Rüzgarla yontulmuş tabiatıyla, petek şeklindeki mezarlarıyla ve unutulmuş tanrıların kutsamış olduğu sessiz vadileriyle antik şehir Petra insanlık tarihini efsanevi boyutlarda yaşatıyor. Dağların üstüne serpilmiş, kurumuş nehir yataklarıyla ya da dar vadilerle ulaşılabilen şehir gerçekten bir ziyareti hak ediyor.
Çoğu ziyaretçi şehrin hakkını vererek gezmek için iki gün ayırıyor – önemli mekanları gezmek için bir gün, bambaşka bir dünyanın gizemlerini keşfetmek için de bir gün. Peki, ayıracak iki günü olmayanlar bir şeyler kaçırmak zorunda mı? Asla. 24 saat içerisinde, Musa Vadisi’nde bir gece ve önceden biraz planlama, yerlilerin tavsiyeleriyle birlikte Petra’nın tadını tam anlamıyla bir günde çıkarabilirsiniz.
Siq’de Güneşin Doğuşu
Sabah 6’da Siq’e doğru sıkı bir yürüyüşle başlayın. Atlılar için çok erken olan bu saatte, yollar arada sırada gün doğumuna melodi katan bir çöl toygarı dışında oldukça sessizdir. Güneşin doğuşuyla birlikte; tanrıları temsil eden bloklar sağda, mezarlar solda olmak üzere eşsiz manzaralar da kendilerini göstermeye başlar. Sonrasında Siq olarak bilinen dar geçide yaklaştıkça ortam karanlıklaşır. Gecenin kalıntılarıyla dolu olan bu karanlık, kutsal koridor gün doğarken soğuktur ve bu ziyaretçileri adımlarını hızlandırmaya teşvik eder. Ama durup bir bakınmaya değer şeyler vardır: Kayalıktan filizlenmiş bir incir ağacı, antik bir su kanalı ve asırlık kutsal mekanların olmazsa olmazı adaklık tapınak yerleri.
Saat 10’da Al-Khazneh
Her iyi rehber kitabında anlatıldığı gibi, Al-Khazneh’e güneş doğmaya başladığı an Petra’da görülmesi gereken manzaralardan kesinlikle bir tanesi. Bal renkli cephelerin ışık oyunları, Siq’e giden kasvetli yolla muhteşem bir kontrast oluşturuyor. Güneş sütunlara nüfuz ettikçe cephelerin şekilleri de farklı anlamlara kavuşuyor. Işık tam olarak vurmaya başladığında ise kısa bir zaman için bile olsa o dar yola ışık doluyor.
Ana Caddede Kuşluk Vakti
Al-Khazneh’den sonra bütün şehre kişiliğini veren mezarlar kum taşından oluşmuş koridorun sağına soluna dağılmıştır. Yüzyıllar boyu ölüler kenti olarak bilinen Petra, aslında M.Ö. 100’den M.S. 300’e kadar kısa ömürlü ama zengin bir imparatorluk olan Nebatilerin merkezi olmuştur. Her ne kadar yerleşim yerleri tarihe karışmış olsa da ana caddenin, çarşının, tapınakların, bir tiyatronun ve hatta bir kilisenin kalıntıları, Petra’nın ölüler kenti olarak bilinmesine rağmen, oldukça canlı bir geçmişi olduğunu gösteriyor.
Güneş Tepedeyken Tepeleri Ziyaret Etmek
Petra’da bir yer ne kadar yüksekse o kadar kutsal olduğu düşünülüyordu. Şehrin her yerinde vadilerden uçurumların tepesindeki yaylalara kadar çıkan merdivenler var. Bu yüksek tepelerin en önemlilerinden biri, tiyatronun yakınındaki merdiveni kullanarak gidebileceğiniz, muhtemelen kurban törenlerinde kullanılan bir platform ve bir kayadan yontulmuş (daha çok üstüne kurulmuş) iki dikilitaştır. Yarım saatlik tırmanış antik şehre kuş bakışı bakmanın keyfiyle ödüllendiriliyor, ama asıl keyif Farasa Vadisi’nden iniş. Petra’nın gizli cevherlerinden biri de bu vadinin ziyaretçilerini kır çiçekleriyle, ilham veren manzarasıyla, antik su oluklarıyla ve saklı mezarlarıyla saatlerce cezbedebilmesi. Doğanın ustalık eserlerini gösteren, az ziyaretçisi olan, inişin sonlarındaki mezarlıklar; rüzgâr sayesinde biçimlenmiş şekilleri ve renkleriyle, artık sadece arada sırada uğrayan keçilerin, kertenkelelerin ve akreplerin mekânı.
Dergimizde Yayınlanan Tüm Gezi Notlarına Buradan Ulaşabilirsiniz
Basin’de Öğle Yemeği
Petra’nın Bedevi’si bir zamanlar antik şehrin içindeydi ama 1980’lerde yeri değiştirildi. Ama bu Bdoul kabilesindekileri eski buluşma yerlerine her gün akın edip geçim kaynaklarını temsil eden birtakım hayvanları getirmelerine engel olmadı. Bazıları şehir merkezinde – Basin olarak bilinen bölgeye yakın bir yerde – hediyelik eşya, atıştırmalık, chi nana (nane çayı ya da adaçayı) satmak için küçük dükkanlar kurdu. Bu dükkanlardan birinde öğle yemeği yemek Petra’daki çağdaş hayatın lezzetlerini sunmakla birlikte, önünüzdeki tırmanışlar için de enerjinizi yükseltecektir.
Manastır’da Akşam Üstü
Petra’ya ziyaretiniz, yapılış amacı hala bir gizem olan sözde manastıra gitmeden tamamlanmış sayılmaz. Bu fevkalade binaya Basin’den başlayan yıkık dökük 800 adımlık bir merdivenle ulaşabilirsiniz. Güneş kum taşından yapılmış cephesine vurduğunda altın rengiyle adeta kendi başına bambaşka bir dünya haline bürünüyor. Araba Vadisi’ne uzanan manzara, İsrail ve Filistin sınırının renkli ve sıcak dumanı altında kaybolup gitmesiyle taçlandırılıyor.
Kraliyet Mezarlıkları – Asil Bir Kırmızı
Her ne kadar Manastır’da biraz daha takılmak cezbedici olsa da gün batımı en iyisi Kraliyet Mezarlıklarında yaşanır. Develer Basin’de yorgun yolcuları Al-Khazneh’e götürmek için bekler. Develerin üstünde bir yolculuk batan güneşle erimiş altın huzmelerine dönen Kraliyet Mezarlıklarına farklı bir görüş açısı sağlar.
Karanlık Bastırınca Yine Aşağı İnmek
Ziyaretçiler karanlık basmadan Petra’yı terk etmeliler, bu yüzden Al-Khazneh’den Siq’e giden uzun ve bitkin yürüyüş genelde bir ceza gibidir. Petra’nın Gece Turu ile Siq’e mum ışığında gitmek bu cezayı güzel bir keyfe dönüştürebilirsiniz. Petra’daki gününüzü sonlandırmanın daha dinlenmeli bir yolu da dünyanın en eski barı olan Cave Bar’da bir mola vermek.
Mesafeyi Kat Edebilmek
Petra’yı bir günde gezebilmek azımsanmayacak bir dayanıklılık ister. Mesafeler uzundur, iklimi serttir ve yüksek yerlere tırmanmak gayret ister. Teknik bir şeye gerek yoktur, ama yukarıdaki rotanın tamamını gerçekleştirmek istiyorsanız, aşağıdaki tavsiyeler moral ve lojistik konularında yardımcı olabilir.
- Ürdün’e gitmeden internetten Jordan Pass satın alın: Erkencilerin bilet ofisinin açılmasını beklemeden sabah ilk iş kapıya girebilmelerini sağlar.
- Lonely Planet Ürdün rehberindeki haritadan rotanın yolunu iyice belirleyin: Petra büyük bir yer, böylelikle gidilmesi gereken belli yerlerin listesini yaparken işiniz kolaylaşır.
- Yanınızda su taşıyın ve otelinizden paket öğle yemeği isteyin: Yüksek yerlerde bir piknik yapmak isteyebilirsiniz.
- Rahat bir çift yürüyüş ayakkabısı giyin: Yukarıdaki rota 1000 dik adımdan oluşuyor ve bu kesinlikle ince ayakkabılarla yapılacak bir iş değil.
- Bir şapka takın ve güneş kremi sürün (gölge olan çok az yer vardır): Kış mevsiminde de bir mont giymeniz tavsiye edilir.
- Bir hediyelik eşya satın almak ya da yürümek yerine bir hayvan kullanmak isteme ihtimalinize karşı paranızı Ürdün dinarına çevirin.
- Siq üzerinde Musa Vadisi’ne giden uzun yolculuğu çekmek istemiyorsanız, acele bir kaçamak için Petra’nın yakınlarında bir taksi bekletin.
Bu Geziyi Mümkün Kılmak
Bu yol kılavuzunu tek başına gerçekleştirmek mümkün, ama Musa Vadisi’ndeki Turizm Danışma Bürosu’ndan yetkili bir rehberin yardımını almak her zaman işinizi kolaylaştıracaktır. Petra Gece Turları için biletleri de kasabalardaki turizm acentalarında bulabilirsiniz.
Machu Picchu Kalıntıları Gezi Notlarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz
Bu güzel yazı Lonely Planet yazarlarından Jenny Walker tarafından kaleme alınmıştır. Yazının orijinalini okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.
Dergimiz adına yazının bir kısmının çevirisini yapan Sena Yılmazkarasu‘ya teşekkür ederiz.