200 metre yükseklikte, büyük bir kaya sütununun üzerinde, yıldızlara dokunan bir tapınağın muhteşem antik kalıntıları duruyor.
Antik kaya kalesinin esrarengiz kalıntıları, Sri Lanka, Dambullain kasabası yakınlarında kuzey Matale semtinde bulunmaktadır. Yakın dikey duvarlar, bir zamanlar kısa süreli hüküm sürmüş Kassapa krallığının merkezi olduğu düşünülen eski bir uygarlığın kalıntılarına ev sahipliği yaptığı söylenen düz tepeli bir noktaya uzanıyor.
Uzakdoğu Yazılarımız İçin Buraya Tıklamanız Yeterli
Eski Sri Lanka’nın Chulavamsa kroniğine göre, MÖ 495-477 arasında Kral Kasyapa tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır.
Masif kayaya dikilmiş olan tapınak ve çevresi, uzak geçmişte renkli fresklerle titizlikle süslenmişti.
Tapınağın tarihi ve onun öncesi zengin tarih ve muhteşem antik efsanelerle çevrilidir. Alakamandava ya da Tanrılar Şehri’nin Ramayanaya’da belirtildiği üzere, Ravana’nın (Ravan) üvey kardeşi olan Kral Kubera tarafından 50 asır önce kurulmuştur. Lal Sirinivas ve Mirando Obesekara, Sigiriya’yı Ravana’nın sonraki dönem tarihi arkeolojik dönüm noktası olarak tanımlamışlardır.
Asya Gezi Yazılarımıza Buraya Tıklayarak Gidebilirsiniz
Araştırmacılar, yaklaşık MÖ 495 yılına dayanan zengin bir tarihe sahip olmasına rağmen yaklaşık beş bin yıl önce, Mezolitik Çağ dönemi sırasında insan işgaline ait kanıtlar buldular.
Bugünkü turistler, bu kayanın yarısı kadar büyük aslan pençeleri tarafından karşılanıyor. Bu yerin adı bu yapıdan (Sīhāgiri, Aslan Kayası) türetilmiştir.
Jeologlar tarafından belirtildiği gibi, Sigiriya kayası, nesli tükenmiş ve uzun ömürlü bir yanardağın sertleşmiş magmasının patlamasıdır.
Kilometrelerce uzak her yönden kendisini çevreleyen ovanın üzerinden göze çarpmaktadır.
Tapınak, birçoğuna göre uygun görünen bir yüzeye inşa edilmiştir. Eski insanın yaratıcılığının bir kanıtı olarak duran antik kaya kalesi, zengin bir tarih sunarak her bir ziyaretçiyi etkilemek için fazlasıyla yeterli olup kayayı inşa edenlerin yaratıcılığının nefes kesen bir manzarasını sunar.
Kayanın tepesinde bulunan üst kısım, hala içerisinde su bulabileceğiniz kayaya oyulmuş sarnıçlara sahiptir.
Aşağısını çevreleyen çukurlar ve duvarlar ise zengin bir şekilde süslenmiştir.
Kurucusu Kral Kasyapa’nın ölümünden sonra, on dördüncü yüzyıla kadar bir manastır kompleksi olarak kalmış daha sonra tamamen terk edilmiştir.
1831’de İngiliz ordusunun İskoçyalılar kolu, Binbaşı Jonathan Forbes, Pollonnuruwa’ya yapılan bir geziden at sırtında dönerken “Sigiriya’nın çalılarla kaplı zirvesi” ile karşılaşmıştır.
Sigiri yazıtları, Oxford’da “Sigiriglifleri” olarak bilinen iki ciltlik eserle ünlü arkeolog Paranavithana tarafından deşifre edilmiştir.
“Ben Budal (yazarın adı). Sigiriya’yı görmek için yüzlerce insanla geldim. Diğerlerinin hepsi şiir yazdığı için ben yazmadım!”
Paranavithana’nın yazdığı popüler kitap: ‘’Sigiriya Tarihi’’.
Asya Arkeoloji Haberlerine Buraya Tıklayarak Ulaşabilirsiniz
Çeviri için gönüllü yazarımız Gülnihal Kafadar’a teşekkür ederiz.