Moskova Gezi Rehberi: Günübirlik Dört Muazzam Gezi Rotası
İster arabanızla ister toplu taşıma araçlarını kullanarak şehrin dışına çıkabilir ve sıra dışı müzeleri, Orta Çağ’dan kalma kaleleri, 19. yüzyılın pastoral mimarisini keşfedebilir, sanatsal zevklerin ön plana çıktığı küçük barınaklarda kalabilirsiniz.
Moskova, her yıl milyonlarca ziyaretçi ağırlıyor. Rusya’nın bu büyüleyici başkenti herkesi kendisine hayran bırakacak bir güzelliğe sahip olsa da birkaç günlüğüne şehrin merkezinden çıkıp, çevresindeki güzellikleri keşfetmemek büyük kayıp olacaktır. İster arabanızla ister toplu taşıma araçlarını kullanarak şehrin dışına çıkabilir ve sıra dışı müzeleri, Orta Çağ’dan kalma kaleleri, 19. yüzyılın pastoral mimarisini keşfedebilir, sanatsal zevklerin ön plana çıktığı küçük barınaklarda kalabilirsiniz.
Tula ve Yasnaya Polya
Rusya’nın en iyi korunmuş orta çağ kalelerinden birisine ev sahipliği yapan Tula şehri, ziyaretçilerine günübirlik harika bir gezi imkânı sunuyor. Şehir 14. yüzyılın son yarısında kurulmuş. Şehrin en çok ziyaret edilen yapısı, kırmızı tuğlalı kalesi ya da yerel dildeki adıyla Tula Kremlini, 16. yüzyılda Tatar saldırılarına karşı Rusya topraklarını korumak amacıyla inşa edilmiş. Yakın zamanda restorasyonu tamamlanan kalenin duvarları arasında gezinebilir ya da içerisindeki küçük müzelerin birinde Pryanik (bir tür zencefilli kurabiye) ve semaver çayı gibi yerel lezzetlerin tadına bakabilirsiniz. Ayrıca Kale duvarlarının hemen dışında, Wowhaus mimarlık firması tarafından tasarlanan yeni Kazanskaya İskelesi’nde güzel fotoğraflar çekinebilirsiniz.
Tula şehri ziyaretçilerine birçok farklı gezi imkanları sunuyor. Ünlü mikrofon markasına ismini veren ve yaratıcı birçok üretim sahasını bir araya getiren Oktava bunlardan birisi. Burada makinelerde kullanılan parçaların sergilendiği müzeleri ve çağdaş sanat sergilerine göz gezdirebilir; 18. ve 19. yüzyıllardan kalma malikaneleri gezebilir; Kazimir Malevich ve Wassily Kandinsky gibi önde gelen Rus ressamların eserlerinin de sergilendiği Güzel Sanatlar Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
Şehrin biraz dışında ünlü Rus yazar Lev Tolstoy’un “ulaşılamaz ebedi kalem” olarak adlandırdığı evi Yasnaya Polyana yer almaktadır. Bugün bir müze olarak korunan yazarın evinde, tüm zaman ve atmosfer 1910 senesinde donup kalmış gibidir. Savaş ve Barış, Anna Karanina gibi eserlerin kaleme alındığı bu ünlü evi ziyaret etmek için önceden rezervasyon yapmayı unutmayın.
Ulaşım: Moskova Kursk Tren İstasyonu’ndan Tula’ya hızlı trenle iki saatten az bir sürede ulaşabilirsiniz. Yasnaya Polyana ’yı ziyaret etmek için Tula şehir merkezinden taksiyle yarım saatlik bir mesafe sizi bekliyor.
Tarusa ve Polenovo
Rus aydınların her dönem ilgisini çeken Tarusa, 13. yüzyılda Oka Nehri kıyısında bir savunma kalesi olarak kuruldu. 20. yüzyılın başlarında, Moskovalıların şehirden kaçarak gezinti yaptıkları bir yer haline geldi. Katedral Meydanı’nın etrafına yayılmış şehir, sanat galerileri ile ünlüdür. Rus ressam Edward Steinberg’in resim koleksiyonlarını kaçırmak istemezsiniz.
Öte yandan 20. yüzyılın önde gelen Rus şairlerinden Marina Tsvetaeva’nın yaşadığı Tsvetaev Evi’ni de görmek isteyeceksiniz. Kendinizi Çehov’un oyunlarındaki karakterlerden birinin yerine koyup, 19. yüzyıldan kalma şehrin sokaklarında eşsiz bir gezintiye çıkacaksınız. Tarusa’nın en eski yapısı 17. yüzyıldan kalma Resurrection (Yeniden Diriliş) Kilisesi’ni ziyaret etmeyi de unutmayın.
Polenovo Evi Müzesi, Oka Nehri’nin karşı kıyısında yer almaktadır. Manzara yapıtlarıyla ünlü ressam Vasily Polenov 19. yüzyılın sonlarına doğru ailesiyle beraber buraya yerleşerek bir ev inşa etti. Aynı zamanda Bekhovo şehrindeki Holy Trinity (Kutsal Üçleme) Kilisesi de bizzat Polenov tarafından tasarlandı. Polenovo Evi Müzesi yıllardır sanatçının torunları tarafından korunmakta ve yönetilmektedir. Burada sanatçının kendisinin, arkadaşlarının ve aile üyelerinin resimlerine ve eserlerine göz atabilirsiniz.
Ulaşım: Moskova Kursk Tren İstasyonu’ndan Serpukhov’a hızlı trenle ulaşabilirsiniz. Buradan Tarusa’ya taksi veya otobüs ile ulaşmanız mümkün. Polenovo Müze Evi’ni ziyaret etmek için, yaz sezonunda sürat teknesiyle nehri geçebilirsiniz; kış mevsiminde ise Serpukhov’a geri dönmeniz ve Moskova-Tula istikametindeki trene binerek, Tarusskaya istasyonunda inmeniz gerekiyor. Buradan taksiyle Polenovo ’ya ulaşmanız mümkün.
İlgili Yazılar
Rostov – Veliky
Altın Halka’nın incisi kabul edilen Rostov-Veliky şehrinin ne zaman kurulduğu tam olarak kesin olmasa da 9. yüzyılın başlarında kurulmuş olabileceği düşünülüyor. Nero Gölü kıyısına kurulan Rostov şehri Rus tarihinde önemli bir yere sahipti ancak bugün nispeten küçük bir kasaba olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Güneydeki Rostov-on-Don şehri ile isim karışıklığı yaratmaması için ismin yanına Rusça ’da “büyük” anlamına gelen “Veliky” sıfatı eklenmiş.
Şehrin en göz alıcı yapısı muhteşem bir kale görünümündeki kremlin binasıdır. Her ne kadar duvarları dekoratif amaçlar doğrultusunda inşa edilmiş olsa da yapı tam bir kaleyi andırmaktadır. 17. yüzyılın ikinci yarısında yerel yöneticiler tarafından inşa edilen yapı, bugün çok sayıda ikon ve dini eserin yanı sıra yerel sanat eserlerinin ve emaye minyatürlerinin sergilendiği bir müze olarak ziyaretçilerini ağırlamaktadır.
Şehri gezerken Moskova barok tarzında inşa edilmiş Odigitria Kilisesi‘ni ve kremlin duvarlarının hemen altında bulunan Assumption (Meryem Ana’nın Göğe Kabulü) Katedrali‘ni de ziyaret etmeyi unutmayın. Katedralin çan kulesinde Avrupa’nın en büyük çanı Sysoy da dahil olmak üzere toplam 15 adet çan bulunmaktadır. Kremlin duvarlarının dışındaki kafe ve restoranlarda dinlenirken, geleneksel Rus mutfağından lezzetlerin de tadına bakabilirsiniz. Kremlin duvarlarından 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunan Spaso-Yakovlevsky (Aziz Yakup) Kilisesi de mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden. 14. yüzyılın çalkantılı yıllarında inşa edilen kilisenin yüksek taş duvarları ve kuleleri harika bir manzara sunuyor.
Ulaşım: Moskova Yaroslavl Garı’ndan Yaroslavl istikametine doğru giden trene binerek yaklaşık iki buçuk saat sonra Rostov-Veliky’e ulaşabilirsiniz.
Kolomna
Moskova Bölgesi’nin belki de en küçük kasabası olan Kolomna, küçük kiliselerle ve 19. yüzyıldan kalma köşklerle dolu oldukça sevimli bir kasabadır. 18. yüzyılın ünlü mimarlarından Matvey Kazakov tarafından tasarlanan birçok yapıya ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca şehir 16. yüzyıldan kalma iyi korunmuş bir kremline ve kremlin duvarları içerisinde kalan iki adet manastıra da sahiptir.
Kasabada ayrıca yazar ve muhalif Venedikt Yerofeyev’in de sık sık uğradığı Artkommunalka adında sonradan müzeye çevrilen bir apartman bulunuyor. Bu ilginç müzede Sovyet dönemindeki komün apartman yaşamlarının izlerine tanık olabilirsiniz. Müzede ayrıca çağdaş sanat eserlerini de inceleme fırsatına sahipsiniz. Sanatla ilgilenmiyorsanız, gezinizi yerel lezzetlerin tadına bakarak sürdürebilirsiniz. Özellikle marshmallow benzeri bir şekerleme olan “pastila” ve bir tür ekmek olan “kalach” için kasabada iki küçük tadım müzesi de bulunuyor.
Ulaşım: Moskova Kazan Tren İstasyonu’ndan trenle iki saatten az bir sürede Kolomna’ya ulaşmanız mümkün.
Çeviri: Gürkan ÇİMEN
Kaynak
Lonely Planet