Mamut Dosyası: Hangi Türlerin Yeniden Canlandırılacağına Nasıl Karar Vereceğiz?
Araştırmacılar "Her zamanki gibi ilk koruma amacımız türleri kaybını engellemek" ve "yeniden canlandırma teknolojisine" katkı sağlayarak türlerin ilk etapta yok olmasını önlemek olacaktır" dedi.
Otago Üniversitesi’nin önde gelen bir koruma biyologuna göre, gen düzenlemesi gibi gelişmiş teknoloji kullanılarak nesli tükenmiş türlerin yeniden canlandırılması eski türlerden ziyade son zamanlarda soyu tükenmiş türlere uygulanmalı.
Functional Ecology dergisine konuk olan Zooloji Bölümü profesörlerinden Philip Seddon’a göre, tüylü mamut gibi soyları uzun süre önce tükenmiş türler yeniden canlandırma uygulamaları için en iyi aday değil.
Profesör Seddon, CRISPR gen-düzenleme gibi araçlarla türlerin klonlama veya genetik rekonstrüksiyon (tekrar yapılandırma) yoluyla yeniden canlanma olasılığı, bilim insanlarında ve halkta büyük bir ilgi uyandırdığını belirtti.
İLK İNSANLAR KUZEY AMERİKA’YA ASLINDA DÜŞÜNÜLENDEN 10.000 YIL ÖNCE ULAŞMIŞLAR
Seddon, sözlerine şöyle devam etti:
“Mamutları yeniden canlandırma fikri çok ilgi çekse de bu çaba yerine koruma avantajlarının daha net olduğu türe yönelinmesi daha doğru olacaktır.
Günümüzde, mamutların ya da moaların bir zamanlar yaşadığı ekolojik ortam hiç bir şekilde mevcut değildir. Eğer bu türleri geri getirirsek, bilimsel endişeler bir yana, bu hayvanlar tabiatı gereği günümüzün ekosistemine uyum sağlayamayacaklardır.
Bunun yerine, klon tekniklerini yakın zamanda soyu türlerin “temsilcilerini” yeniden oluşturmak için kullanmak ve nesli tükenme tehlikesi altında olan hayvanların ilk etapta yok olmasını önlemek odağımız olmalı.
Bir zamanlar soyu tükenmiş türleri doğada yönetmek, yeniden tanıtmak ve yeniden canlandırmak için kayda değer çabaya ve paraya ihtiyaç duyulması kaçınılmaz olarak, şu anda tükenme riski altında olan çok sayıda türün karşı karşıya olduğu tehditleri yönetmek için mevcut olandan daha az kaynağa ulaşma anlamına gelse de kurtarılabilirler.
Profesör Seddon, tehlike altındaki türlerin tükenmesinin önüne geçmeye yönelik projelerin kaçınılmaz olarak takip edileceğine inanıyor.
Fikrin gerçekliğinin göz ardı edilmek için çok çekici olduğuna inanan Seddon aynı zamanda bu fikrin estetik, ticari, bilimsel ve şimdiye kadar beklenmedik gereklilikleri ve motivasyonları açısından da ilgi gördüğünü söylüyor.
Profesör Sedddon’un Functional Ecology dergisinin özel sayısındaki yazısına göre bu durumdan çıkan iki ana sonuç var.
Birincisi, risklerin ve belirsizliklerin büyük oranda azaltılması ve bu nedenle yeniden canlandırmaya aday türlerin en son yokoluş biçiminden çekilmesi durumunda, dirilen türlerin üretimi ve serbest bırakılmasından koruma fırsatı elde etme olasılığı artacak.
İkincisi ve belki de en önemlisi, güçlü yeni teknolojilerin açık bir şekilde vaat ettiği olanaklara rağmen, herhangi bir türün yok olması, bir zamanlar tamamen tersine çevrilemeyen önemli bir eşiğe işaret eder.
Seddon, “Her zamanki gibi ilk koruma amacımız türleri kaybını engellemek” ve “yeniden canlandırma teknolojisine” katkı sağlayarak türlerin ilk etapta yok olmasını önlemek olacaktır” dedi.
SİBİRYA’DA BULUNAN 55 BİN YILLIK ASLAN YAVRULARI
KOKU ALMA DUYUMUZ NASIL EVRİMLEŞTİ?
Çeviri: Buket Nur Ekim
Kaynak: University of Otago. “A mammoth task: How do we decide which species to resurrect?.” ScienceDaily. ScienceDaily, 16 May 2017. www.sciencedaily.com/releases/2017/05/170516092615.htm