Londra Rehberi: Londra’da Mükemmel Bir Gün
Londra, iştah kabartıcı yiyecek dükkanlarından, büyüleyici müzelere kadar çok fazla birinci sınıf görülecek yere ve yapılacak şeye sahip olduğundan, her an hıncahınç doludur
Londra, iştah kabartıcı yiyecek dükkanlarından, büyüleyici müzelere kadar çok fazla birinci sınıf görülecek yere ve yapılacak şeye sahip olduğundan, her an hıncahınç dolu. Burada geçirilecek mükemmel bir gün elbette sizin kişisel ilgi alanlarınız ve zevklerinize bağlı, ancak şehrin vaat ettiği en mükemmel şeylere kısa bir bakış için, aşağıdaki seyahat planına göz atabilirsiniz.
Londra’nın En İyi Kahvesini Yudumlayın
Eğer keşfetmeye kafein desteği almadan başlamak istemiyorsanız, doğruca Borough Market’in köşesindeki Monmouth’a gidin, şehirdeki en iyi kahveyi burada bulacaksınız (önünde her zaman sıra vardır, ama gerçekten beklemeye değer.) Dışarısındaki banklar sabah güneşin ilk ışınlarını alıyor, siz de bu banklarda oturup satıcıların tezgâhlarını kurmalarını seyredebilirsiniz. Eğer fotoğrafta gördüğünüz nokta size tanıdık geldiyse, muhtemelen sinemada görmüş olabilirsiniz – Bridget Jones’un Günlüğü, Ateşten Kalbe Akıldan Dumana ve Harry Potter ve Azkaban Tutsağı gibi gişe rekorları kıran filmlerde, unutulmaz sahneler çekmek için etraftaki caddeler kullanıldı.
Kahvaltının ve Tekne Turunun Keyfini Çıkarın
Monmouth’dan çıkıp, Borough Market boyunca yürüyün (ve 800 yıllık tarihinde çeşitli anlarda nasıl göründüğünü hayal etmeye çalışın), oradan Southwark Katedrali’ne ve sonra da Londra Köprüsü’ne geçin. Sol tarafta London Grind’i göreceksiniz, burada kahvaltı için durabilirsiniz. Haşlanmış yumurta, avokado ve kırmızı biberden oluşan kendine özgü bir sunumla karşılaşacağınız bir yerdir.
Nehir kıyısına geri dönün ve simgesel Tower Bridge’e doğru yürüyün (günde bir ya da iki kez açılır, belki o anlara denk gelip görebilirsiniz) ve 11. yüzyılda inşa edilen Londra Kalesinin yanında yükselen gökdelenlerin görüntüsünün keyfini çıkarabilirsiniz.
Tower Bridge boyunca kuzey kıyıya doğru yürüyün ve Tower Pier’de bir Thames Clipper teknesine atlayarak, Westminster’a doğru yola koyulun. Nehir size Londra’nın en ünlü sembolleri için mükemmel bir seyir noktası sağlayacak: Monument, St Pauls’ Katedrali, The Shard (gökdelen), Shakespeare’s Globe (tiyatro), Tate Modern (müze), South Bank sanat kompleksi, London Eye ve son olarak Westminster Köprüsü ile Westminster Sarayı.
Görmeye Değer Yerleri Görün, Geleneksel Öğle Yemeği ile Karnınızı Doyurun
Waterloo Pier’de inin ve London Eye’a binin (sırada beklememek için önceden yer ayırtabilirsiniz). Turistik bir yer olduğundan biraz kalabalık olabilir, ancak şehre bütün bir bakış atmanızı sağlar, özellikle de Westminster bölgesine ve kesinlikle dönüş tamamlanana kadar geçen 30 dakikanıza değecek.
Thames’ten Westminster Köprüsü ile karşıya geçin, hayranlık uyandıran Big Ben solunuzda kalacak, sonra sağa dönün ve 10 Downing Street’i geçtikten sonra Whitehall Sarayı’na doğru, Londra’daki meydanı en çok andıran Trafalgar Meydanı’na ulaşana kadar yürümeye devam edin. Nelson Sütunu başta olmak üzere, Londra’nın ana damarlarının yayıldığı yer burası. Mall caddesi, Buckingham Sarayına çıkarken; Strand caddesi dolambaçlı yollarıyla şehre doğru kıvrılır; National Gallery kuzeyden meydana bakarken, arkasında da Londra’da eğlencenin kalbinin attığı yer West End bulunmaktadır.
Covent Garden’a ulaşana kadar kuzeybatıya doğru gidin, burada karşınıza güzel ancak çoğunlukla kalabalık olan meydanda sokak sanatçıları çıkacak, ilginç cadde ve ara sokaklarda alışveriş yapabilirsiniz, sonrasında da hafifçe kuzeye doğru giderek Rock and Sole Plaice’e ulaşabilir, burada geleneksel balık ve patates kızartması ile öğle yemeği yiyebilirsiniz.
İlgili Yazılar
Bir Müze, Bira Bardağı ve Bir Park
Dünyanın en iyi müzelerinden biri olan British Museum, Covent Garden’a yürüyüş mesafesindedir ve giriş ücretsizdir. Tepesi çarpıcı bir cam kubbe ile örtülü olan Great Court’ta dolaşırken, Mısır mumyalarına, Parthenon Heykellerine, Rosetta Stone ve diğer dünya servetlerine göz atabilirsiniz.
Eğer susadıysanız ve bir içki için mola vermek istiyorsanız, Londra’nın en iyi barları listelerinin sıklıkla başında bulunan ve özgün Viktoryen dekoruna sahip, Princess Louise’e gitmek için güneye doğru gidin.
Buradan çıktıktan sonra, Central Metro Hattı ile batıya doğru kısa bir yolculuk sonrası Hyde Park’a ulaşabilir (Marble Arch veya Lancaster Gate durağında inin), batı kısmını çevreleyen Kensington Bahçeleri’ni görebilirsiniz. Bu bölgeyi ziyaret etmek için yılın herhangi bir zamanı uygundur: ilkbaharda, nergis çiçekleriyle büyülenir; yazın geniş açık alanlarda dinlenebilir veya Serpentine gölünde tekne turu yapabilirsiniz; sonbaharda, renklerin oluşturduğu muhteşem manzaraların tadını çıkarabilir; kışın ise soğuk bile olsa sükûneti iliklerinizde hissedebilirsiniz.
Gece Gezmeleri
Londra’da akşam vakit geçirmenin en tipik şekli içki, akşam yemeği ve bir gösteri izlemek ve bu mükemmel üçlü için yapılacak en iyi şey, Theatreland olarak da bilinen West End’e doğru yola çıkmak.
Soho’nun göbeğinde bulunan Swift’te bir veya iki kokteyl içerek geceye başlayabilirsiniz, Soho; Londra’nın en iyi gece eğlencesi sunan muhitlerinden biridir. Sonrasında burada sonu gelmeyen restoranlardan birisine akşam yemeği için oturabilirsiniz – Kricket Soho’ya bir bakabilirsiniz, burası Hindistan’da sokakta satılan yiyeceklerden esinlenilmiş olan ortak tabaklarda servis ediyor.
Gösterilere gelecek olursak, birçok seçeneğiniz var. En ünlü olanlardan, Billy Elliot ve Matilda and Les Miserables’i veya Hamilton gibi daha yeni olanları da tercih edebilirsiniz (bilet bulabilirseniz tabii). Ya da daha ‘ağır’ olanlarına da bakabilirsiniz (Londra boşuna Shakespeare’in evi değildi ya). Önceden araştırmanızı yaparak olabildiğince erken yer ayırtmaya çalışın, eğer bu mümkün olmazsa bilet gişesine giderek önceden satın alınmış ancak çeşitli sebeplerle iade edilmiş bir bilet olup olmadığını sorabilirsiniz.
Gecenizi Thames kenarında bir gezintiyle sonlandırabilirsiniz – Londra geceleri nefes kesen güzelliğiyle büyüler.
Çeviri: Seçil Akın
Kaynak
Lonely Planet