Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

İkonaların Yapım Teknikleri ve Betimlenen Sahneler – Bölüm 2

İkona yapmak için genellikle ıhlamur, akağaç, tomruk gibi hafif ve reçinesiz ağaçlar tercih edilir. Bunlardan çıkartılan yekpare ve muntazam tahta levhanın üzeri tesviye edilir.

0 11.235

YAPIM TEKNİKLERİ

İkona yapmak için genellikle ıhlamur, akağaç, tomruk gibi hafif ve reçinesiz ağaçlar tercih edilir. Bunlardan çıkartılan yekpare ve muntazam tahta levhanın üzeri tesviye edilir. Rus ikonalarında bu levhanın ortası biraz kazınarak, kenarlar hafif çıkıntı halinde bırakılır ve bu suretle levha kendinden bir çerçeveye sahip olmuş olur. Düzlenen tahta levhanın üzerine kat kat tutkal sürülür. Tutkal kuruyup sertleştikten sonra sünger taşı ile perdahlanarak pürüzsüz dümdüz bir satıh eklenir. Bu sathın üzeri de tutkalla karışık alçı ile sıvanıp terbiye edildikten sonra, tahta resim yapmaya hazır olur. Çoğu zaman tutkalla beraber tahtanın üzerine keten cinsinden bir bez yapıştırılır ve sonra alçı sürülür.

Sina Manastırı’nda bulunan 6. Ve 7.yüzyıllara ait en eşli Bizans ikonaları Mısırlıların mumya resimlerinden gelen ve ‘ Encaustique’ denilen mumlu boyama usulü ile yapılmışlardır. 8.yüzyıla kadar tatbik edilen bu usul, erimiş mumun içinde boyayı karıştırmak ve kullanılacağı zaman tekrar ısıtıp kullanmaktan ibarettir. Uygulanması çok zor olan bu usul sonraları terk edilir. Oldukça ince levhalardan yapılmış sözü edilen Sina ikonalarında, çıplak tahtanın üzerine kalın ve yoğun biçimde doğrudan doğruya sürülen mumla boyanın hayret verici tazelik ve şeffaflığını günümüze kadar muhafaza etmiş olduğu görülmektedir.

Yayınlanan Yazı Dizisinin 1. Bölümüne Buradan Ulaşabilirsiniz

8.yüzyıldan itibaren yapılan ikonlarda devamlı olarak ‘detrempe’ denilen boyama usulü uygulanmış; buna göre boyalar, su, ağaç zamkı ve yumurta sarısıyla karıştırıldıktan sonra kullanılmıştır. 15.yüzyıldan itibaren de boyadaki yumurta sarısı yerini zeytin yağına bırakır.

Hazırlanmış tahta levhanın üzerine istenilen resmin ana hatlarını ince bir fırça ile yahut sivri uçlu madeni bir kalemle çizen ressam ‘detrempe’ usulü ile resmi yapmaya başlar. Bazı ressamların bu boyaya birazcık şarap veya sirke karıştırdıkları bilinmektedir. Kimi ikonalarda boyaya şeffaflık kazandırmak için zeminin varak altından yaldızla kaplandığı ve resmin bunun üzerine yapılmış olduğu görülür. Büyük atölyelerde, bir kısım ikonalar birkaç ressamın iş birliği ile yapılırdı. Bu ressamların kimi altın yaldızı kaplar, kimi tasvirin yüzünü işler, kimi elbisesini yapardı. İkonaları böyle müştereken hazırlamak Bizans sonrası devirde yaygınlaşmıştır.

Bizans devrine ait ikona resimleriyle ilgili, bir takım metinler vardır. Azizlerin hayatını anlatan ve ‘Sinaksarion’ denilen kitaplarda, azizlerin şekil ve şemaili geleneğe yahut daha eski ikonalara göre tarif edilmişlerdir. Diğer taraftan 9. Ve 10.yüzyılda yazıldığı tahmin edilen ilgi çekici bir eserde böyle tarifler vardır. Bu çeşit eserlerin sonuncusu 18.yüzyılın başında bir keşiş tarafından yazılan ve ‘Aynaroz Resim Rehberi’ diye bilinen bir kitaptır. Daha eski metinlerden faydalanmak suretiyle yazılmış olduğu anlaşılan ‘Aynaroz Resim Rehberi’nde’ İsa’nın, Meryem’in, Yahya’nın, Peygamberlerin, azizlerin duruşları, yüzlerinin saçlarının ve sakallarının şekilleri, elbiseleri ve çeşitli sahnelerin düzenlemeleri, ayrıntılarına varıncaya kadar tarif edilmişlerdir. Ressamların bu kurallara uymaları zorunludur.

Dergimizde Yayınlanan Bizans Yazılarına Buradan Ulaşabilirsiniz

Resim tamamlandıktan ve boyaları iyice kuruduktan sonra, ikonanın üzerine gerekli yazılar yazılır. Bu yazılar yazılmadan ikona tamamlanmış sayılmaz. Bu yazılarda da uyulması gereken kurallar vardır. İsa’yı ve Meryem’i gösteren ikonlar yapıldığı memleketin yazısıyla yazılır. Bizans ve sonrası Rum ikonaları Yunanca yazılır. Rus ikonları Rusça; Bulgar, Sırp, Slovak, Gürcü ikonalarının yazıları da Bulgarca, Sırpça, Slovakça ve Gürcüce yazılır. Arap memleketindeki Ortodoks Hristiyan Arapların yaptıkları ikonlarda yazılar Arap harfleri ile yazılmıştır. Ancak değişmez kural, İsa ve Meryem’in isimleri hep Yunanca yazılır. Üzerindeki yazılara bakılarak hangi ikonanın nerde yapıldığını tahmin etmek kolaydır.

İkonlar tamamlandıktan sonra kutsallık kazandırılmak için başrahibe takdim edilir. Tanrıya ithaf merasimi yapılmaz ise ikona kutsallık kazanmaz. Bu merasim esnasında başrahip ressamın şahsını imtihana tutar, daha sonra ikonanın kurallara uygun yapılıp yapılmadığını denetler ve tanrıya ithaf eder. Bu merasimde başrahip şu duayı okur : ‘’ Senin tasvirinde ,yabancı bir Allah’ı değil yanız seni yücelteceğiz, ey bizim biricik Allah’ımız,  Sen ki Musa’ya, altınla kaplı servi ağacından yapılmış Ahit Sandığı ile iki Kerub heykelini mabedine koymasını emrettin. Bunlar, bu heykeller de insan eliyle yapılmış olmalarına rağmen, onlara korku içinde saygı duyulmasını ve onların önünde buhur yakılarak, dua edilerek, sana secde edilmesini buyurdun. Sen bu saygıyı sana gösterilmiş olduğu için kabul ettin. Şimdi bu ikonayı takdis eyle, bu ikonanın içimizdeki şeytani duyguları defetme kuvvetini kazanmasına müsaade eyle.’’

İkonalar üç boyutlu yapılmaz çünkü dinen bu mevcut değildir. Tahtadan yapıldığı gibi bakır, tunç, gümüş ve altından da yapılmış ikonlar vardır.

SIRASIYLA BETİMLENEN 12 SAHNE

                Evangelismos: Meryem’e, Cebrail tarafından İsa’yı doğuracağının müjdelenmesi sahnesidir. ‘’ 6. Ay melek Cebrail, Tanrı tarafından Galile’de, Nasıra kentinde Davut Soyundan Yusuf adlı biriyle nişanlı erden bir kıza gönderildi. Erden kızın adı Meryem idi. Melek ona geldi  ‘Selam ey kayra bulan ‘ dedi ‘Rab seninledir’. Bu söz üzerine Meryem şaşırdı, böyle bir selamın ne anlama geldiğini düşünmeye başladı. Melek ‘korkma ‘ dedi,  ‘Çünkü Tanrı’nın kayrasına kavuştun. Gebe kalıp bir oğul doğuracaksın ve adını İsa koyacaksın’ der. ‘’

                Genesis: İsa’nın doğum sahnesidir. İsa, kundaktadır ve başında hayvanlar nefesleriyle İsa’yı ısıtırlar. Konu samanlıkta geçmektedir. Üç müneccimler ve kralların tapınması var sahnede. Meryem’in nişanlısı da resmedilir sahnede. İncil’de ‘’ O günlerde Kayser Agustus’tan, tüm dünyanın sayımı için buyruk çıktı. Bu ilk sayım Kirinius’un Suriye valiliği döneminde oluyordu. Herkes sayıma katılmak için kendi kentine gitti. Yusuf’da Galile’nin Nasıra kentinden Beytlehem denen yere gelir. Amacı Meryem ile birlikte sayıma katılmaktı. Onlar ordayken Meryem’in doğurma vakti gelmişti. İlk oğlunu dünyaya getirdi. O’nu kundağa sarıp hayvan yemliğine yatırdı. Çünkü handa yer bulamamışlardı.’’

Hipapanti: İsa’nın mabedi takdim edilmesi sahnesidir. ‘’Musa’nın ruhsal yasalarına göre paklanma zamanı geldiğinde, Meryen ve Yusuf çocuğu Yeruşalem’e Rab’be sunmaya götürdüler. Rab’bin ruhsal yasasında ‘’ilk doğan her erkek Rab için kutsal sayılacaktır’’ diye yazılı olduğundan bir çift kumru veya güvercin sunmaya gelinir.’’ Yeruşalem’de, Simeon diye tanrı sayar bir rahibe götürürler ve rahip İsa’yı kucağına alır ve İsa hakkında iyi şeyler söyler.

Hristiyanlık Hakkında Tüm Araştırmalarımıza Buradan Ulaşabilirsiniz

Baptisis: İsa’nın, Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edildiği sahne. İncil’de ‘’Halktan herkes vaftiz edilince İsa’da vaftiz edildi. Dua ederken gök açıldı. Kutsal Ruh bedensel durumda güvercin gibi İsa’nın üzerine indi ve gökten bir ses duyuldu: ‘Sen sevgili Oğlum’sun; senden hoşnudum.’’

Metamorphosis: İsa’nın suretinin değişmesi sahnesidir. Tebur Dağı’nda geçer olay  İsa , Tanrı ile görüşürken bir ışık ortaya çıkar. İsa ile gelen havariler ışık yüzünden uyuya kalırlar şeklinde bir betimleme vardır. İncil’de ‘’İsa Petros’u, Yuhanna’yı ve Yakup’u yanına alıp dağa dua etmeye çıktı. O dua ederken yüzünün görünüşü değişti, üzerindeki giysi gözleri kamaştıracak şekilde parladı. O sırada Petros ve yanındakilerin gözlerinden uyku akıyordu. Uyandıklarında o yüce ana tanık oldular İsa ve yanındaki Musa ve İlyas’ı gördüler. Onlar konuşurken bir bulut indi ve içindeki ses ‘Seçilmiş olan Oğlum budur, O’nu dinleyin’ ses geldiğinde İsa’yı yalnız buldular. Öğrenciler ağızlarına açamadılar. Gördüklerini de o günlerde kimseye anlatamadılar. ‘’

Egerisis Lazaru: Lazarus’un diriltilme sahnesi. Bu sahne İsa’nın mucizelerinden Lazarus’u diriltme sahnesidir. Kalabalık bir kompozisyon mezar var kalabalığın içinde İsa , mezarda bulunan Lazarus’u diriltir. İncil’de ‘’İsa derin derin inledi ve mezara yaklaştı. Mezar bir mağaraydı, önüne bir taş koymuşlardı. İsa ‘taşı kaldırın’ diye buyurdu. Ölünün kız kardeşi Marta ‘Ya Rab, artık kokmuştur; öleli dört gün oldu’ dedi. İsa gözlerini yukarı kaldırarak ‘Ey Baba, beni işittiğin için sana şükrederim’ dedi. ‘beni her zaman işittiğini biliyorum. Ancak çevrede duran halk için bu sözleri söylüyorum; beni senin gönderdiğine iman etsinler diye’. Bunları söyledikten sonra yüksek sesle bağırdı: ‘Lazar dışarı gel!’ Ölü elleri, ayakları sargılarla bağlı, yüzü bir bez ile örtülü dışarı çıktı. İsa ‘ Onu çözün, bırakın gitsin’ dedi.’’

İlgili Yazılar

Vaiforos: Kudüs’e giriş sahnesidir. İsa için sonun başlangıcı diyebiliriz. İsa eşek üzerinde karşısında Kudüs Şehri ve insanları var. İsa’nın arkasında havarileri var. Sahnede bir hurma ağacı ve onun üzerinde de Zakai adında bir adam var. İnsanlar gelen İsa’nın ayağının altına halı serer şekilde betimlenir.

Stavrosis: İsa’nın çarmıha gerilme sahnesi. Golgo tepesinde geçen bir kompozisyon var. İsa çarmıha gerilmiş bir halde Meryem ağlar durumda ve yanındakiler onu teselli ediyorlar. Romalı askerler var ve İsa yalnız asılmaz yanında asılan insanlarda vardır. İncil’de ‘’İsa’yı alıp götürdüler. Adı kafatası olan Golgota tepesine götürdüler. Orada onu ve iki kişiyi çarmıha gerdiler. İsa ortadaydı. Pilatus bir belge yazarak haçın üstüne bastı. Yazılan şuydu: NASIRALI İSA, YAHUDİLERİN KRALIDIR. İsa’nın haçının yanında Meryem, teyzesi, Klopas’ın karısı ve Magdalalı Meryem duruyorlardı. İsa annesine ‘İşte oğlun’ dedi ve öğrencisine dönerek ‘İşte annen’ dedi ve öğrencisi Meryem’i evine aldı.

Anastasis: İsa ölümünden sonra Adem ve Havva’nın ellerinden tutarak çeker. Ölüler diyarında geçer kompozisyon. İsa’nın arkasında Eski Ahit Peygamberleri vardır. İsa’nın dirilme sahnesidir.

Analipsis: İsa’nın gökyüzüne yükselişinin olduğu sahne. Kalabalık ya da yalnız da betimlenebilir. İsa ışık huzmesi içinde göğe doğru yükselir. Sahnede melek tasvirleri de vardır.

Pentikosti: İsa ve havarilerinin karşılıklı oturması, onlara görünmesini anlatan sahne. İsa ve havariler komposizyonu kaplar.

Koimesis: Meryem’in ölümü sahnesidir. Meryem uzanır şekildedir. Sağ yanında altı, sol yanında altı havari durur.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ                      

İkonalar, ortaya çıkış ve kullanım amacı olarak ibadet için ortaya çıkmıştır. Görselliğe ihtiyaç doğduğu için, bunun da en büyük sebebi halkın okuma yazma oranının düşük olmasıdır. İşte tam burada ikonalar devreye girip resimlerle, görsellerle dini anlatmak ve ibadeti anlatmak kolaylaşmıştır. Hz. İsa, Meryem, Yahya ve diğer Azizlerin hayatını anlatmak kolaylaşmış ve kitaptaki tasvirleri daha kalıcı bir dille anlatım yolu seçilmiştir. Tabi ki de ikonalar ilerleyen zamanlarda dinin içinde çokça yer verilmesi nedeniyle bazı sapmalar olur. Bu sapmaları önlemek için konsül adı verilen dini toplantılarda önlem ve kararlar alınır. Bu dönem Hıristiyan dünyası için kargaşa ve buhranla geçer. Ortak nokta da birleşilerek ikonalar tekrar dinin içinde yer alır.

İkonalar görüldüğü üzere rastgele kurallara göre yapılan bir şey değildir. İkonlar yapım aşamasında kurallarla yapılır. İkonlara sanat yapıtı dememeliyiz benim kendi fikrim tabikide bu. Kuralların olduğu kısıtlamaların olduğu yerde sanat biter, özgünlük biter. Dini birer obje olarak yorumlayabiliriz ikonaları.

İslamiyet ile karşılaştırdığımızda resmin yasak olması, görselliğin dinde yer verilmemesi tamamen putlaştırma veya sapkınlığı önlemek amacıyladır. Ancak şöyle bir ayrıntı verelim Hıristiyanlıkta da giriş bölümünde resim yasaktır. İslamiyet ile aynı amaçtan dolayı yasaktır. Diyeceksiniz ki o zaman neden kutsal kitapta yazılana itibar edilmemiş. Sebebi kesinlikle halkın okuma-yazma oranı ile alakalıdır. İslamiyet’te okuma-yazma oranı iyi mi sorularına da, tabi ki de iyi değil ancak İslamiyet’te kesin yargılarla ve peygamberin sözüne kesin bir itibar vardır. Kendinden sonra gelen halefleri de bu yasağı diğer inananlara aktarmış ve yasaklamıştır. Ancak  Hz. İsa ölünce azizler ve dini anlatan kişiler inisiyatif almış diyebiliriz.

İkonaların manastırlar, kiliseler için önemine gelelim. Önemi şudur; Kilise ve manastırların bir gelirleri yoktur. Genelde bağışlarla ayakta kalır. İkona yapımı ve satımı kilise ve manastırların ekonomik gücünü, desteğini oluşturur. Kilise ve manastırlarda ilerleyen zamanlarda bu işi seri üretime geçirip ekonomik kazanç elde etmişlerdir.

İkonaların önemi bizim açımızdan geçmişe, Hıristiyanlık alemine ışık tutmasıdır. İkonaların yapılışından tutun üzerindeki tasvirlere, tasvirlerdeki ve renklerdeki değişimlere kadar ikonalar geçmişe hep ışık tutmuştur. Geçmişten günümüze gelen ikonalar olduğu kadar da gelemeyen çoktur. Ahşaptan olması nedeniyle kaynaklanır bu sıkıntı. Günümüzde de halen kullanımı devam etmektedir.

İkonaların Ortaya Çıkışı Ve Gelişimi – Bölüm 1

Makalenin Yazarı Anıl Nural‘a paylaşımından dolayı teşekkür ederiz. Anıl Nural’ın sitemizdeki diğer yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynakça

Başeğmez 1989 Ş.Başeğmez; İkonalar, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,1989

Ostorgosky 2011 G. Ostorgosky, Bizans Devlet Tarihi, Türk Tarih Kurumu, çeviren Profesör Doktor F. Işıltan, Ankara 2011

Tevrat 2003

İncil 2001

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More