Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Ege’de Serin Bir Yaz Gezisi: Kavaklıdere

Kavaklıdere Muğla ilinin kuzeyinde yer alan aynı zamanda Aydın ili ile sınırı olan minik bir kasabası-ilçesidir. Deniz seviyesinden 850 m yüksekte yer alan Kavaklıdere Muğla il merkezine 52 km uzaklıktadır.

0 354

Yaz sıcaklıklarının zirve yaptığı, termometrelerin Ege’de 40’lı derecelerden düşmediği bir dönemdeyiz. Peki bu dönemde bizi en çok ne rahatlatır? Klima karşısında oturup magazin programlarını takip etmek mi? Hiç sanmıyorum…

Bizim gibi gezmeyi seven arkadaşlar için yeni bir rota, yaz sıcaklıklarına birebir… Çoğumuz Ege’yi yaz mevsimi, güzel deniz kenarı keyifleri, yavaş ve rahat şehir unvanı ile tanırız. Bu yazımızda size bir de Ege yaylalarından seslenmek istedim. Gelin sizinle Muğla’nın güze ilçesi “Kavaklıdere” yi tanıyalım.

Kavaklıdere Muğla ilinin kuzeyinde yer alan aynı zamanda Aydın ili ile sınırı olan minik bir kasabası-ilçesidir. Deniz seviyesinden 850 m yüksekte yer alan Kavaklıdere Muğla il merkezine 52 km uzaklıktadır. %70’i ormanlarla kaplıdır. Osmanlı Devleti zamanında nahiye olan Kavaklıdere 1990 yılında ilçe haline geldi. Kavaklıdere ilçesine bağlı 3 belde belediyesi, 8 köy bulunmaktadır. Halkın başlıca geçim kaynağı ormancılık, tarım, hayvancılık, mermercilik, halı ve el sanatları, bakırcılık, kalaycılık ve marangozluktur.

Aydın-Muğla otoyolu üzerinde seyahat ediyorsanız Yatağan İlçesine girmeden hemen solda kalan yol ayrımına mutlaka sapmalı ve bu güzel ilçeyi de tatil-gezi programınıza eklemelisiniz. Bizi bu küçük ilçede neler bekliyor derseniz… Bakırcılar çarşısı, merkez sokakları, Yerküpe mesire yeri ve Yerküpe Mağarası, Gökçukur yaylası bu yerlerden sadece birkaçı. Güzel çam ormanlarının taze kokusunu içinize çekerek aileniz ile keyifli bir piknik de yapabilirsiniz.

İlçe merkezine girdiğinizde sizi hemen bakırcılar çarşısı karşılıyor. Küçük bir sokak üzerinde yer alan bakırcılar çarşısı ilk bakışta sizi hayal kırıklığına uğratabilir. Ancak dükkanların içine girdiğinizde yüzünüze yayılacak o hayranlık gülümsemesi tüm o hayal kırıklığının uçup gitmesini sağlıyor. Muhteşem bakır el işi örnekleri ile Türkiye’nin başka bir yerinde göremeyeceğiniz zanaat ürünleri burada bulunuyor. Kalaycılık ile de yaptıkları işlerin korunumu sağlanıyor. Genç kızların zamanında çeyizlerinde bulunması gerektiği düşünülen bakır kazanlar, cezveler, ayran bardakları… Neler ararsanız maliyeti fiyatından alışveriş yapma imkânınız oluyor. Üstelik güreş sezonları dışında çok turist alan bir yer olmadığı ve gözlerden uzak kaldığı için bu samimi ortamda işlemelerin nasıl yapıldığını izleme şansınız oluyor.

İlgili Yazılar

Bakırcıların hemen arasında eğer dikkatli bakarsanız minik bir ahşap işleri atölyesi bulacaksınız. İki gencin zanaatı sanata dönüştürdüğü bu minik dükkân sizi mazide adeta bir gezintiye davet ediyor. Dükkân sahiplerinin hoş sohbeti ve işlerini yaparken izlemek de ayrı bir tat veriyor damağınıza.

Bakır cezvelerden bir fincan kahve içmek isterseniz veya kar helvası ile serinlemek isterseniz çay bahçesinde biraz mola verebilirsiniz.

Ardından rotanızı Yerküpe’ye döndürmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Biraz yolları zorlu olsa da her yıl buraya gelen yağlı güreş seyircileri bir şeyler biliyordur diyerek biz de yola çıktık. İyi ki de çıkmışız diyeceğimiz bir manzara karşılıyor bizi. Bu sıcaklarda yayla serinliğini deneyimliyoruz. Yerküpe mesire yerinde yerli halkın gözleme ve kavurma yapan bungalov dükkanları lezzetlerini sunuyor. Çocuklar ise şırıl şırıl akan serin sular ile oynuyor. Ancak benim gibi keşifçiyseniz ilginizi çekecek yer tabiî ki de mağara olacaktır. İlk girişlerde mağaralar bende hep nefes almakta güçlük hissiyatı vermiştir. Bu mağara ise önce geniş bir açıklık ile başlayıp sonra sizi daralarak ilerleyen bir tırmanışa sürüklüyor. Mağaranın içinde bir de yerli ve yabancı gezginlerin dilek dileyip para attıkları bir su göleti bulunuyor. Suyu içip dileğinizi diler bir de dua ederseniz gerçek oluyormuş. Kim bilir belki bizim dileğimiz de kabul olur! Tırmanış rotanızdan devam ederek mağaranın çıkışına ulaştığınızda yemyeşil ağaçlar ve yeniden gökyüzünü görebilmenin tadını çıkarabilirsiniz. Sonrasında yerli halkın sebze-meyve bahçelerinin arasındaki patikadan yürüyerek Yerküpe mesire alanının yanından piknik yerinize geri dönebilirsiniz.

İyice serinledikten ve dinlendikten sonra dönüş yolunda bir de geçmiş uygarlıklara selamlarınızı sunmak isteyebilirsiniz. Bunun için de görmeniz gereken yer Hyllarima Antik Kenti olacaktır. Tam tersi istikamette de hemen birkaç kilometre sonra doğal kaynak sularının yer altından çıktığı minik köylerde doğa yürüyüşü yapabilirsiniz.

Yazı ve Fotoğraflar: Gülfer Avşar

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More