Antikite, Güney Fransa’da yeniden moda oluyor. 2019’da iki yeni müze Roma tarihine ışık tutacak: Nîmes’deki Musée de la Romanité ve Musée Régional de la Narbonne Antique. Ancak büyük açılışlarını beklemenize gerek yok— şimdi Güney Fransa’nın muhteşem kalıntılarına yapacağınız bir geziyle Roma İmparatorluğu’na doğru bir zaman yolculuğuna çıkabilirsiniz.
Keşfinize Narbonne’de başlayın ve ardından zafer kemerleri, yeraltı odaları ve Fransa’nın en ünlü su kemeri köprüsü arasında zikzak yapın. Rota, yerel halkın halen Languedoc-Roussillon (gerçi bölge 2016’da Midi-Pyrénées ile birleştirildi ve resmi olarak Occitanie ismiyle anılıyor) olarak adlandırdığı bir bölgeyi de kapsıyor.
Narbonne: Antik Bir Roma Limanında Dolaşın
Sakin Narbonne’da orta çağ ve Rönesans binaları Gotik bir katedralin etrafında hoş bir biçimde sıralanmıştır. Ancak bu tarihi anıtsal binalar şehrin Romalı tatlarına nazaran genç eserlerdir. İber Yarımadası ve İtalya arasında bir ana arter işlevi gören Via Domitia boyunca uzanan önemli konumu sağ olsun, Narbonne bir zamanlar hareketli bir liman ve Roma vilayeti Gallia Narbonensis’in başkentiydi.
Narbonne’un Horreum (antrepo)’u tarihin en nefes kesen bakışını sunar. Şimdilerde Palais des Archevêques’in bir parçası olan bu yeraltı galerisi 1. yy’da halk pazarı olarak kullanılıyordu.
Aynı kompleksin içinde, Musée Archéologique (Arkeoloji Müzesi) ilginç Roma büstleri ve madeni paralardan oluşan bir koleksiyona sahip; ancak asıl dikkat çekici olan, Gallo-Roma sanatının ışık saçan örneklerinin, asillerin canlı gibi görünen portrelerinin ve efsanelere dair sahneleri gösteren resimlerin sergilendiği fresko odasıdır.
Bu hazinelerin 2019’da MuRéNa’daki Musée Régional de la Narbonne Antique (Narbonne Antik Bölgesi Bölgesel Müzesi)’de yeniden sergilenmesi bekleniyor: yeniden ziyaret etmek için mükemmel bir bahane. Sarayın dışında orijinal Via Domitia (ileriye dönük sürüşünüzü planlarken düşünülecek bir şey)’nın izlerini görebilirsiniz.
Sezar Gibi Uyuyun
Bir avlunun etrafında sıralanmış ve dekoratif çinilerle bezenmiş havuzuyla Villa Ambroisa bir Roma eseri olmaktan çok bir riyad (Geleneksel bir Fas evi veya iç bahçeli bir saray) gibi hissettiriyor; ancak yapraksı dekoru Narbonne’u keşfederek geçen bir günden sonra hoşgeldin dinlencesi gibi geliyor.
Nîmes: İmparator Augustus’un Güçlü Anıtlarına Hayran Kalın
Nimes’e doğru doğudan kavaklarla çevrili D6009 yolu boyunca ilerleyin ve 25 km sonra Oppidum d’Ensérune(Enserune ilçesi)’de durun. Saksılar ve mezarlar, panoramik manzaları ve Via Domitia’ya yakınlığı kendisine büyük stratejik önem kazandıran bir zamanlar mamur Roma-tepe şehrinin varlığına tanıklık ediyor.
Doğuya ilerleyen A9 otobanına çıkmak için 9 km güneye doğru devam edin. Roma arenasının harap kalıntılarına ev sahipliği yapan Béziers yakınından geçin; yol 125 km sonra Nîmes (Nemasus)’e ulaşıyor. Bu eski Roma kentinin hamamları, spor salonları ve sirki uzun zaman önce toza döndü; ancak iyi korunmuş üç yapı, antik geçmişi hatırlıyor.
Şehri, uzun zaman önce boynu vurulmuş Magne Kalesi bölgesi Mont Cavalier’den izleyin. Bir zamanlar, 18 m yüksekliğe ulaşan bir düzineden fazla kule orada yer alıyordu. Bu kuleler ve onları bağlayan duvarlar İmparator Augustus’un bir güç gösterisiydi; savunma amaçlı olsa da Nîmes’in gücünü de sembolize ediyorlardı.
Augustus’un başyapıtlarından bir diğeri, 1 km güneydeki Maison Carrée’dir. Roma döneminden sonra terk edilmiş olmasına rağmen, 11. yüzyıldan beri neredeyse sürekli kullanılıyor ve şimdi Nîmes’in tarihi hakkında bir filme ev sahipliği yapıyor. Korint sütunları, Paris’in 19. yüzyıldan kalma Église de la Madeleine ve Virginia Eyaleti Meclis Binası için bir model olarak, yüzyıllarca mimarların ilham kaynağı olmuştur.
Büyük son için ağaçların gölgesindeki Victor Hugo bulvarı boyunca 500 m güneye yürüyün. İstisnai olarak iyi korunmuş Les Arènes, tüm Roma İmparatorluğundaki altıncı büyük amfiteatr, MÖ 100 ‘e dayanır. En geniş noktasında 133 metreyi bulan iki kademeli amfitiyatro, bir zamanlar gladyatörlerin kanına susamış 24.000 kadar izleyiciyle doluydu.
Sezar gibi uyuyun
Sıcakkanlı Hôtel De L’Amphithéâtre, rokoko tarzı mobilyalarla döşenmiş odaları ile etkileyici Roma anıtına sadece birkaç adım uzaklıkta.
Pont du Gard: Fransa’nın En Ünlü Su Kemeri Köprüsüne Bakın
Nîmes, Uzès’deki kaynağından 50 km boyunca yılankavi uzanan su kaynağı olmadan hiçbir şey olmazdı. Kaynağın çoğu yeraltı tünellerinde akıyor ancak Nîmes’in 20 km kuzeydoğusunda heybetli bir su kemeri köprüsü ortaya çıkıyor.
İlgili Yazılar
Şimdi Pont du Gard olarak bilinen köprünün üç kuşağı, Gard Nehri üzerinde zarif bir şekilde dönen 52 kireçtaşı kemeri destekliyor. 48.8 metrelik köprü Romalı mühendislerin ustalığının bir göstergesi olarak yere dik görünüyor. Bir zamanlar su kemeri köprüsünün üzerinden taşan su, 275 metrelik uzunluğu boyunca ancak 2 cm biraz fazla çıkabilmiştir.
Su kemeri, Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra kurumuş ve Pont du Gard yolcular için bir geçiş noktası olarak, daha alçakgönüllü bir işlev yerine getirmiştir. Bugün, Unesco Dünya Mirası bölgesinde yer alan köprü, Fransa’nın en ünlü mimari simgelerinden biridir. En iyi fotoğraflar için akıntı yönünde ilerleyin veya ayaklarınızın altındaki geçmişi hissetmek için köprüyü geçin.
Sezar gibi uyuyun
Butik misafirhane Mas de Lila, köprünün 3 km kuzeyinde, tuhaf bir şekilde dekore edilmiş üç odaya sahip.
Arles: Büyük Roma İç Savaşı’nın Kalıntılarından Zevk Alın
Kavak ve kiremit kaplı çiftlik evleriyle çevrili yollar boyunca Pont du Gard’un 40 km güneyine doğru sürün. Kısa süre sonra, Büyük Roma İç savaşı (M.Ö 49-45)’nı takiben yıldızı yükselen Arles’e ulaşacaksınız. Antik Arles, ana Roma limanı Marseille rakibi Pompey’i desteklerden Julius Caesar ‘a askeri destek vermiştir. Sezar sonunda zafer kazandığında, Marsilya’nın zenginlikleri ve statüleri Arles’a devredildi.
Bunu izleyen refah dönemi geride sayısız incelikli anıt bıraktı. Arles Place du Forum (Forum Meydanı) ‘un altında Cryptoportique adı verilen kemerli girişler, eski kışlalar olduğu düşünülen kubbeli tüneller vardır.
Bir zamanlar 21.000’den fazla insanı alabilen muhteşem çift katmanlı bir amfitiyatro olan Les Arènes’i bulmak için beş dakika doğuya doğru yürüyün. 18. yüzyıl boyunca, amfitiyatro bir kale olarak yeniden düzenlenmiştir ve onlarca ev ve iki şapel ile tamamlanmış bütün bir topluluğu çevrelemektedir. Bir asır sonra antik Roma tarzı geri geldi ve amfitiyatro temizlendi.
Rue du Cloître’nin hemen güneyinde, daha mütevazi bir kalıntı, Théâtre Antique (Antik Tiyatro) kalan iki sütunu ve çökmekte olan duvarlarıyla 1. yy’ın ihtişamlı günlerini fısıldıyor.
Sezar gibi uyuyun
L’Hôtel Particulier, eski bir yaşam tarzının lüks stilini özel bir konak olarak sürdürürken, açık havuz ve havalı spa gibi modern donanımlarla da hizmetinizdedir.
Orange: Théâtre Antique’de İsyancı Alkış Düşünün
Orange’a gitmenin en hızlı yolu kuzeye sürmek ve otobana karayoluna girmektir; ancak varış noktanızın haşmeti daha sakin 70 km’lik bir rotayı, D2 boyunca Rhône nehrinin kıvrımlarını takip etmenizi gerektiriyor
Orange’ın Théâtre Antique (Antik Tiyatro)i dünyadaki zarar görmemiş üç Roma tiyatrosundan biri. Koltuklar, bir zamanlar bir kasnak sisteminin bir perdeyi kaldırdığı ve alçalttığı 37 metre yüksekliğindeki sahne duvarından dışarı doğru yayılıyor. Gözlerinizi sıkıca kapatın ve bir zamanlar bu mekanı süsleyen mozaikleri düşleyin. Bu büyük sahneye 3.5 metre uzunluğundaki bir Augustus heykeli hakimdir.
Roma yolunuzun burada bitmesi gerekmiyor: 27 km kuzeydoğudaki Vaison-la-Romaine, Roma evlerinin kalıntılarını ve 1. yüzyıl köprüsünü barındırırken, 50 km güneyde Glanum’un zafer takı ve mozolesi bulunuyor. Velhasıl, geçmiş güney Fransa’da tamamen sergileniyor.
Sezar gibi uyuyun
Günü, tek tek dekore edilmiş odaları ve ayrıca freskleri, çıplak tuğla duvarları, suni deri yatak başları ile övünen Le Glacier ‘deki sayvanlı karyolada bitirin.
Lonely Planet sitesinden yazıyı çevirerek bizlere aktaran Zeynep Şenel Gencer’e teşekkür ederiz.
