Çin’de Bulunan Dev Megalitlerin Açıklanamayan Gizemi

Çin’in Nanjing kentinin doğusunda yirmi kilometre uzaklıktaki Yanmen Shan dağının yanında, efsanevi Yangshan ocağı bulunmaktadır. En azından Altı Hanedanlığın (MS 220 – 589) zamanından beri kullanılmakta olduğuna inanılmakla birlikte, Yangshan’daki çalışmaların çoğunluğu hala Ming hanedanının kurulmasından sonra yapılan inşaat dalgasına atfedilmiştir. MS 1368 yılında yeni imparator Zhu Yuanzhang, başkenti olması için Nanjing’i seçti.

Hikayeye göre imparator oğlu 1405 yılında Ming Xiaoling Türbesi için devasa bir stel yapımını emretti; babası için yaptırılan yapı daha sonra oğlu döneminde tamamlandı. Yangshan dağ ocağı kentin taş-masonları tarafından seçildi. Daha sonra üç engebeli blok kesip hazırladıkları söylenir ve nihayetinde kesilip giden blokların çok büyük olduğunu fark ettiler. Bu noktada, işi daha gerçekçi bir proje lehine terk ettiler.

Arkeolojik Keşifler Hakkında Tüm Yazılarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz

Bu Blokların Boyutu Ne Kadardı?

Bu masonların imparatorluk için yaratmaya başlamış oldukları stel 6.7 metre uzunluğunda -taş kaplumbağanın yüksekliğini tapınağa dahil ederseniz 8.78 ve kaplumbağa ile birlikte tamamen 100 ton ağırlığındaydı. Toparlanırsa, yanlışlıkla kesildiği söylenen sütun, 73 metre yüksekliğinde, ağırlığı 31.000 ton. Antik ve modern dünyadaki en büyük monolit, 1770’de Rusya tarafından taşınan 1,250 tonluk Fırtına Taşı’dır ve asla oyulmamış kaba bir çıkıntıya benzemektedir.

Dünyanın En Büyük Tek Parça Kayadan Yapılmış Tapınağını Biliyor musunuz? O zaman Bu Yazımız Tam Size Göre

Anıtsal Bir Başarısızlık

Otantik bir tarih olarak ele alınırsa, bu hikaye birçok nedenden ötürü endişe verici olmalıdır: İmparatorun ustalarının, dağlardan yaklaşık 20.000 kilometre öteye, toplam 31.000 ton taş taşıdıklarına inanmak için neye yol açabilir?

İmparator’un babasına verdiği büyük armağan nasıl böyle tamamen beceriksiz bir gruba emanet edilmiş olabilir? Özellikle bunu göz önünde bulundurursak, bu çok sayıda, çok büyük hatalar çok uzun bir süre boyunca gerçekleşti ve önemli sayıda insan bu işe karışmıştı: İlk etapta başlanan bu çabanın neredeyse hemen durdurulmasına izin verilmezdi.

Kesiklerin büyüklüğü, yerleşimi ve şekli arasındaki ciddi farklar, hiçbir zaman birlikte yerleştirilmeleri veya taşınmaları anlamına gelmediğini gösterir. Öyleyse, aynı zamanda ve farklı şekillerde kesilmiş olamazlardı.

Kaynaklara ve yeni hazırlanan ansiklopedideki bilgilere göre Moğollar ile yapılan uzun çatışmalar nedeniyle ülke hazinesi iflas etmişti ve böyle bir anıtın yapılması için fon ayırılması imkansızdı. Bu yorucu dönem, insanın bildiği en büyük mühendislik projelerinden birine, yani bir sanat eserinden başka bir şey yapmayacak bir projeye başlama zamanı değildi.

Çin Medeniyeti Hakkında Yazılarımızı Bu Başlıkta Bulabilirsiniz

Bir Taş Ocağından Daha Fazlası

Bu merak uyandırıcı masalı hızlı bir şekilde gözden geçirdiğimizde, siteyi basitçe taş ocağıysa hiçbir zaman yapılmayacak bir takım inklüzleri ortaya koymasıyla bu hikayeyi uzlaştırmaya ihtiyaç var gibi görünmüyor.

Örneğin, yukarıdaki resimde üç adet kaya çıkıntısı görülebilir. Bunlar ilk başlarda halat iliştirmek için yerler olarak görülebilir. Fakat bunlar sadece bazı taşlarda bulunur ve bu taşların bazılarında tek taraflı olarak da kümelenmişlerdir. Çıkıntıların birçoğu da tamamen yuvarlatılmış ve halatın zayıf kulpları için uygun değil. Bazıları, blokun kesileceği alanın da altında.

Ayrıca, aynı görüntüde de görülebileceği gibi pürüzsüz silindirik parçalar, bloklar çıkarılacak olursa hiçbir amaca hizmet etmeyecek bir yerden çıkarılmıştır.

Aşağıdaki resimlerde görüldüğü gibi, bu dev taş yığınlarının altında yaratılan odaların duvarlarına oyulmuş desenleri incelerken, bu blokların taşınmaya yönelik olduğunu kabul etmek daha da zorlaşıyor.

Entopik Olayların Görülmesi

Bir santimetre veya daha fazla oyma ve bazen de bir inçten daha derinlere oyulmuş bu desenler, entopik olaylar dünyanın en eski mağara sanat sitelerinin bazılarına dahil edildiği zaman bu yapıların iç yüzeylerinde çok işe yaradığı görülüyor. Arkeolojik bir bağlamda entoptik olgu, doğal bir şekilde göz veya beyinde ortaya çıkan, daha sonra normal insanın tecrübesindeki oluşumu, bilinci değişik bir duruma giren kişinin bu değişimi büyük ölçüde arttığında, sanat için bir motif olarak kullanılan modellerdir; başka bir deyişle, eski atalarımız kendilerini değişen doğal durumlara, örneğin doğal olarak oluşan sanrı yaratan bileşikler kullanarak yerleştirdiler ve daha sonra mağaraların içinde ve kaya yüzeylerinde entoptik imajları parçalayacak veya boyayacaklardı. Bu sitedeki gravürler entopik olguları gerçekten gösteriyorsa, bu gerçekleşme mağara sanatındaki diğer entopik olay örneklerini tipik olarak on binlerce yıl civarında bir tarihe aldığı için siteyi çok daha derin bir antik döneme yerleştirmeye yardımcı olabilir.

Açıkça görülebileceği gibi, bu uzun, oyma desen çizgileri, kesinlikle, bu açıklıkların taş devri sonrasında değil, en azından eski insana atfedilen herhangi bir araç veya teknikle değil; özellikle yan duvarlar boyunca birçok kişi modern bir ağır ekskavatörün geçmesinden sonra kalan şeyleri andırıyor. Öyleyse neden bu blokları taş ocağı işçiliği yapanlar çıkardı? Tasarımlar, ritüel bir alanda bulunan şeylere benzer şekilde sanatsal görünüme sahip. Ek olarak ve tuhaf bir şekilde, temel bir keski ile yapılmış gibi görünmüyorlar.

Taşınan Kayanın Şaşırtıcı Miktarı

Sitenin özellikle tuhaf bir yönü ne kadar taş taşındığı. Ana bloklar ile çevreleyen dağlar arasındaki boşluklara bakıldığında, milyonlarca ton kayanın çıkarıldığı anlaşılıyor. Bölgenin bir süredir taş ocağı olduğu biliniyor, ancak bu açıklama taşınılmış gibi görünen kayalık miktarını hesaba katmıyor gibi görünüyor. Buna ek olarak, site kaya oymak için kullanılıyorsa o zaman başka bir yere götürülüyorlardı ki bu çok tuhaf bir şekilde yapılmış olmalı; sanki yükselen düz duvarların arkasında bırakmak için bir çaba varmış gibi görünüyor – bu durum başka bir eski ocakta bulunmamaktadır.

Daha makul bir açıklama, başlangıçta bu sitede çalışmış olan kişilerin sitede bulunan yapıları yaratmak için çalışma yaptığıdır. Bu muazzam bir proje olurdu, ancak emsali olmadan tamamen böyle olduğu söylenemez. Birkaç yüz kilometre uzaklıktaki Longyou mağaraları, dünyanın en büyük antik mühendislik projelerinden biri olarak kabul edilmekle birlikte kimse onların kim tarafından ne amaçla ve neden yapıldığını belirleyememektedir. Yanmen Shan çevresindeki alanda benzer miktarda taş yerinden edilmişti. Longyou mağaralarının da, yukarıdaki resimlerde görülenler gibi gravür çizgilerle çok benzer desenlere sahip oldukları da biliniyor.

Bu site gerçekten inanılmaz derecede eski kültürün kalıntılarıysa, alanın farklı bölümlerini şekillendirmek için moloz taş işçiliği ve toprak sıkıştırma yapım teknikleri kullanarak iş yüklerini azaltmış olabilirler. Teknikler oldukça basittir, örneğin, küçük kayaları çimento ile karıştırma işleminden sonra bu malzemeyi duvar veya blok yapmak için ahşap çerçevelere doldurmak için kullanan ve ekleme-çıkartma tarzında kullanılmış olan süreç; işçiler belirli kaya bölgelerini parçalarken, molozu sitenin diğer alanlarını doldurmak için kullanacaklardı: dev taş kreasyonlarının birbirlerine oyulup birleştirilmesi tekniği.

Cevaplanamayan Gizem

Bu sitede basit taş ocağından daha fazlası var. Bununla birlikte, orijinal amacı ayırt etmek zor. Bilinen şey, bu siteden en azından bir miktar malzeme alındığıdır; bu nedenle bu operasyonların daha küçük taş yapıları parçalayıp değerli ya da değerli olabileceklerin – bir tapınakta bulunabilecekler gibi – çıkarılması muhtemel.

Sahanın daha gizemli olmasının bir diğer nedeni Çin’in en tuhaf antik kalıntılarıyla ilgili olarak muhafaza ettiği yoğun gizlilik seviyesidir. Birçok site tamamen kısıtlıdır ve genel olarak herhangi bir tarihi siteyi araştırmaya izin verilmesi neredeyse olanaksızdır.

Daha da sinir bozucu, tuhaf olsa da, bazı megalitik sitelerin varlığının basitçe inkar edilmesi. Örneğin, Çin’in peyzajını kaplayan yüzlerce piramit daha yakın zamana kadar kabul edilmedi; ve başta bu yapılar bir avuç küçük Han dönemi mezarı höyüğü olarak önemsenmedi. Bugüne kadar, en büyük ve en ilginç yapılara sahip alanlar kapalı sınırlardadır. Birkaç meşhur mezar höyüğü halka açıktır ve mevcut olan diğer piramit benzeri yapıların da bazıları henüz açıklanmıştır.

Dikkat çekilmesi gereken nokta, Çin hükümeti, bu piramitlerden bazılarını hızla büyüyen bir kozalak türü ile örtme yoluna gitmişti; böylelikle varlıklarını hava fotoğrafçılığından gizlemek ve yapısını bozmak amacı güdülüyordu.

Dünyanın en eski mimarlık eserlerinin çoğunda olduğu gibi, bu yapı,  kendi yaşamımızdan çok daha farklı bir yaşam biçimini şekillendiren farklı bir kültüre ait gibi görünüyor. Ve, diğer eski megalitik sitelerdeki gibi, inşaatçılar uzun zamandan beri kaybolmuş olan teknikleri kullanmış gibi görünüyorlar. Muhtemelen tamamen farklı bir mühendislik tekniğinden ortaya çıkan bu muazzam taşların çalışılması ve hareket ettirilmesi için çok daha pratik bir çabaya olanak sağlayan bir dizi teknik kullanılmıştı.

Çeviri: Bünyamin Tan

Referanslar: Paludan, Ann (2009), Chronicle of the Chinese Emperors: The Reign-By-Reign Record of the Rulers of Imperial China, Thames & Hudson

Lee, L. (1997). China’s Secret Pyramids.  https://www.bibliotecapleyades.net/piramides/esp_piramides_china_7.htm

Till, Barry; Swart, Paula (1982), In search of old Nanking, Joint Pub. Co.

World Heritage Encyclopedia (n.d.). Yongle Emperor. http://www.worldlibrary.org/articles/yongle_emperor

Xujie, Liu; et al. (2002). Steinhardt, Nancy Shatzman, ed. Chinese Architecture. New Haven, CT, USA: Yale University Press and Beijing, China: New World Press.

Haber: Winston Hall

Dergimizde Yer Alan Antik Gizemler Hakkında Tüm Yazılarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz