Godfrey of Bouillon: Birinci Haçlı Seferlerinin Lideri ve Kudüs Krallığı Hükümdarı

Godfrey of Bouillon esas olarak Birinci Haçlı seferleri sırasında önde gelen liderlerden biri olması nedeniyle bilinen bir ortaçağ Frenk soylusudur. Godfrey, Kutsal Topraklara yapılan bu başarılı askeri seferin bir sonucu olarak yeni kurulan Kudüs Krallığı’nın ilk hükümdarı olmuştur. Godfrey’in “Kral” ünvanını kabul etmeyi reddettiği ve bunun yerine  ‘Kutsal Kabir Savunucusu/ Koruyucusu’ manasına gelen ‘AdvocatusSanctiSepulchri’ ünvanını seçtiği söylenir.

Godfrey’in hayatının ilk yılları

1060 yılında doğan Godfrey of Bouillon Boulogne Kontu II. Eustace’nin ikinci oğlu, eşi ise Aşağı Lorraine Dükü III. Godfrey’in (Sakallı) kızı Ida’dır. Godfrey Of Boullion’un ağabeyi, III. Eustace, Boulogne idaresinin varisi olarak ailenin İngiltere’deki mülkünü devralmak üzereyken Godfrey, dayısı IV. Godfrey (Kambur)’in vârisi olarak ilan edildi. 1076 yılında dayısı suikasta kurban gidince Godfrey, Aşağı Lorraine Dükkalığını da içine alan Verdun bölgesi ile Antwerp’in Marquisate bölgesi arazilerini devraldı.

### Haçlı Seferlerine Katılan Çocuklar Yazımızı Mutlaka Okumalısınız

Fakat tüm bu topraklar hemen Godfrey’in eline geçmedi. Mesela, Godfrey Aşağı Lorraine Dükalığının varisi iken bu dükalık Kutsal Roma İmparatoru IV. Henry tarafından alınmış ve İtalya II. Conradı olan oğluna verilmiştir. Bu arazi daha sonra imparatora bağlılığının bir ödülü olarak Godfrey’e 1089 yılında verilecektir.

Godfrey, IV. Henry’nin Papa VII.Gregory’ye karşı savaştığı Papazlar Savaşında  Kutsal Roma İmparatorluğunun bir tebaası olarak imparatorun yanında yer aldı. İmparatora desteği karşılığında Godfrey ödül olarak 1089 yılında Aşağı Lorraine Dükü oldu.

Godfrey askerlik çağrısına uyuyor

27 Kasım 1095’de, Papa II. Urban, haçlı seferi vaaz ettiği Clermont’da (günümüz Fransa’sı Auvergne bölgesinde) idi. Burası Christendom erkeklerine doğudaki diğer Hıristiyanlara yardım etmek için ilk kez silahlanma çağrısı yapılan yerdi. Hem köylüler hem de soylular, papanın mesajından esinlenilerek haçları aldılar ya da bu teşebbüse kaynak aktarmak için para desteği sağladılar. Godfrey, Papa’nın silahlanma çağrısına cevap veren asillerden biri idi. Ona eşlik eden kişi önce Edessa Kontu olacak ve daha sonra da Kudüs Krallığını kardeşinden devralacak olan genç kardeşi Baldwin’dir.

### Tapınak Şövalyelerinin Yükselişi ve Düşüşü Yazımızı Mutlaka Okumalısınız

Birinci Haçlı Seferinde komutanlık görevini üstlenen diğer önemli soylular arasında Toulouse Kontesi IV. Raymond, Taranto Prensi I. Bohemond ve Blois Kontu II. Stephen de vardır. Çeşitli haçlı birlikleri farklı rotalar kullanarak kendi bölgelerinden doğuya doğru ilerlediler ve düşman topraklarına girmeden önce Konstantinopolis (İstanbul) dışında toplandılar.  Godfrey, Baldwin ve orduları karayolu ile Kutsal Roma İmparatorluğu ve Macaristan üzerinden ilerleyerek Bizans topraklarına içerisine girdiler ve 1096’da Noel’den iki gün önce Konstantinopolis’e ulaştılar.

İstanbul’da, Bizans İmparatoru Alexius Comnenus ile haçlıların arası başından beri gergindi. Örneğin, bir yerde liderlerinin imparatorun emri ile gözaltına alındığı yönündeki asılsız bir söylenti Haçlıların Konstantinopolis’e saldırmasına neden oldu,

“Bu kişilere imparatorun emri ile kontların gözaltına alındığı yönünde asılsız söylentiler ulaştırıldı. Bunun üzerine, Latin lejyonları büyük bir kalabalık haline geldiler ve Bizans üzerine harekete geçerek ve hızlı bir şekilde Argyra adı verilen bataklık tarafında bulunan sarayları tamamen yerle bir ettiler. Aynı zamanda şehrin duvarlarını denediler, ancak kuşatma araçları ellerinde olmadığından bunları kullanamadılar.”

Sonunda, Alexius, haçlı seferi liderlerini kendisine bağlılıklarını sağlama konusunda ikna etmeyi başardı ve Bizans topraklarını Türklerden geri aldıklarında onu derebeyi olarak kabul edeceklerine dair söz aldı. Buna karşılık imparator, Haçlılara Küçük Asya’ya yaptığı yürüyüş sırasında destek ve malzeme temin etme sözü verdi,

“O (Godfrey) ona  (Alexius) geldi ve kendisinden talep edilen yemini resmi bir şekilde etti: şehirler, topraklar ya da kaleler, (daha önce imparatora ait olan)  barbarlardan ele geçirilecek ve iyi niyetli olarak bu maksatla imparator tarafından gönderilen askeri liderlere veya valilere teslim edilecekti. Daha sonra Boğazı geçti ve kampını Pelecanum’da kurdu, İmparator, her yerde bol miktarda ihtiyaç maddesi tedariğinin yapılmasını takip ediyordu.”

1099 ortalarında, Godfrey (ve haçlı ordusundan ayrılanlar) Kudüs’ten önce geldi. Haçlı seferi liderleri arasındaki farklılıklara rağmen, düşman topraklarında ilerleyişleri sırasında bir arada kalmayı, Türklere karşı birtakım savaşlar kazanmayı ve makul miktarda toprağı fethetmeyi başardılar. Haçlılar şimdi gözlerinin önünde ve o dönemde Fatımi Hilafetinin egemenliğine altında bulunan ve nihai hedefleri olan kutsal şehri kuşatmaya başladılar. Yaklaşık bir ay sonra Kudüs haçlıların eline geçti.

Kudüs’ün bir lideri

Kudüs’ün düşmesinden sekiz gün sonra, usulü William of  Tyre tarafından aşağıda tarif edildiği şekilde bir kral seçilecekti:

“Bazılarının söylediğine göre Tanrı’yı ​​memnun eden ve bireysel hususları da hesaba katan bir seçim yapmak için, her bir büyük liderin hane halkından bazı prensleri çağırıp resmi bir yemin ettirdiler ve onları Lordlarının davranış ve alışkanlıkları konusunda sorguladılar. Böylece yalan söylemeden gerçeği aktaracaklardı… Dük (Godfrey) ‘ün ailesi diğerleri arasında sorgulanırken, Duke’un eylemlerinin arasında, hizmetçilerini en çok rahatsız eden hareketi şu idi: Bir kiliseye girince, ayin kutlaması bittikten sonra bile dışarı çıkarılamıyordu. Bunun yerine, papazlardan ve her bir resim ve heykel konusunda uzman görünen kişilerden talepte bulunuyorlardı.  Diğer şeylerle ilgilenen dostları, bunu sıkıcı, hatta bayıltıcı buluyorlardı. Dahası, belirli ve uygun bir saat için hazırlanan yemekler, bu uzun ve can sıkıcı gecikmeler nedeniyle soğuk ve iştah kaçırıcı bir hale geliyordu….Birbirleriyle uzun istişare ve müzakerelerde bulunduktan sonra oy birliğiyle lord Dük’ü seçtiler. ”   

Godfrey, hayatının geri kalanında doğuda kaldı ve 1100’de Kudüs’te öldü. Bununla birlikte, konuyla ilgili birçok çelişkili tarihsel açıklamalar bulunduğundan ölümü ile ilgili koşullar net değildir.  Godfrey’in ölüm nedeninin: bir okla vurulma, bir hastalık veya zehirlenme (muhtemelen zehirli bir elma ile) olabileceği ifade edilmektedir.

Çeviri: Fatih Alatepe