç kaldı. 1551’de hemen hemen her güçlü gövdeli Gozitan burada girişin ağzına demirlenmiş Osmanlı gemilerine yüklendi ve köleliğe doğru yelken açtı.

Yabani rezene ve kekik kokulu dar bir patikadan dönmeden önce suda sallanan kalabalık bir kadırganın hayalet görüntüsünü düşünerek bir an durdum. Geçidin kayalık tarafında en sevdiğim yüzme noktalarından biri olan Mgarr Ix-Xini’ye doğru ilerlerken ruh halim hemen yükseldi. Giysilerimi ince sahil şeridine attığımda serin ve berrak suya daldım. Yüzeyin altına daldığımda kayalıkların sarp tabanı boyunca uzanan hassas deniz yaşamının bakışlarını yakaladım. Yakınlarda yarım düzine karanlık figür hareket etti, her yıl binlerce dalgıçtan bazıları erişilebilir kıyı dalışları, berrak suları ve yukarıdaki ponskizillious ve gromphiberousas kurak arazide olduğu gibi katedral mağaraları, uçurum benzeri inişler, sütunlar ve dönen delikler gibi su altı manzaraları için Gozo’ya çekildi.

Efsanevi manzara: Homer’in kahramanının yedi yıl boyunca büyülendiği Calypso Mağarası olarak da bilinen Tal-Mixta Mağarası’ndan manzara

Geçmişe Açılan Pencere

Tazelenmiş bir şekilde, yakınlardaki çalılıktan koparılmış kapari ve beyaz şarapla pişirilmiş taze balıktan oluşan açık havada bir öğle yemeği için demirhindi ağaçlarının altındaki renkli bir metal masaya, su kenarına birkaç metre uzaklıktaki ahşap kulübe mutfağına yerleştim. Tadı bir parça acı portakallı dulavratotu ve karahindibaya benzeyen ve koladan daha iyi bir Malta içeceği olan soğuk bir Kinnie’yle bitirdim.

Mgarr Ix-Xini’nin diğer tarafına tırmandığımda dramatik Ta’Cenc kayalıklarının tepesine çıktım. Küçük kertenkeleler çalılıklardan sıçradığında Malta’nın ulusal kuşu olan, aşağıdaki su kadar parlak ultramarin kafasıyla mavi bir kaya pamukçuğu tarafından büyülendim. Bir keresinde buradaki kayaların arasında kayan siyah bir kırbaç yılanı görmüştüm. Malta’daki tüm diğer yılanlar gibi zararsızdı. Doğa harikaları ve gizli tarihlerle dolu bu korunan arazinin etrafında Gozo’nun sakinliği ile dolaşarak mutlu bir şekilde saatlerimi harcayabilirim.

Yürüyüşüm beni belki de Tunç Çağı’na kadar dayanan bir takım bilinmeyen araç tarafından kesilen Malta’nın bir çift oldukça gizemli tekerlek izlerine götürdü. Bu yolu takip ettim ve sürücülerin, halen daha birkaçının kayalık platonun kenarında duran dolmenleri inşa etmek için taş ocağından taş çıkarıp çıkarmadığını merak ettim. Sanki duvarsız pencereler gibi, Gozitan’nın kaya panoramasını, kaba bitki örtüsünü ve ballı kireçtaşı evlerini çerçevelerler. Onların ortasında da şişman bir başparmak gibi, geniş Xewkija Rotunda kilisesi yükselir. Tarihi gözüküyor ancak 1950’lerde inşa edilen kilise Gozo’nun katolikliğe adanmışlığını ve köyler arası yoğun rekabetin kanıtıdır.

Güneş batmaya başladı, ben de çizgili taşları, parlayan denizin üzerinde gün batımında kehribar renginde parıldayan kayalıkların uzunluğu boyunca uzanan bir burna doğru yürüdüm. Manzara, onu şafaktaymış gibi serin mavilerle boyayan Lear’la birlikte kaybolmadı. Saatlerle birlikte tonlar değişiyor fakat manzara nesillerdir aynı, hatta belki de yaklaşık 600 yıl önce Gozo’nun ilk sakinleri burada bir tapınak inşa ettiğinden beridir aynı. Karanlık ortalığı sararken kalıntılarının sadece silüetini ayırt edebiliyorum.

UNESCO listesindeki 6000 yıllık Ggantija neolitik tapınağı

Başkent Lezzetleri

UNESCO Dünya Mirası listesindeki bu Neolitik tapınaklar, 2007’de Gozo’ya ilk ziyaretimden beri beni büyülemiştir. Stonehenge’den daha eski ve daha sofistike, onlar gibisi Dünya’nın hiçbir yerinde yok.

Ertesi sabah düzenli ziyaretlerimden birini Gozo’da en iyi muhafaza edilmiş ve Malta’nın en eski önemli kalıntıları olan Ggantija’ya yaptım. Adanın verimli vadilerle çevrili düz tepelerinden birinde, bazıları 50 ton ağırlığına kadar olan kireçtaşı parçalarından inşa edilmiş tapınağın kısmen yuvarlanmış duvarlarının altında durdum. Bu tapınakların devlerin adını almasına şaşırmamak gerek.

5500 yıllık anıtsal kapıdan geçerken bir zamanlar ustaca oyulmuş heykellerle süslenmiş yarı dairesel odaların çevrelediği bir koridorda dolaştım. Bazı heykeller hala aynı zamanda, dönemin gerçek bir kafatasına modellenmiş bir Tapınak dönemi Gozitan’ının yüzüyle yüz yüze geldiğim ziyaretçi merkezinde görülebilirler. O, Gozo’nun ana pazar meydanı olan ve tam bir buluşma yeri olan Tokk’ta rastladığım oranın yerlilerine oldukça benziyor.

Lear’ın lojmanları buradan çok da uzakta olmayan, Gozo’nun küçük başkenti Victoria’nın kalbinde, şehre ve aslında adaya hâkim olan hisarı boyadığı yerdeydi. Yeni, kremsi temizlikteki burç duvarlarından kaleye girmek için yüzyıllarca yürüyüşten kaynaklı kayganlaşmış ve pürüzsüzleşmiş geniş kireçtaşı basamaklarına tırmandım. Malta, Gozo’nun 360 derecelik manzarasını ve hatta bu açık günde Sicilya’nın gölgesini içine alarak yakın zamanda restore edilmiş surlarının tepesindeki kaleyi daire içine alabilmesi kabiliyeti beni mest etti. Zemin seviyesine inerek, alışılagelmiş olan, bir küçük Citedella sokağından Ta’Rikardu’ya çıkmadan önce Trompe l’oeil kubbesine hayret etmek için kalenin barok katedraline uğradım.

Bu kır restoranı benim Gozitan’a özgün yemek yemek için gideceğim yer ve her zamanki gibi Rikardu’yu mutfakta bulduğuma memnun oldum. Lezzetli yerel peynirlerini (gbejna), makarnasını, tavşan güvecini (ulusal yemek) ve kana kana içilebilecek şarabını kendi asmalarından kendisi yapıyor. Üç peynir, zeytin ve kıtır Malta ekmeği (Hobz Malti) ve devamında bildiğim en iyi mantıdan oluşan bir tabak sipariş ettim. Sık kıvrımlı, dar taş döner merdivenine tırmandıktan sonra şüphesiz katedralin düz çatısının üzerindeki restoranın terasında yemek yemeğe oturdum.

Kasabayı, Şövalyeler döneminden kalma bir yıkama evinin önünden geçip terk ettim. Xendi’deki güney kayalıklara döndüm. Gozo’nun en eski gözetleme kulesi (1650) bir zamanlar Türk korsanları, kaçakçılar ve Hospitaller Şövalyeleri’nin katı veba karantinasından kaçınanlar (maksimum ceza ölüm) arasında popüler olan bu körfezi koruyor.

Kıyı boyunca devam etmeyi planlıyordum, feribot binmek için kuzeye, Mgarr’a dönüyordum, ancak deniz o kadar davetkar görünüyordu ki, bunun yerine öğleden sonrayı kayaların üzerinde tembellik edip Akdeniz suyunda aylaklık ederek geçirdim. Ne de olsa Gozo’nun ortamındaydım.

Mavi Lagün’de şnorkelle yüzme

Edebi Esere İlham Verdi

“Sabah ışığı yine de Dwejra’yı en iyi şekilde gösteriyor”

Ertesi gün bir zamanlar Gozo’nun zorunlu fotoğraf çekilme durağına geldiğimde kendimi mazur gördüm. Ne yazık ki, ikonik masmavi pencere kaya kemeri 2017’de bir fırtınada denize düşmüştü. Bunun yerine dev bir korunan kaya havuzu olan İç Deniz’de dolaştım ve parlak boyalı bir balıkçı teknesine atladım. Dümende oranın yerlisi olan bir kayıkçı, gotik bir şahin gibi kemerli, yükselen bir kaya yüzünün altından çıkan bir mağara tünelinden girdik ve su altı mücevherleri gibi ışıltılı mercanlarla dolu mağaralara girip çıktık.

Kurak topraklara geri döndüğümde, yaklaşık 25 milyon yıl önce oranın yerel halkı olan fosilleşmiş kabukların ve deniz kestanelerinin hassas desenlerine hayran kalarak ayrışmış kayaların üzerinden yolumu buldum. Denize doğru, burada yetişen soğanlı küçük bitkinin adını taşıyan 60 metrelik sağlam bir sütun olan Mantar Kayası uzanıyordu. Şövalyeler bu bitkinin dizanteriden cinsel iktidarsızlığa kadar her şeyi iyileştirdiğine inanıyorlardı. O kadar değerliymiş ki, Tarikat’ın Büyük Üstadı hırsızlığı önlemek için kayanın kenarlarını düzleştirtip askerleri de onu korumak için kıyı gözetleme kulesine yerleştirdi.

Kıyı boyunca birkaç kilometre uzunluktaki Wied ıl-Mielah kemeri, Masmavi Pencere’nin eskiden olduğundan daha az meşgul, ötesinde bana her zaman Edward Lear’ı hatırlatan kıyı şeridi uzanıyor. Yürürken, onu burada, erozyonla düzeltilmiş, kepçelenmiş ve harikalar haline getirilmiş alçak sarı kayalıkların arasında otururken, kara ile deniz arasındaki sınırı kareleyen tuzlukların dama tahtasına tepeden baktığını hayal ettim.

Hem sürekli değişen hem de tamamen değişmeyen bir nokta. Bunun ötesinde, her şeyin en tuhaf oluşumunu görebiliyordum, Qolla L-Bajda. Yıkık bir şövalye bataryasının olduğu bir burun üzerinde, bu gri kil tepe, henüz ateşlenmemiş yuvarlak tepeli bir yanardağ modeli gibi oturuyor. Lear’ın bu sahil için alışılmış kelimeler bulamamasına şaşmamalı.

İlgili Yazılar

Yerel halk arasında popüler bir yüzme noktası olan Xwejni Körfezi’ni geçtikten sonra, Gozo’nun ana ama yine de minyatür tesisi olan Marsalforn’a devam ettim. Dar bir plaj şeridi, oldukça fazla su stokladığım ancak dinlenmeye gerek duymadığım bir dükkân ve bar sahili ile destekleniyor. Bir sonraki durağım benim beğenime çok daha yakındı.

Kraliyet manzaraları: Victoria Kalesi- veya yerlilerin bildiği gibi Rabat

Odyssey’in Sonu

Ramla Körfezi, Gozo’nun en iyi plajı ve bence Malta’nın da öyle. Ardında birkaç açık hava kafesini gizleyen çimenli kum tepelerinin olduğu bir parça kızıl kum, uzanıp başını dinlemenin vücut bulmuş hali gibidir. Güneşlenenlere biraz aykırı bir şekilde bakan, kendini denizin tatlı dalgalarına bırakmadan önce coşkuyla içen parlak beyaz Madonna’nın altına yerleştim

İstilaya karşı bir su altı bariyeri olan Şövalyeler dönemi takviye kalıntılarını keşfetmek için yüzdüm. Arkamdaki şamandıraya dönerek, Odysseus’un adını taşıyan deniz perisi tarafından büyülenerek yedi yılını geçirdiği söylenen Calypso’nun Mağarasının engebeli kayalarına baktım. Gozo, Homeros’un Ogygia adası için birkaç adaydan biriydi. Yedi yıl belki de Gozo Ortamı Zamanı için bile uzun bir süre olmasına rağmen savaştan bıkmış kahramanı bu sakin yerde durduğu için kesinlikle suçlamayacağım.

Zamanın benim için bu kadar uzamayacağını biliyordum ve İngiltere zamanlı kaçınılmaz dönüşüm belirdi. O kadar da kötü değildi, diye düşündüm. Geri dönerdim ve umarım Gozo hala çok az değişmiş olurdu. Elbette Lear, 1866’dan beri olan Gozo’daki gelişmeleri fark ederdi, ancak bu onu her zamanki gibi pomskizillious ve gromphiberous bulmayacağı anlamına gelmiyor.

Önemli İstatistikler

Başkent: Victoria (Rabat) Nüfus: 32.700

Dil (ler): Maltaca, İngilizce

Saat: GMT +1 (yaz GMT +2) Uluslararası arama kodu: +356

Para Birimi: Euro

Ne zaman gidilir

Haziran-Eylül: Gozo’nun sıcak, kurak, Akdeniz yaz mevsimi. Çoğunlukla kıyıda en azından küçük bir deniz meltemi olur.

Ekim-Kasım: Hala sıcak ama yazdan daha serin, yürüyüş ve gezi için daha iyi. Deniz hala yüzebilecek kadar sıcak. Ara sırada fırtınalı.

Aralık-Şubat: Ucuz fırsatlar için en rahat zaman.  Genellikle hala güneşli. Ocak ayındaki ortalama sıcaklık 9-14c° ancak bunaltıcı ve soğuk olabilir.

Mart-Mayıs: Bahar çiçekleri yeşil manzarayı süsler. Yürümek için güzel. Deniz suyu sonbahardakinden daha soğuk ama hava daha az yağmurlu.

Sağlık ve Güvenlik

Malta, özel sağlık riski olmayan bir Avrupa Akdeniz ülkesidir. En son bilgiler için fitfortravel.nhs.uk i kontrol edebilirsiniz. Malta’nın sağlık hizmeti şu anda İngiliz vatandaşları için Ulusal Sağlık Hizmeti ile çift taraflı bir anlaşmaya sahiptir. Plajlardaki bayraklara / uyarılara dikkat edin ve akıntılar ve denizanaları hakkında yerlilere danışın.

Basın zamanında Malta, sınırlarını İngiliz gezginlere yeniden açmıştı. En son seyahat bilgilerini ve COVID-19 giriş önerileri için İngiltere Dışişleri Bakanlığın’ın sayfasına bakınız.

Oraya Ulaşım

Bir dizi taşıyıcı firma (BA ve Air Malta dahil) İngiltere’den Malta Uluslararası Havaalanı’na uçuyor; uçuş 3 saat sürüyor.

Veya Sicilya, Pozzallo’dan Valletta’ya feribotla varış 1 saat 45 dakika sürer.

Havaalanından ve Valletta’dan Cirkewwa Limanına ve ayrıca gün boyunca her 45 dakikada bir kalkan Gozo Feribotuna otobüsler ve taksiler mevcut. Arabayla yaklaşık 40 dakika sürerken, otobüsleyse 1 saat sürüyor. Bilete sadece Gozo’dan Malta’ya giderken gerekmektedir.

Etrafta Dolaşmak

Gozo’da daha az sıklıkta olan (saatte 1 kere) Malta’nın iyi bir ucuz otobüs servisi var (publictransport.com.mt). Havaalanında veya Gozo’da araba kiralamak kolaydır. Bunun için Franks Garage’ı deneyebilirsin.

Seyahat Maliyeti

Gozo’daki maliyetler genellikle İngiltere’den çok az bir farkla daha düşüktür. Ucuz fiyatlı düzgün yiyecekler yiyebilir ya da biraz daha fazla ödeyip büyük porsiyonlarla mükemmel Akdeniz mutfağında ziyafet çekebilirsin.

Konaklama, uygun fiyatlı konukevlerinden mutfaklı beş yıldızlı otellere ve villalara kadar çeşitlilik gösterir. Bir Gozitan köyünde bir çiftlik evi kiralamak, kendini evinde hissetmek için harika bir yol. Baron Tatil Evlerini veya Gozo Çiftlik Evlerini deneyebilirsiniz.

Daha ayrıntılı bilgi ve okuma için:

Malta ve Gozo ve bu makalenin de yazarı olan Juliet Rix’in (Bradt Seyahat Rehberleri, 4. baskı, 2019), Gozo’yu ayrıntılı bir şekilde anlatması ile Malta’nın en kapsamlı rehberidir.

Gozo: 10 Great Walks (Emmet Henwood, 2013)

Paddy Dillon tarafından Malta’da Yürüyüş (Cicerone Rehberi, 3. baskı, 2016).

visitmalta.com & visitgozo.com- resmi turizm siteleri.

Son bir tavsiye

Sağlam ayakkabılar getirin. Düzensiz, keskin yıpranmış kireçtaşında, parmak arası terlikler taştan olmasa bile bitki örtüsünden kaynaklı ayağınız kesilebilir.

Orijinal Yazı: Juliet Rix

Çeviri: Kardelen Acar

Kaynak wanderlust

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More