Endülüs’te Ortaya Çıkarılan El Carambolo Hazinesi Kayıp Atlantis Uygarlığına Mı İşaret Ediyor?

1950’li yıllarda Endülüs’te ortaya çıkarılan altın gömüsü, spekülasyonlara ve tartışmalara yol açtı: Bu zengin hazine kime aitti? Bu altınları oraya kim gömmüştü? Bu gömü, kayıp uygarlık Atlantis’in tamamlanamayan yapbozunun bir parçası olabilir mi? Kimyasal analizler, yüzyıllardır çözülemeyen gizemi bir parça aydınlatarak altının kökenini ortaya çıkardı ancak bunu yaparken kafalarda daha çok soru işareti yarattı.

Gömülü Hazine

21 adet ağır altın işinden oluşan El Carambolo Hazinesi, 1958 Eylül ayında Camas’taki (Endülüs, İspanya’da bulunan Sevilla şehri) El Carambolo tepesinde inşaat işçileri tarafından bulundu. Journal of Archeological Science’ta yayınlanan yakın zamanlı bir araştırmaya göre, altın o yöreye özgüydü, yani daha önceden düşünüldüğü gibi Fenikeliler tarafından bölgeye getirilmemişti.

Avrupa’dan Arkeoloji Haberlerine Bu Başlığımızdan Ulaşabilirsiniz

Bir Kültür Tarihe Karışıyor

İçinde seramik bir kaba konmuş ve 21 parçadan oluşan altın işleri bulunan 2700 yıllık hazinenin keşfi sayesinde insanlar Tartessos toplumuyla ilgilenmeye başladı. National Geographic’te, Tartessos’tan milattan önce dokuz ila altıncı yüzyıl arasında İspanya’nın güneyinde yaşamış bir toplum olarak bahsedildi. Dergide ayrıca, antik kaynaklarda Tartessos’luların krallar tarafından yönetilen zengin ve gelişmiş bir toplum olarak anlatıldığını, bu zenginliğin ve Tartessos’luların yaklaşık 2500 yıl önce tarih sayfasından silinmiş olmasının Tartessos’u efsanevi Atlantis’le bağdaştıran teorilerin ortaya atılmasına yol açtığına yer verildi.

Tartessos’luların komşularından farklı, eşsiz bir dil ve yazı sistemi oluşturduğuna inanılıyor. Ayrıca sadece son dönemlerinde Mısır ve Fenike etkisine girdikleri düşünülüyor.

Bilim Yazılarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz

Antik yerleşim alanında 2010 yılında incelemeler yapma şansı bulan arkeolog Sebastian Celestino, El Pais gazetesine verdiği röportajda, “Bu bölgede depremler yaşanmış ve bunlardan bir tanesi her şeyi yıkıp yerle bir eden bir tsunamiye yol açmış. Bu olay, Tartessos’ların gücünün zirvede olduğu dönemde yaşanmış.” dedi.

50’li yıllarda bulunan gömü, başka kazıların yapılmasına vesile oldu ve arkeologlar El Carambolo’da iki farklı yerleşimi gün yüzüne çıkardı. Bunlardan bir tanesi, milattan önce dokuzuncu yüzyıl ile sekizinci yüzyılın ortaları arasında yaşamış yerli bir halkken, diğeri Fenikelilerle ilişkilerin başladığı dönemde kurulmuş bir ticari merkezdi. Bu yerleşimde yapılan kazılarda Fenike esintileri taşıyan bir tapınak ve Fenike tanrıçası Astarte’nin heykeli bulundu.

Dergimizde Yayımlanan Atlantis Yazılarına Buradan Ulaşabilirsiniz

Tepelerdeki Altınlar

National Geographic’teki bir makaleye göre, araştırmacılar, mücevher parçalarından kopan minik altın parçacıkları üzerinde kimyasal ve izotopik incelemeler yaptı. İncelemelerde bu maddelerin Valencia de la Concepcion şehrindeki tarihi milattan önce 3000 ile 2000 yılları arasına dayanan ve Sevilla şehri yakınlarında bulunan devasa yer altı mezarlarıyla özdeşleştirilen madenlerden gelmiş olabileceğini ortaya çıkardı. Makalenin yazarları, Carambolo Hazinesindeki mücevherlerin, altın işleme geleneğinin son örnekleri olduğunu söyledi. Bu gelenek, Valencia de la Concepcion ile 2000 yıl önce başlamıştı.

Sitemizde Yayımlanan İspanya Yazılarına Buradan Ulaşabilirsiniz

İki Kültürün Ortak Hazinesi

Hazinenin kime ait olduğu tam bir muammaydı. Araştırmacılar altının bölgeye ait olduğunu belirledilerse de işleme teknikleri Fenikeliler’e aitti. Bu nedenle hazine, İspanyol altını ile Fenike tekniğinin birleşiminden oluşmuştu.

Altın teknolojisinde uzmanlaşmış ve İspanyol Ulusal Araştırma Konseyi İnsani ve Sosyal Bilimler Merkezinde çalışan bir arkeolog olan Alicia Perea, National Geographic’e verdiği bir röportajda, “Fenikeli bir çocuk yerli bir halkın kızıyla evlenir. Bu oldukça basittir.” demişti.

Carambolo’daki yerleşim yerleri, efsanevi sayılabilecek boyutlarda yaşanan felaketlerden sonra yerle bir oldu ve terk edildi. Orada bulunan hazinelerin tarihi, milattan önce sekizinci yüzyıla dayanır ama bilinmeyen bir tehlikeden kaçan insanların arkalarında bıraktığı altın gömüsünün milattan önce altıncı yüzyılda gömüldüğü düşünülüyor.

Hazine 21 adet süslü altından oluşuyor: bir kolye, iki bilezik, iki öküz derisinden yapılmış süslemeli göğüs zırhı ve kolye ya da taç yapılabilecek on altı adet plak.

Atlantis’in Bir İpucu Mu?

Bölgenin sulak alanlarının terk edilmesi kaderinin Atlantis ile aynı olduğu teorisini güçlendiriyor.

Kübalı arkeolog Georgeos Diaz- Montexano, herkesçe bilinen gizemli Atlantis’i on yıllardır araştırıyor. The Telegraph’a verdiği röportajda, “Atlantis’in hikayesi bir kurgudan, fabldan ya da mitten ibaret değildir, aksine Platon’un her zaman söylediği gibi gerçek bir hikayeye dayanır ve her geçen gün bu doğrultuda daha fazla kanıt elde ediyoruz.”dedi.

Ancak yakın zamanda yapılan bir araştırmada yer alan ve yerleşimi yerinde inceleyen araştırmacılar, bu tür teorilere inanmayıp onların “tamamen çılgınlık” olduğunu söylüyor.

Dergimizde Yayımlanan Antik Sırlar Başlığımıza Buradan Ulaşabilirsiniz

Çeviri: Sinem AYAN