Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Çağın Ruhsal Hastalığı Geçmişinden Kurtulmamak…

Hayatın akışı doğrultusunda bir çoğumuz kendimizi mağdur konumunda görür ve bunun içinde genelikle geçmişimizi suçlarız.

0 1.698

“Siz geçmişiniz değilsiniz
Siz geleceksiniz siz yüce akıl sahibi olan değerli bir insansınız”.

DR. JOHIN HAGELIN

Sınırsız potansiyeli ve sınırsız olanaklar olan bir gelecek görüyorum. İnsanoğlunun beyin potansiyelinin sadece yüzde beşini kullanabildiğini unutmayın. Uygun eğitimle bu potansiyelin yüzde yüzünü kullanabilir. Buradan yola çıkarak insanların zihinsel ve duygusal potansiyellerin tamamını kullandıklarını bir dünya imgeleyin. Öyle bir dünyada her yere gidebilir, her şeyi yapabilir, her şeyin üstesinden gelebilirdik.

Hayatın akışı doğrultusunda bir çoğumuz kendimizi mağdur konumunda görür ve bunun içinde genelikle geçmişimizi suçlarız. Olumsuz içerikli geçmiş olaylarla yaşamak, çoğu zaman bize, değersizlik, pişmanlık,  suçluluk,  kandırılmışlık, öfke, kin , nefret dolu duygu ve düşüncelerle baş başa kalmamızı sağlar. Aslında biz, geçmişe ait yaşadığımız olayı hatırlamakla kalmaz, şu anda var olan huzurumuzu da kaçırmış oluruz.
Hepimizin geçmiş yaşamdan bugüne kadar taşıdığımız olumsuz klişeler vardır örneğin…
Annem bana kötü davranırdı. Babam alkolikti . Ben 10 yaşındayken annem babamdan boşandı ebeveynlerim bana kötü davranırlardı yada sorunlu bir ailede büyüdüğümüzü söyleriz. Burada anlatmak istediğim, herkesin aşağı yukarı benzer bir hikayesi olabileceği.
Geçmişinizdeki her hangi birini başınıza gelenlerden dolayı suçluyorsanız, bu davranışınızla sadece kendinize zarar vermiş oluyorsunuz . Hakettiğiniz yaşamı size sağlayacak tek insan sizsiniz çünkü her şey bir seçenek ve tercihtir oda bizim tercihimize bağlıdır.

Kimler geçmişinden bir türlü kurtulamaz biliyor musunuz? Depresif kişiler ve duygularının farkında olmayanlar. Karşılaştığımız herhangi bir durumdan kurtulmamız için öncelikle onun bilincinde olmamız gerekir. Farkında olmadığımız bir şeyden kurtulmamız mümkün olamaz. Çünkü herhangi bir durumun terslik içerdiğini anlamamız için öncelikle onu tanımamız gerekir. Tanıdığımız, bildiğimiz ve hissettiğimiz durumu tanımlayabilir, varsa yolunda gitmeyen duygularımızın farkına varabilmek için çaba harcamalıyız. Oysa ki ortada tanıma, anlama ve farkında olma yoksa onun hakkında bir şeyin üretilmesini düşünmek biraz saçma olacaktır. Bu yüzden bizi mutsuz eden olaylara değilde, bizim onlarla ilgili bakış açımız, duygu , düşünce, zaaf ve yorumlarımızdır. Olaylarla yıllarca beraber yaşamak yerine, onları çözmek, analiz etmek kendimiz için yapacağımız en doğru adımdır.
Bu olaya şöyle bir benzetim ile yorumluyor olursak matematikte (oran ve orantı) konusunu  hayatın tanımına benzetmiştim. Eğer ihtiyacımız olan şeyin oranını bilirsek, hayatımızla ilgili orantıyı kurmak çok da zor olmaz. Çünkü orantı kurma kaygı dünyasını azaltır. Kaygılar azaldığı zaman insanın hedefe ulaşma gücü artar ve bizi kaygıya sürükleyen olayların zannetmediğimiz kadar önemli olmadığına şahit oluruz.

Esas soru şu an ne yapmakta. Neyi seçiyoruz? Sonuçta odaklandığımız nokta ya budur ya da ulaşmak istediğimizdir. Geçmişimizle rotamızı oluşturamamamız mümkün değildir. Ancak aynı fikir ve kuralları yaşatmış oluruz . 


ÖYLE OLMAMALIDIR. FARKINDA OLMALIYIZ. ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ KEŞFETMELİYİZ.
İçimizden bir ses hep şunları söyler bize ya sizin özgürlüğünüz, fikriniz, hayaliniz, amacınız  vb… gibi şeyleri belki binlerce kez söylemiştir bize. 
İlgili Yazılar

Tek bir hayatımız var öyle değil mi?
Her geçen an bir daha geri gelmeyecek bu yazıyı bir daha asla aynı şekilde okuyamazsınız, içinde yaşadığınız an gerçekten ama gerçekten çok değerli.
Hayallerimizi, fikirlerimizi yaşamalıyız ve hayatın tadını çıkarmalıyız.
Tam 70 yıl önce bilgisayar icad edildi. Cep telefonu 50 yıl önce icad edilmemişti.
50 yıl öncesine kadar internet yoktu cep telefonu yoktu.
Yapılması mümkün olmayan her şey yapıldı öyle değil mi?
Peki neden eğitim alamıyoruz. Temiz su temiz yiyecek tüketmiyoruz.
Neden bilinen hastalıklar için bir tedavimiz yok.
Neden cennette gitmek için ölmemiz gerekiyor.
Şimdi burada cennette olabiliriz.
Sadece düşüncelerimize değişiklik gerek, niye olmasın?
Birileri imkansız dedi….
Olamaz dedi diye mi?
Herkes size nasıl yapacağınızı söyler ama önemli olan…
Siz siz misiniz?
Hayalleriniz fikirleriniz uçup gidiyor.
Başkalarına özenmeyi bırakın
Kendi hayatınızı yaşayın
Kendi harikalarınızı yaratın.

Siz geçmişiniz değilsiniz, siz geleceksiniz siz yüce akıl sahibi olan değerli bir insansınız…
O zaman hep birlikte özümüze, hayallerimize , hedeflerimize ve insanlığa bir adım daha atalım  değişelim değiştirelim.

Yazı: Olivia Işık

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More