Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Tarihin Akışını Değiştiren ve Az Bilinen 10 Küçük Detay

En ünlü tarih hikayelerin küçük detayları genelde bilinmez. Aslında bazen tüm hikayeyi değiştiren, bazen de mahveden bu küçük detaylardır.

0 3.018

Tarih, bize bizi öğretir. Tarih; insanoğlunun yaptıklarını, hatalarının yaptırımlarını, erdeminin onu nasıl ayakta tuttuğunu ve izinde gidilecek yolu bize gösterir. Ama gerçek hikayeleri öğrenemezsek tarihten hiçbir şey çıkaramayız. En ünlü tarih hikayelerin küçük detayları genelde bilinmez. Aslında bazen tüm hikayeyi değiştiren, bazen de mahveden bu küçük detaylardır.

Titanik’te Gereğinden Fazla Cankurtaran Botu Vardı

Titanik’in batması insan kibirinin klasik bir öyküsüdür. Batmaz bir gemi yaptıklarından emin olan mühendisler gemiye sadece 20 tane cankurtma botu koyar. Bu cesaret, yüzlerce kişinin ölümüne sebep olacaktır.

Aslında, 1911 standartlarına göre, Titanik’te gereğinden az cankurtma botu yoktu. Kanuna göre sadece 16 cankurtarma botu yeterlidir. Dört tane fazla cankurtma botunun olmasının sebebiyse şirketin anormal bir şekilde temkinli olmasıdır. Cankurtatan botlarının amacı sadece yolcuları başka bir gemiye aktarmaktı, yani tüm yolcuları taşımaları zaten beklenmiyordu.

Görünüşe göre, standartlarla ilgili bir sorun vardı. Ama bu, bu yasanın bir mantığının olmadığını göstermez. Titanik battıktan sonra, yasa değişti, gemiler o kadar çok cankurtaran botuyla donatıldı ki gemiler zorla yüzebiliyorlardı. Bir tanesine, the Estland gemisine o kadar çok cankurtran botu koyuldu ki gemi alabora olup 844 kişinin ölümüne sebep oldu.

İspanyol Ticaret Gemilerinin Büyüleyici Hikayesi

Zaman Denizinde Yolculuk Yapan Oyuncak Bir Viking Gemisi

Johnny Appleseed’in Elmaları Yenmiyordu

Her Amerikan çocuğu Johnny Appleseed’in hikayesiyle büyümüştür. Batı sınırına seyahat eden Amerikan kahraman, çocuklar Granny Smith elmasının lezzetine doysun diye elma ağaçları yetiştirir. Gerçekten Johnny Appleseed diye biri vardır fakat çocuklar için elma yetiştirmemiştir. Aslında, elmaları neredeyse yenmez hâldedir.

Johnny Appleseed elmalarını gerçek hayatta sert, alkollü elma şırası elde etmek için yetiştirmiştir. İlk göçmenler ağır alkoliklerdir. Johnny de bu insanların sarhoş olmasına yardımcı olmaktadır. Ayrıca, bunu bedava da yapmaz. Johnny elma bahçelerini göçmenlere kâr amaçlı satmanın peşindedir.

Amerika hükümeti, halkın aksine ondan pek hoşlanmazdı. Johnny ucuz ve kolay alkolizmi teşvik ediyordu. Yasaklama devreye girdiğinde, FBI Johnny’nin ağaçlarını tek tek kesmiştir.

Solomon Northup Tekrar Köle Olarak Satılmıştır

12 Yıllık Esaret filmi vizyondayken Solomon Northup ismi dillerden düşmedi. Köle olarak satılıp özgürlük için verdiği uzun ve zorlu mücadeleyi konu alan hikayesi dünyaca bilinir. Ancak ne olduysa tekrar ailesine kavuştuktan sonra olur. Northup, Boston’a konuşma yapmaya gider ve bir daha hiç geri dönmez.

Kimse ona ne olduğunu tam olarak bilmese de kalabalığın serbest bırakılan siyahi bir adamın konuşmasını umursamadığı ortada. Söylentiye göre, Northup’ı tuzağa getirip yakaladılar ve köleliğe geri gönderdiler. O zamanın bir gazetesinin manşeti de şöyle: “Solomon Northup’ın tuzağa düşürülüp tekrar köle edildiği söyleniyor.”

Alamo Muharebesi Büyük Bir Hataydı

Meksikalı askerlerle savaşan, saldırıya uğrayan cesur Amerikan askerleri, Amerika tarihi için çok önemlidir. Bu savaş; kahramanlığın, vatanseverliliğin, ve daha büyük bir ordu karşısında savaşan cesur askerlerin hikayesidir.

Ama aslında bu savaş boşuna yapılmıştır. Alamo’nun stratejik bir önemi yoktur. Amerika ordusu komutanı Sam Houston insanları daha önemli yerlere odaklanmaya, kazanmak için yeterli cephaneye sahip olmadıklarına ikna etmek için elinden gelenin en iyisini yapmıştır. Ama hiç kimse onu dinlememiştir.

Alamo bir propaganda niteliğindeydi. Houston’ın o savaşta ölen askerlere ithafen söylediği “Alamo’yu hatırla!” sözleri bir savaş çığlığı olarak  akıllarda kalmıştır. Tabii eğer söyledikleri dinlenseydi kimse ölmezdi.

John Nash İlaç Kullanmayı Bırakmıştı

Akıl Oyunları, matematik dehası John Nash’in şizofreni hastalığıyla mücadelesini anlatan yürek parçalayıcı hikayesini anlatan bir filmdir. Nash, filmin sonunda, eşine olan sevgisi ve yeni ilaçlarla hayata tutunur.

Ama gerçek John Nash’in hayatında “yeni ilaçlara” yer yoktu. Şizofreniyi tam da tersini yaparak, yani ilaç almayı tamamen keserek yendi. Antipsikotik ilaçların aklını körelttiğini fark etti. İlaçları 1970’de bırakıp bir daha asla kullanmadı.

Nash, ilaç kullanmadan iyileşeceğine inanan ilk şizofren hastası değildi. Nadir vakalardan biriydi. Akıl Oyunları filminin sonunu değiştirmesinin nedeniyse izleyicilere kötü örnek olmamaktı.

Stephen Hawking Eşi Tarafından Şiddet Görmüş Olabilir

İlgili Yazılar

Her Şeyin Teorisi filmine kadar herkes Stephen Hawking’in cinsel hayatı olmadığını düşünüyordu. Bu hikaye, Hawking’in Jane Wilde’la biten evliliğinden sonra olanlardan bahsetmiyordu.

Hawking, 1995’te Elaine Mason’la evlenmiştir. 5 yıl sonra, Hawking’in vücudunun “gizemli yaralarlar kaplı” olduğu konuşuluyordu. Hawking bu konuda açıklama yapmaktan kaçınıyordu. Sonra, kolu kırılmış ve dudağı bölünmüş bir hâlde bulundu. 60. doğum gününe bile katılmayan Hawking, mazeret olarak “duvara çarptığını” söylemişti.

Sonunda,  yakınları endişelenip polise haber verir ve Mason’ı “aile içi şiddet” suçlamasıyla sorgulamak istedi. Fakat Hawking bunu kabul etmedi, ona yönelik suçlamaları reddetti ve her şey bir sır olarak kaldı.

Darwin, Galapagos Kaplumbağasına Binmeye Çalışmıştır

Darwin’in Galapagos Adaları’na yaptığı yolculuk dünyaya bakış açısını değiştirdi. Bu titiz, kendini yaptığı işlere adamış, teorilerini test eden adam bölgenin bilim sembolü haline gelmiştir. Haliyle, Darwin’in kaplumbağa sürmeye çalışması pek de göze batmamıştır.

Darwin, 270 kg’lık, yaklaşık 1 buçuk metrelik devasa Galapagos kaplumbağalarını görünce “Acaba onlara binip sürebilir miyim?” diye düşünmüştür. Böylece, Evrimin babası, bir kaplumbağaya atlayıp kabuğunun arkasına vurup sürmeye çalışmıştır.

Kaplumbağa Darwin’i üstünden fırlatsa da Darwin, bu kaplumbağaların soyu tükenme tehlikesine girene kadar onları yemeye devam etmiştir. Böylece, Evrimin babası, kendi teorisine harika bir örnek çıkarmıştır: Eğer kaplumbağalar atlar gibi sürülebilseydi, bugün soyları tükenme tehlikesinde olmazdı!

Neandertallerin Yam Yam Olduklarına Dair Kanıtlar Netleşti

Fransız Devrimciler Binlerce Köylüyü Öldürmüştür

Fransız devrimciler; özgürlük, kardeşlik ve eşitlik için aristokrasiye savaş açtığında ortalık kan gölüne dönmüştür. Kraliyetin giyotin bıçaklı katliamı çok iyi biliniyor; kurbanların da genelde yönetici sınıftan seçildiği zannediliyor. Ancak gerçek şu ki, aristokratlardan çok köylüler öldürülmüştür.

Vendee’de devrimle alakası olmayan insanlar olsa da burada bir sürü insan öldürülmüştür. Bu insanlar sadece yeni Fransız hükümetine başkaldırmış ve Fransız ordusu tarafından saldırıya uğramışlardı. Fransız bir general Vendee’ya girmeden önce hükümetten, “kadınların ve çocukların kaderini şimdiden yaşamasını” talep etti ve katliam yaptı. Hükümetten gelen cevap şuydu: “Tek kişi bile kalmasın!”

Öyle de oldu. Daha sonra başka bir general, “ezilen çocukların ve kadınların üzerinden atla geçtiği” için kendiyle övündü. Paris’e “Endişelenecek bir tutuklu bile yok, zaten herkesi katlettim” dedi.

Alt Sınıflardan Gelerek İmparatorluk Kuran 10 İnsan

Piramit İşçilerine Çok İyi Davranırlardı

Mısır’da geçen, piramit inşa eden köleleri konu alan hangi filmi izlesek; kırbaçlandıklarını, devasa taşları acılar içinde taşıyıp bencil kralların mezarlarına diktiklerini görürüz. Bu görüntüler, Yahudiler’in kölelikten son derece mustarip olduğunu, tek bir güçlü adamın sayısız insana nasıl zorluklar çektirdiği bize hatırlatıyor.

Ama, gerçek şu ki piramitler Yahudi kölelerce inşa edilmezdi. Hatta, piramitler köleler tarafından değil; üç ay boyunca değişimli olarak çalışan, sağlık hizmeti bile alan maaşlı işçiler tarafından inşa edilirdi. Arkeologlar, Mısırlı inşaat işçilerinin piramitlerin içine bira kutuları ve ekmek gömdüğünü bile buldu. Yani, öbür dünya da sarhoş olabilir ve karbonhidrata doyabilirler.

Büyük Piramit’te Şaşırtan Gariplik

Mısır’ın Eski Krallığı Yok Mu? Oldu Veya Sadece Unutuldu Mu?

Katolik Kilisesi, Astronominin Büyük Destekçisiydi

Katolik kilisesi pek de iyi bilinmez. Katolik kilisesindeki insanlar, aklımızda hep Dünya’nın düz olduğu konusunda ısrarcı, bilimin gelişmesine karşı çıkmış insanlar olarak canlanır. En nihayetinde Galileo’yu ev hapsinde tutan insanlardı bunlar. Ama, Berkeley Üniversitesi’ne göre, Roma Katolik Kilisesi, Orta Çağ’dan Aydınlanma Çağı’na kadar, en büyük maddi bütçeyi astronomiye ayırmıştır.

Katedralleri genellikle güneş gözlemi yapmaya en uygun yerlere inşa edilirdi. Galileo hariç, bilimde önemli çoğu kişi Katolikti. Isaac Newton dindar, Güneş’i evrenin ortasına koyan ilk adam, Nicholas Copernicus ise bir papazdı. Genetiğin babası, Gregor Mendel başrahipti. Evren’in genişlediği teorisini ortaya atan Georges Lemaiture da bir papazdı. Bu listenin burada bitmediğini de belirtmek isterim.

İnceleme: Felsefeden Ekonomiye Antik Yunan Dünyası

Aziz Augustinus ve Hristiyanlığa Giden Karmaşık Yolu

Çeviri: Buket Nur Ekim

Kaynak: listverse “10 Tiny Details That Completely Change Historical Stories

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More