Payava Lahdi, 19. yüzyılda Türkiye’deki bir arkeolojik alandan İngiltere’ye taşınan dekoratif bir dikdörtgen mezardır; British Museum’da Likya kültürüyle ilgili en dikkat çekici eserlerden biridir. Eski çağlardan benzersiz bir sembolik mesaj yaratan oymalar, Ksanthos şehri ve hükümdarı bulmacasının önemli bir parçasıdır. Bu, Ksanthos şehri tarihinin Yunan dönemine ait bir eseridir ve genellikle M.Ö. 375-362 yıllarına dayanır. Bununla birlikte, bazı araştırmacılar M.Ö. 360 dolaylarında yapıldığını öne sürüyorlar. Nadir mezar, çok zengin bir antik tarihe sahip olan Xanthos(Ksanthos) şehri hükümdarı’na aittir. Hükümdarın kişiliği ve hükümeti ile ilgili ayrıntılar kaybolmuştur. Bilinen tek şey ismidir –Payava. Yazıtta şunlar söylenir:
“Payava, Ad[…]’ın oğlu, A[…]rah’ın vekili, bir Likya’lıdır.”
Bununla birlikte, araştırmacılar uzun yıllardır bu gizemli hükümdar hakkında bazı ciddi bilgiler bulmaya çalışıyorlar. Soruşturmanın kaynağı, şimdi Londra’daki koleksiyonda bulunan benzersiz antik mezardır.
Likyalı Hükümdarın Mezarı
Mezar, İngiliz Sir Charles Fellows tarafından 1838’de amatör keşif ateşi döneminde açığa çıkarıldı. Fellows, 1844’te lahdin üç parçasını İngiltere’ye götürdü. En küçük bölüm Türkiye’de kaldı ve artık korozyona uğramış olduğu görülüyor. Başlangıçta, bulduğu şey hakkında hiçbir fikri olmayan Fellows, Payava Lahdini “Gotik biçimli at lahdi” olarak tanımladı. Dikdörtgen beşik tonozlu taş sandığın antik bir hükümdar için yapılmış bir lahit olduğunu bilmiyordu. Onunla birlikte çalışan ekip, keşiflerin öneminden habersiz olsa da, muhtemelen mezar duvarlarının zengin dekorasyonu nedeniyle eser önemli görüldü.
Lahdin boyutları oldukça etkileyicidir. Lahit şimdilerde 3,5 metre uzunluğunda fakat orijinal mezar 7 metreye kadar ulaşıyordu. Bir milenyum önce bedenler genellikle yakılıyor veya gömülüyordu. Likyalılar da dâhil birçok kültürde, cesetler Mısır’da olduğu gibi mumyalanmıyordu. Bu nedenle, Likya’lı hükümdarların mezarları, bizlere laboratuarda araştırmacılar tarafından analiz edilebilecek insan kalıntıları sağlamıyor.
Kültürel Olarak Karışık Sembolizm
Lahitteki oymalar büyüleyicidir – özellikle ilgi çekici olan nokta, eski sanatçıların hem Yunan hem de Fars geleneklerinden gelen sembolleri tek bir yerde kullanmalarıdır. Aslan motifi, Pers ve diğer birçok uygarlıkta olduğu gibi, Likya kraliyetinin de geleneksel sembolüdür. Mezara oyulmuş dikkat çekici sfenks çeşitli yorumlamalara sahiptir. Aslanlara benzer şekilde, sfenkslerde Pers süslemelerinde, aynı zamanda Likya oymalarında ve diğer birçok kültürde de popüler bir ayrıntıydı. Sfenks genellikle bir muhafızdır, bir şehri, bir mezarı ya da vakfedildiği herhangi bir yeri koruyan kayda değer bir varlıktır. Bu nedenle sfenks motifi genellikle ölülerin koruyucusu olarak kabul edilir. Mezarın doğu tarafı, süvari ve diğer askerler de dâhil olmak üzere bir savaş temasıyla süslenmiştir. Bu askerler, hükümdarın askeri gücünün tipik bir sunumudur.
Mezar oymalarında Yunan motifleri de çok zengin bir şekilde kullanılıyordu. Onları Payava ve refakâtçisinin sunuluşunda görebiliriz. Pelerin ve zırhlar giymiş olarak görülürler. Diğer yanda, atletik yapılı bir Yunan atleti, belki de eğitmeni ile resmedilmiştir. Aynı zamanda Autophradates adında bir Yunan valisi de Payava ile bir toplantıda görülür. Farklı yönlere bakan at kafası oymaları da Yunan kültürüne işaret eder. Dahası, çatı da mezarın diğer unsurları gibi dekore edilmiştir. Mezarın çatısını süsleyen avlanma sahnesinin belirli bir tarzı yoktur, ancak bazı bölümlerde bir karışımdır. Bu unsurla ilgili olarak hükmedilebilecek tek sonuç belirli bir kültüre ait olduğunun tespit edilememesidir.
Hükümdarın Toprakları Mezara Gömüldü
Ksanthos şehrinin zengin bir tarihi var. Şimdilerde Kınık olarak biliniyor ve Türkiye’nin Antalya şehrinde bulunuyor. Oradaki güzel manzara, Büyük İskender’in Pers topraklarını fethetmeye geldiğinde görmüş olduğu ile aynıdır. Şehir 1988 yılından beri UNESCO tarafından Dünya Mirası alanı olarak korunmaktadır.
Halikarnaslı Herodot’a göre:
“Harpagos komutasındaki Pers Ordusu Ksanthos ovasına girdi ve Ksanthoslularla savaştı. Ksanthoslular sayıca fazla olan Pers güçleriyle cesaretle savaştı. Bitmeyen Pers kuvvetlerine azimle karşı koydular, fakat sonunda yenildiler; eşlerini, çocuklarını, kölelerini ve hazinelerini kaleye götürdüler. Sonra duvarların her yanını ateşe verdiler. Yangın her şeyi yok etti. Sonra Ksanthos savaşçıları Perslere son kez saldırdılar; Ksanthos’lu son adam da ölene dek savaş naraları haykırdılar.”
Herodot, Ksanthos’u, eti ve kemikleri mezara gömülmüş hükümdar doğmadan çok önce ziyaret etmiştir. Payava’nın hükümranlık dönemi ordusu bu bölgeyi efsanevi imparatorluğunun bir parçası haline getiren Büyük İskender’in gelmesinden çok önce gerçekleşti.
Mezarın gerçek evi neresi?
Payava Lahidi, 20. yüzyıldan önce keşfedildikleri ülkeden çıkarılan eserlerin mülkiyeti hakkındaki tartışmaları tetikleyen eserlerden biridir. Örneğin Türkiye gibi ülkelerden gelen müzelere göre, topraklarının mirası anavatana geri gönderilmelidir. Dikkat çekici Lahit günümüzde hâlâ M.Ö. 400 – 326 yıllarına dayanan Likya eserleri Londra koleksiyonunun bir parçasıdır ve yakın gelecekte konumunun değişeceğine dair de bir öneri yok.
ANTİK AKDENİZ’DE KORSANLIK VE KÖTÜ ŞÖHRETE SAHİP KİLİKYALILAR
SALAMİS DENİZ SAVAŞI İÇİN TOPLANILAN YER BULUNDU
Yazar: Natalia Klimczak
Çeviri: Zeynep Şenel Gencer
References:
British Museum’s Lycian Collection, available at: http://www.lycianturkey.com/british-museum-lycia.htm
Xanthus, Tomb of Payava, available at: http://www.livius.org/articles/place/xanthus-kinik/xanthus-photos/xanthus-tomb-of-payava/
Ian Jenkins, Greek Architecture and Its Sculpture, 2006.
Tomb of Payava, West Side, available at: http://www.ancient.eu/image/5097/
Lycian history, available at: http://www.lycianturkey.com/lycian_history.htm