Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Eski Bir Tabletin Ölümsüzlük İpucu: Bir Bilim İnsanının Çalışması

Gılgamış'ın aksine belki bir gün bilim insanları gençleşmenin sırlarını ya da ölümsüzlük değilse de kanser ve beyin hastalıklarının tedavisini keşfedebilirler.

0 4.826

Dünya okyanuslarına yayılmış olan garip, uzaylı görünümlü bir yaratık neredeyse ölümsüz sayılır. Turritopsis dohrnii, “ölümsüz denizanası” stres altındayken ölümü engelleyebilen bir canlıdır. Denizanası, tırtıla dönen kelebeğe benzer bir şekilde mercan benzeri polip aşamasına geri döner (Polip aşaması, zemine yapışık olarak yaşadıkları evredir). Sonra, ölümü tamamen atlayarak yeniden denizanası olmaya devam eder.

90’lı yıllara kadar bilim insanları bu küçük yaratığın gerçekte ne kadar harika olduğunun farkında değildi. Bununla birlikte Benjamin Button denizanası Turritopsis Nutricula olarak adlandırılan bir diğer küçük yaratık daha yaygın olarak biliniyordu. Bu ölümsüz denizanası, kanserle savaşmakla ilgili ipuçlarını ortaya çıkarabilir ve hatta insanlar için ölümsüzlüğün sırlarını çözebilir mi?

Böylesi bir fikir pek de yeni sayılmaz. Bu düşünce binlerce yıl öncesine, kaydedilmiş en eski edebiyat eserlerinden birine dayanmaktadır.

Adrift in the Oceans’daki Mercan Benzeri Bir Ölümsüzlük mü?

Günümüzde birçok bilim insanı, ölümsüzlüğün anahtarının denizanasında bulunabileceğine şüphe ile yaklaşıyor. Ancak, dünyanın önde gelen uzmanlarından biri aksini düşünüyor. Japonya’nın Kyoto Üniversitesinden Shin Kubota’nın büyük umutları var.

Kubota, bir New York Times gazetecisine “İnsanlar için Turritopsis uygulaması, insanlığın en harika hayalidir” dedi. “Denizanasının kendini nasıl yenilediğini belirlediğimizde, çok büyük şeyler başarmalıyız. Benim fikrime göre kendimizi geliştirip ölümsüz olacağız. ” dedi

Kubota, denizanası nüfusunu 15 yıldan fazla bir süredir kontrollü bir şekilde elinde tutan dünyadaki tek insandır. Günlük beslenmeyi gerektiren ve belirli stresli koşullar altında ölümden kaçınabildikleri halde bu canlıların yapay olarak bakımı genellikle zordur.

Bir diğer uzman, Texas A&M Üniversitesinden Dr. Maria Pia Miglietta, denizanası üzerine çalışıyor. Turritopsis’in süreçleri hakkında öğrendiklerini “rejeneratif tıbbın Kutsal Kase‘si” olarak adlandırıyor.

Farklılaşma Gücünün Kilidini Açmak

Ölümsüz denizanası, hücrelerini farklılaşma yoluyla dönüştürebilir. Böylece denizanasının kas hücreleri sinir hücrelerine, spermlere veya yumurta hücrelerine dönüşebilir. Ancak farklılaşma denizanasına özgü değildir aynı zamanda farelerde de deneysel olarak test edilmiştir.

Ayrıca, insan vücudundaki kök hücreler de benzer yeteneklere sahiptir. Zamanla, daha fazla bilim insanı Turritopsis dohrnii’yi ve kök hücrelerini inceledikçe insanların kök hücre aşamasını nasıl atlayacaklarını ve dönüşüm yeteneklerini nasıl ortaya çıkaracaklarını keşfetmeleri mümkün olabilir mi?

İnsanlar bir gün, daha genç hallerine dönüşebilir mi? Bu mümkün.

Eski Bir Metinde Bulunan Ölümsüzlüğün Sırrı

İnsanların ölümsüzlüğe ulaşıp ulaşamayacağı bilimkurgusal bir şey gibi görünüyor. Ancak fikir eski Babil mitolojisinde bilim kurgunun varoluşundan binlerce yıl öncesine dayanmaktadır.

En az 5000 yıl öncesine dayanan Gılgamış Destanı’nda Uruk Kralı Gılgamış, ölümsüzlüğün bir sırrını öğrenir. İlginç bir şekilde kulağa tıpkı ölümsüz denizanası gibi geliyor ve bugün yavaş yavaş gemilerin balastlarında dünyaya yayılıyor.

Gılgamış, Utnapiştim ve Ebedi Yaşam Arayışı

Gılgamış destanında Gılgamış sonsuz yaşam arayışına girer. Bu arayışta, büyük bir dünya selinden sağ kurtulan tek adam olan büyük bilge Utnapiştim’e danışır.

Eşiyle birlikte yaptıkları büyük bir teknede hayvanların ve insanların hayatını korudular. Evet, kulağa Nuh’un İncil’deki hikâyesiyle aynı geliyor ama İncil’den daha önceki bir tarihte yazılmıştır.

İlgili Yazılar

Time dergisi, Gılgamış ile İncil’deki Nuh’un Gemisi arasındaki benzerliklere 2014 tarihli Nuh filminin incelemesinde dikkat çekti:

“Sümer Gılgamış Destanı yaklaşık 5000 yıl öncesine dayanıyor ve belki de gezegendeki en eski yazılı hikâye olduğu düşünülüyor. İçinde, öfkeli tanrılar tarafından ortaya çıkması muhtemel bir sel konusunda uyarılan büyük bilge Utnapiştim’in bir hikayesi var. Akrabalarını, tahıllarını ve hayvanlarını taşıyan, katran ve ziftle sağlamlaştırılmış geniş, dairesel şekilli bir tekne inşa ediyor. Utnapiştim, günlerce süren fırtınaların ardından Yaratılıştaki Nuh gibi, kuru toprak arayışında bir kuş salıverir.” -Time dergisinden

Nuh gibi Utnapiştim de hayatta kalır ama sonra tanrı Enlil onu ve karısını ölümsüzlükle ödüllendirir. Böylece, yeni bir insan ırkının atası olurlar.

Denizin Dibindeki Sır

Tanrılar tarafından ölümsüzlük bahşedilen Utnapiştim, ölümsüzlüğün sırrına sahip miydi? Sonunda ölümsüz bilgeyi bulduktan sonra Gılgamış, sırrın denizin dibinde olduğunu öğrenir.

Utnapiştim ilk başta Gılgamış’a ölümsüzlüğü yalnızca tanrıların verebileceğini söyler. Ardından, daha genç bir duruma geçmenin bir yolu olabileceğini kabul eder. Bu noktada Gılgamış’a okyanusun dibinde bulunan bir “bitki” den bahseder. Bu bitki, ölümsüzlük değilse de daha uzun yaşamla ilgili sırları açığa çıkarabilir.

Böylece Gılgamış, -bazen bir mercan olarak aktarılan- itüzümü gibi görünen bitkiyi (Lycium)bulmaya çalışır. Sonra onu bir yılana kaptırmayı başarır.

“Gılgamış, denizin dibinde yürümesini sağlamak için taşları ayağına bağlayarak bitkiyi alır. Çiçeği Uruk şehrinin yaşlı adamlarını gençleştirmek ve sonra kendisi için kullanmayı planlar. Ne yazık ki, bitkiyi banyo yaparken bir gölün kıyısına koyar ve bu bitki eski derisini kaybeden bir yılan tarafından çalınır. Böylece yılan yeniden doğar. ” – Ancient-literature.com’dan

Bu nedenle Gılgamış ölümlülüğüyle yaşamayı öğrenmiş ve deniz altı mercanlarının sırlarını çözemediği için ölmüştür.

Eski Bir Hikâye Gerçeğe mi Döndü?

Dünyanın en eski hikayelerinden biri ölümsüz denizanasından bahsediyor olabilir mi? Denizanası yaralandığında denizin dibine düşebilir. Daha sonra bir damla şeklini alır ve bitki benzeri bir polip haline gelir.

Nitekim, Gılgamış hikayesi ile ölümsüz denizanasının olgusal gerçekliği arasında çarpıcı bir benzerlik vardır.

Gılgamış’ın aksine belki bir gün bilim insanları gençleşmenin sırlarını ya da ölümsüzlük değilse de kanser ve beyin hastalıklarının tedavisini keşfedebilirler. Bilim insanları daha şimdiden yetişkin farelerdeki hücreleri, yeniden genç kök hücreler yapmak için nasıl bir programlama uygulayacaklarını öğrendiler.

Ayrıca bilim insanları, denizanasının son yıllarda en uzak antik atalarımızdan biri yani Hayat Ağacı’nın kökü olabileceğini öğrendiler.

Çevirmen notu: Bu kadar ölümsüzlük ve uzun yaşam arayışından söz ettikten sonra Dede Korkut Kitabı’ndaki Duha Koca Oğlu Deli Dumrul’un uzun ömrü nasıl elde ettiğine bakmanızı öneririm. Keyifli okumalar…

Çeviri: Büşra Şenel

Kaynak Ancient Code

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More