Nil Nehri – Bereketli Geçmişi ve Tehlikeye Atılan Geleceği
En eski ve aynı zamanda tarih boyunca en çok tapılan nehirlerden bir tanesi Nil’dir. Özellikle de Etiyopya’nın dağlık bölgelerindeki Tana Gölünden akan Mavi Nil ve Orta Afrika’daki Victoria Gölünden doğan Beyaz Nil
Tarih, geriye bakmaktır. Ancak insan, aynı zamanda ondan ders de çıkarmalıdır yoksa dünyayı tam olarak kavrayamaması iç karartıcı bir geleceğe yol açabilir- erkenden korkunç tarih olabilecek bir gelecek. Gezegenimizin değerli su varlığından bahsederken bunu özellikle göz önünde bulundurmalıyız.
En eski ve aynı zamanda tarih boyunca en çok tapılan nehirlerden bir tanesi Nil’dir. Özellikle de Etiyopya’nın dağlık bölgelerindeki Tana Gölünden akan Mavi Nil ve Orta Afrika’daki Victoria Gölünden doğan Beyaz Nil.
ANTİK MISIR’DA DA İŞÇİLERİN DİZLERİNDE KİREÇLENME OLDUĞU TESPİT EDİLDİ
ANTİK MISIR’DA TEK TANRILIĞIN SAVUNUCUSU “FİRAVUN AKHENATON”
Can Veren Sular
Sudan, Khartoum’da birleşen bu sular, yaşamaya elverişli olmayan bir çölün ortasında harikulade bir bereketli vadi oluşturarak bin yıldır altı bin kilometrelik yolculuklarını Akdeniz’e doğru engelsiz bir şekilde sürdürmüştür. Antik Mısırlılar, can veren Hapi ‘ye tapmışlardır. Hapi, Nil’in hanedanlık öncesi ismidir ve onlar için büyük bir nehre bu kutsal ismi bahşetmek, su ve bereket tanrılarını kişileştirmenin bir başka yoluydu.
Mısırlılar, shaduf adı verilen ve nehrin suyu azaldığında suyu alıp kazılmış kanallara koyacak bir mekanizma icat ettiler. Daha sonra ise bu mekanizmanın yerini sakieh aldı. Su tekerleği olan bu alet genellikle öküzler, eşekler ve hatta develer tarafından çekiliyordu. Nehir sayesinde Nil’in yakınlarında refah seviyesi yüksekti.
Sel baskınları sonucu ortaya çıkan alüvyonlar, nadasa bırakılmış tarlalarını beslediğinde Mısırlı köylüler (fellahin), tapınak ve heykellerin yapımında kullanılan bazalt ve kum taşının çıkarıldığı taş ocaklarında ya da ticarette ve süs eşyası yapımında kullanılacak altın madenlerinde krala hizmet etmesi için zorla çalıştırılırdı. Önemli altın madenlerinden birisi Nil’den Kızıl Deniz’e akan Wadi Hammamat’ın derinliklerinde bulunuyor. Şüphesiz, dayanılmaz sıcakta çalışan kişiler, nehre dönmenin hayalini kuruyordu.
Nil’in kıyılarındaki yaşam koşulları iyileşirken bir yandan da artan nüfusu da nilometrelerin seviyelerinin üstüne çıkan sel baskınlarına dayanmak zorunda kalmıştı. Bunlar, içinde suyun içinde kalan aletlerin olduğu heykellerdi. Özellikle güney kıyılarda Antik Mısırların sevinçle beklediği güzel haberin ya da aşağı akıntıdan korkmak zorunda kalabilecekleri yıkımın habercisiydi.
Bu arada rahipler de hızlı bir şekilde nehirlerinin seviyesinin yükselmesine ve azalmasına gerçekten neyin sebep olduğunu bilmeden bu tahminlere kendi gizemlerini ekledi. Bu artmanın ve azalmanın gerçek sebebi Etiyopya’nın Dağlık Bölgesindeki engellerinden kurtulmuş muson yağmurlarıyken onlar suyollarının yönünü nehir yataklarından sarnıçlara doğru çevirdiler. Bu sarnıçlara sadece rahiplerin ve yöneticilerin erişimi vardı ve böylece rahipler, halk üzerindeki kontrolünün seviyesini bir tık daha artırmış oldu. (Muhakkak, herhangi bir yönetici onların suyuna gidecek kadar akıllı olmalıydı.)
Mısır’ın Kayıp Labirenti
Antik zamanlarda Mısırlılar nehri sadece sulama için kullanmamışlardır. Kuzeydeki yeni başkentleri Ineb- hedj’e, Moeris Gölünü besleyen Hawara ve oradan İskenderiye’ye aksın diye nehrin yönünü değiştirmişlerdir. Ayrıca, Mısır’ın Kayıp Labirenti adı verilen devasa bir yer altı sarayına doğru aktığı konusunda da kanıtlar bulunmaktadır. Bu gizemli yerin varlığı, Mısır hükümeti tarafından hala tamamen onaylanmamıştır.
Rüzgar ve akıntıyla beraber ya da korkusuz kürekçilerin onlara göğüs ermesiyle büyük mavnalar ve üçgen yelkenli tekneler nehri boydan boya geçerdi.
Bugünkü Aswan ve Khartoum’un arasında altı Cataract tarafından durdurulana kadar önlerine hiçbir engel çıkmadan nehri boydan boya geçerlerdi. Şimdiyse seyahat eden kişilerin önüne çok daha heybetli bir engel çıkıyor: Asvan Yüksek Barajı(The Aswan High Dam).
ESKİ MISIRIN KAYIP LABİRENTİ – BÖLÜM 1 –
MISIR’DAKİ SON BİZANS ANITI “KIZIL MANASTIR”
Nehrin Zapt Edilmesi
Mısır’ın ekonomisine verdiği muazzam katkı nedeniyle baraj, yere göğe sığdırılamazdı. Doğu Sudan nüfusunu yerinden etmesinin ve arkeolojik alanları (neyse ki Abu Simbel şehri daha yüksek bir zemine taşındı) sular altında bırakmasının dışında bu devasa su deposu, buharlaşma nedeniyle suyunun büyük bir bölümünü kaybeder. Bunların yanı sıra alüvyonların barajın arkasında birikmesi de bir diğer problemdir. Mavi Nil’in Etiyopya’nın Dağlık Bölgesinden toplayıp getirdiği bu verimli tortu, barajın arkasında tortulanır ve Nasser Gölünün su depolama kapasitesini giderek düşürür. Besin bakımından zengin olan bu verimli toprağın kaybı, mahsul verimini yüksek tutmak için tarlalarını gübreleyen çiftçileri kimyasallara bel bağlamaya zorlar. Bu kimyasalların herhangi bir yüzey akışı giderek zehirli hale gelen nehre doğal olarak geri döner.
Geçtiğimiz yıllarda Etiyopya’nın hazırlamış olduğu Büyük Etiyopya Rönesans Barajı ( The Grand Ethiopian Renaissance Dam) adlı canavar barajı projesi Mısır ve Sudan’ın su tedariğini daha da etkileyecek. Barajın inşasının beş yıl süreceği söyleniyor.
Eski Cumhurbaşkanı Mursi, o kadar endişelenmişti ki yapımı sırasında barajı patlatmakla tehdit etmişti. Şimdiki Cumhurbaşkanı al- Sisi ise koloni zamanlarından kalma uzun sürecek bir su dağıtım anlaşmasını imzalama girişinde bulundu. (Nil’den en çok yararlanacak ülkeyi Mısır yaparak.)
Bu oyunun sonu ne olacağına şu anda tanıklık ediyoruz. Bereketli Kara Toprakların eski Mısır efsaneleri sadece Kırmızı Topraklar kalana dek bu büyük nehirle birlikte yok mu olacak, insan merak etmeden duramıyor.
MISIRDAKİ EN İYİ KORUNMUŞ TAPINAK: “AŞK TANRIÇASI HATHOR’UN MUHTEŞEM TAPINAĞI”
Çeviri: Sinem AYAN
Not: Yazı Eylül 2016 tarihinde yazılmıştır.