Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Dinozorları Yok Etti Fakat Kanseri Tedavi Ediyor: Tarih Öncesine Dayanan Dünya Dışı Element

Hepimiz 65 milyon yıl önce Dünya'ya çarpan asteroidin dinozorların çoğunu ve diğer birçok türü yok ettiğini biliyoruz. Peki, aynı asteroidin kanseri tedavi edebileceğini biliyor muydunuz?

0 3.893

Hepimiz 65 milyon yıl önce Dünya’ya çarpan asteroidin dinozorların çoğunu ve diğer birçok türü yok ettiğini biliyoruz. Peki, aynı asteroidin kanseri tedavi edebileceğini biliyor muydunuz?

Asteroid, Dünya’ya çarptığında yeryüzünde bazı yaşam türlerinin neslini tüketti. Bilim insanlarının daha önce, yalnızca asteroidlerden ve kuyruklu yıldızlardan gelen elementler içeren, halka ve taş parçaları şeklinde toprak yüzeylerde buldukları asteroid kalıntılarından bunu anlıyoruz. Ardından uydular da Meksika, Chicxulub kıyılarında asteroid veya meteor çarpmasının olduğunu doğruladı.

Bilim insanları, milyonlarca yıl önce birçok yaşamı ortadan kaldıran bu asteroidin aynı zamanda kanser hücrelerini öldürebilen bir element içerdiğini ve önemli ölçüde kanseri tedavi edebileceğini keşfettiler. Fakat tek başına element bunu yapamıyor, diğer elementler ve moleküllerle etkileşime girmesi gerekiyor.

Söz konusu elemente “iridyum” deniyor. Dinozorları yok eden asteroid sayesinde Dünya’ya geldi ve çok az miktarda bulunuyor. İridyum, kandaki albumin adı verilen bir proteinle etkileşime girerek ve ardından ışık yollanarak harekete geçiriliyor. Bu şekilde, iridyum kanser hücrelerinin çekirdeklerine tutunarak onların yok olmasını sağlıyor.

Söz konusu ışık, optik fiberler kullanılarak hücrelere doğru yollanıyor. Bu optik fiberler, doğru ve titiz bir şekilde uygulandığında sağlıklı hücrelere zarar vermiyor ve onları öldürmüyor. Yani, sağlıklı hücrelere hiçbir şekilde dokunulmuyor. Böylece, tedavi bittikten ve kanser hücreleri yok edildikten sonra kanser hücrelerini çevreleyen hücreler çok daha sağlıklı bir şekilde bırakılmış oluyor.

Warwick Üniversitesinden araştırmacılar, bu bulguları Fotodinamik Terapi adı verilen bir bilime borçlular. Bu terapi, belirli moleküllerin ışığa maruz kaldıktan sonra oksitleyici maddeler üretmesiyle gerçekleşiyor. Warwick Üniversitesinden Profesör Peter Sadler’e göre iridyum, ışığa maruz kaldığında bu oksidasyonu çok iyi bir şekilde gerçekleştirebiliyor.

Bu da demek oluyor ki araştırmacılar bunu nasıl yapacaklarını tam olarak çözebilirlerse, bu yöntemi büyük ölçekli kanser tedavilerine dönüştürebilecekler.

Profesör Sadler, tedavinin bu potansiyeli hakkında şunları söylüyor:

Bu büyük protein parçasının kanser hücrelerine girebilmesi ve görünür ışıkla aktivasyon sırasında onları ayırt ederek öldürebilen iridyum salması gerçekten şaşırtıcı. Bu teknoloji, tedaviye çevrilebilirse dirençli kanser hücrelerine karşı etkili olabilir ve kemoterapinin yan etkilerini azaltabilir.”

İlgili Yazılar

Fakat iridyum kendi başına kan proteinlerine bağlanmıyor. Warwick’deki araştırmacılar, bu ikisini birleştirmek için kimyasal bir kaplama kullanarak bileşiğin parlak bir şekilde ışık saçmasını sağladılar. Bu, araştırmacılara iridyum ve albuminin kanser hücrelerine nasıl girdiklerini gözlemleme fırsatı verdi.

Bilim insanları, fiber optik ışık yollayana kadar bileşiğin pasif bir şekilde kaldığını gözlemlediler. Fiber optik ışık yollanınca, bileşik oksitlenmeye başladı. Başka bir deyişle, bileşik kanser hücrelerinin oksijenini adeta ölümcül bir silaha dönüştürdü. Hücreleri öldüren şey aslında oksijendi.

Rapora göre, bu potansiyel tedaviyi “küçük dozlarda” küçük bölgelere uygulamak mümkün olduğundan, çalışmalar klinik deneylere doğru yön kazandı.

İster yüksek ister küçük dozlarda olsun, kanseri iyileştirmede bu potansiyel tedavi akla birkaç soru getiriyor.

Örneğin, farklı kanser teşhisleri konan bu kadar çok insana yetecek kadar iridyum var mı? Bu soru, dirençli veya ölümcül kanser teşhisi konanlar için, başka bir deyişle yaşama ihtimalinin olmadığı veya tamamen imkânsız olduğu hastalar için özellikle önemli bir sorudur.

Bu cevaplanması gerçekten zor bir soru çünkü iridyum çok nadir bulunan bir element ve yalnızca bazı küçük madenlerde, asteroid ve meteor kraterlerinde bulunuyor.

Şu anda, rapora göre, her yıl yalnızca 3 ton iridyum çıkarılabiliyor. Bu, her yıl 3,000 ton çıkartılan altınla kıyaslandığında çok az bir miktar. Tüm bu iridyum asteroid kraterlerinden değil, doğal yataklardan sağlanıyor. İridyum, paleontolojik çalışmaların yanı sıra, aşırı yüksek sıcaklık altında, korozyon önleyicilerde kullanılıyor.

Nihayetinde, eğer araştırmacılar bu yeni bulguyu daha büyük ölçeklere taşımanın bir yolunu bulabilirlerse, kanseri sonsuza dek ortadan kaldırabileceğiz.

Bu, çok sayıda titiz klinik deneyden ve yıllarca süren araştırma ve testlerden sonra gerçekleşebilecek. Son olarak, klinik ortamda hastalara uygulamak için Amerika Gıda ve İlaç Dairesinden (Food and Drug Administration-FDA) onay alındıktan sonra, iridyum tedavisi mümkün olabilecek ve kanser için tam anlamıyla bir tedavi bulmuş olacağız. Dileriz ki bütün bu süreçlerden sonra kullanıma yetecek kadar iridyum bulabiliriz.

Çeviri: Ebru Arslan

Kaynak Ancient Code

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More