Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Eskiçağ’da Tıp Uygulamaları (Bölüm 1 Mezopotamya)

Her dönemde insanoğlunun en büyük arzularından birisi, ölümsüzlük ve uzun yaşama olmuştur. İnsan bu arzusundan dolayı önce mitlerde ölümsüzlüğü aramış, çeşitli denemelerden sonra bunu başaramayınca ölüme boyun eğmek zorunda kalmıştır.

1 18.654

Her dönemde insanoğlunun en büyük arzularından birisi, ölümsüzlük ve uzun yaşama olmuştur. İnsan bu arzusundan dolayı önce mitlerde ölümsüzlüğü aramış, çeşitli denemelerden sonra bunu başaramayınca ölüme boyun eğmek zorunda kalmıştır. Ölümsüzlüğün mümkün olmadığını gören insan bu sefer de en azından ayakta kalmanın, uzun yaşamanın sırlarını aramaya başlamıştır. Bu durumun en belirgin olduğu alan ise hastalıklarla mücadele etmektir.

Hasta ve sakat bir insan farklı halklar tarafından farklı şekillerde değerlendirilirdi. Cherooke ve Navaho halkları hastalarına nezaketle, kötürümlere ve sakatlara da kabullenmeyle müdahale ederlerdi.

Kıtlık yaşayan kabilelerde yaşlıların intihar etmeleri onların diğerlerine yük olmamaları açısından kabul gören bir davranıştı. Eskimolar yiyecek kaynakları azaldığında yaşlı olanlarını dışarıda buzun üzerinde korumasız olarak bırakırlardı. Bazı ilkel gruplarda sakat olanlar yaşam güçlerinin kabilede kalması için öldürülüp yenirlerdi.

Kuzey Amerika yerlilerinde ciddi bir hastalıktan kurtulan kişilere olağanüstü güçlere sahip oldukları gözüyle bakılıp saygı duyulurdu.

Akıl Hastaları Bazılarına göre şeytani bir ruh barındırırlardı ve onlardan uzak durulmalı, onlara kötü davranılmalı veya öldürülmeliydiler. Diğer halklara göre ise ruhani güçlere saygı gösterilmeliydi. Eskimo ve Sibirya halkları psikotik davranış gösteren kişilere, seçilmiş veya kendini öyle atfetmiş bir şaman olarak bakılırdı.

Ural-Altay toplumlarında şamanın doğaüstü görevleri arasında insanlarla ruhlar arasında bir iletişimci olmak gelecekten haber veren bir kahin olmak işlevleri vardı.

Kızılderililerde hava, hastalıklar, yaralanmalar ve yılan ısırıkları için birer uzman vardı. Dini ayin gerektirmeyen hastalıklar için genelde şifacı ilaçlar verilir ve ardından dualar takip ederdi.

tip-uyghulamasi

1.Eski Mezopotamya’da Tıp

Mezopotamya denilince kuşkusuz akla Sümer, Babil ve Asur gelmektedir. Bu bölge kültürü, tarihi ve arkeolojisi üzerine birçok bilgiye sahibiz. Ancak tıp alanında aynı kaynak zenginliğine sahip olduğumuzu söyleyemeyiz. Mezopotamya tıbbı ile ilgili bilgilerimiz el kitabı ve reçetelerden ibaret olan tıbbi metinler, kanun maddeleri ve edebi metinlere dayanmaktadır.

Mezopotamya tıbbı konusunda sözünü ettiğimiz belgelerin büyük bir çoğunluğu “Asurbanipal Kitaplığında bulunmuştur. M.Ö. 7. Yüzyıla ait bu belgeler 22.000’in üzerinde tabletten oluşan kitaplık içerisinde yer almaktadır. Aslında bunlar genellikle çok daha eski belgelerden kopya edilmişlerdi. Mezopotamya’nın en eski tıp tabletleri M.Ö. üçüncü bin yılın sonlarında Sümerler tarafından kaydedilmiştir.

Sümerler tarafından oluşturulan ilaç formülü ve reçeteler daha sonra Asurlu hekimler tarafından da kopyalanarak kullanılmıştır. Tabletler üzerindeki bu metinlerde tıbbi konular, hastalıklar çok özet olarak belirtilmiş ve daha çok neler yapılacağı anlatılmıştır.

Babil tıbbi için en önemli belgeyi ise Hammurabi Kanunları oluşturur. kanun maddelerinde hekimlerden ziyade cerrahlar konu edilmiştir. Maddeler incelendiğinde cerrahların başarılı oldukları zaman ödüllendirildikleri, aksi takdirde cezalandırıldıkları anlaşılmaktadır.

hammurabi-kanunlari

1.a Hammurabi Kanunları Madde 215 – 223

215: Eğer bir kimse tunç bıçağı ile ağır bir yara yapmış olsa ve bu kimseyi hayata kavuşturursa veya göz perdesini tunç bıçağı ile açarak bir kimsenin gözünü hayata kavuşturursa 10 şekel (şekel 8gr ağırlığında bir birimdir) almalı.

216: Eğer ameliyat edilen kişi maşenkak ise, o hekime 5 şekel verilir.

218: Eğer ölüme sebebiyet verirse o hekimin elleri kesilir.

219: Eğer bir maşenkakın kölesini öldürürse yerine köle verilmelidir.

220: Eğer köleyi kör ederse yarı parası ödenmelidir.

221: Eğer bir hekim, bir kimsenin kırık kemiğini tedavi eder veya hasta organı yerine getirirse, hekime 5 şekel verilmeli.

226: Eğer bir sınıkçı (kırıkçı), köle sahibinin izni olmadan kölenin işaretini görülmeyecek derecede kazırsa, bu sınıkçının elleri kesilmeli.

Kanun maddelerinden de anlaşılacağı üzere hekimler aslında bir zanaatkâr olarak toplum içerisinde kabul görmektedir ve yaptıkları hatalarında az olmasını sağlamak amacıyla kanun yapıcı tarafından ağır şekilde cezalandırılmaktadır.

Eski Mezopotamya’da tıbbı dini görüşlerle de tamamen iç içe bir durumda gelişmiştir. Mezopotamya tıbbını sihirden ayırmak oldukça güçtür. Mezopotamya’da tıp eğitimi de tapınaklara bağlı okullarda yapılmıştır.

sifa-otlari

1.b Eski Mezopotamya’da Tedavi Yöntemleri

Hastanın yanına gelen hekim öncelikle hastanın rengini, genel görüntüsünü ve hareketlerini incelemiştir. Teşhis için ise; ağız ve dilin durumunu, idrarın görüntüsü, gözlerin manzarası gibi durumlar üzerinde durmuştur. Örnek vermek gerekirse: Hastanın ağzı kırmızı ise hasta iyi olacaktır, siyah ise hasta ölecektir. İdrar kırmızı ise hasta iyileşecektir, şayet hasta idrarını yapamıyorsa o kişi ölecektir. Aslında hekim tedaviden daha ziyade bir kâhin ya da hastalığın sonuçlarını başka insanlarda daha önce gözlemlemiş ve onu iletmektedir.

İlgili Yazılar

Din, büyü ve kehanet Mezopotamya tıbbı ile iç içe ilerlemiştir. Bu ilerleme tıbbın tapınaklarda gelişmesine yol açmıştır. Bilinen pek çok bitkisel ilaç ve bazı cerrahi yöntemler olmasına rağmen nedeni anlaşılamayan hastalıklara çoğunlukla günahların cezası veya tanrılar için çalışan ifritlerin işi olarak değerlendirilmiştir.

Eğer hasta başım başın diye bağırıyorsa, bu bir tanrının işidir. Eğer dişlerini gıcırdatıyor ve elleri ayakları titriyorsa, sebep tanrı Sin’dir; hasta ölür.

tedavi

Bunların dışında hekimler kendi tedavi yöntemlerini de sıklıkla uygulamışlardır. Örneğin Mezopotamyalı hekimler göz hastalığını çok yakından incelemişler ve bu hastalıkları iyileştirmek için göz banyoları, merhemler ve çeşitli yağlar kullanmışlardır. Ayrıca miyopluğu ve hipermetropluğu gidermek için mercekler kullanılmıştır. Sarılık hastalığının karaciğerden kaynaklandığı fark edilebilmiştir. Mezopotamyalılar diş çürüklerini ya da ağrıyan dişleri çekmişlerdir. M.Ö. 2400 yıllarında yaşamış olan Dio-Edinmugi tarihteki ilk diş hekimidir. Örnek bir diş tedavisi kaynaklarda şöyle aktarılır:

Eğer birinin dişi sarı olursa Akkad Tuzu terementisi ile temizlenir ve ağız, bal, yağ ve bira ile yıkanır. Çürükler için ise uygulama yapıldıktan sonra geçmezse insan kafatası alınır ve bir iskemleye renkli bir giysi örtülür. Kafatası bunun üzerine yerleştirilir. Kafatası yedi ayrı zamanda yedişer kez hasta tarafından öpülür ve iyileşme olur.

Ayrıca diş hastalıkları için kullanılan droglardan, deve dikeni kökü kurutulup toz edilir, yağ ile karıştırıldıktan sonra dişe uygulanır.

Mezopotamya’da uygulanan diğer drog tedavileri arasında iç organları ilgilendirenleri de yaygın olarak görülmektedir. Bunlar içerisinde özellikle safra kesesini iyi bildikleri anlaşılmaktadır. Safra kesesi rahatsızlıklarında hastaya su içerisine keskin şarap karıştırılarak içirilmiştir. Ayrıca hastaya dana sütü vermişler ya da dana sütüne veya acı içkilere hurma şarabı karıştırılarak kullanmışlardır.

Uğurlu zamanlarda toplanması gerektiğine inanılan bitkileri (hardal, kekik, erik ağacı, armut, incir, söğüt, mana bitkisi, köknar ve çağ ağacı gibi) sihirli sayıların etkisiyle (üç ve yedi ile katları) belirli aralıklarla kullandırmışlardır.

Kramer’in nakletmiş olduğu ilaç reçetelerinden yakılarla ilgili olanın çevirisi şöyledir:

                        Irmak çamuru toz haline getiriniz ve bunu suyla yoğurunuz; ham yağla ovunuz ve yakı olarak bağlayınız.

            Aynı reçetelerden yutularak alınan ilaçlarla ilgili olarak da 9 numaralı reçeteyi örnek verebiliriz:

                        … bitkisinin sakızı üzerine sert bira dökünüz; bir ateş üzerinde ısıtınız; bu sıvıyı ırmak zifti yağına dökünüz ve hasta kişiye içiriniz

            Bu droglarla tedavide kullanılan bitkilerin tedarikinin de hayli zor olduğunu British Museum’da bulunan bir tabletten alınan bilgilerden anlayabiliyoruz. Babil Kralı Mardukpaliddin’in kendine özel tıbbi bitki bahçesi vardı ve buradaki 64 bitki arasında soğan ve sarımsak da bulunuyordu.

tip-aleti

Eskiçağ’da Tıp Uygulamaları (Bölüm 2 Hititler)

Hazırlayan: Tolga Candur

KAYNAKÇA

Samuel Noah Kramer, “Tarih Sümerlerde Başlar – 10. Bölüm Tıp İlaç Formülleri Kitabı”

Ebru Mandacı Uncu, “Eski Mezootamya’da Tıp

Hande Duymuş, “Eski Kültürlerde Köpeğin Algılanışı

Ayşegül Demirhan Erdemir, “Prehistorik ve İlk Çağlarda Tıp

Gaye Şahinbaş Erginöz, “Hititlerde Anatomi ve Tıp

Meltem Doğan Alparslan – Metin Alparslan, “Hititler Bir Anadolu İmparatorluğu

Şeyma Ay Arçın, “İsrail ve Yahuda Krallıkları Tarihi

Albert Crampdor, “Mısır’ın Ölüler Kitabı

Şükran Sevimli, “Anadolu Uygarlıklarında Temizlik Kavramı ve Uygulamalarının Evrimi

Not: Yazı hazırlanırken yazarın kendi yorumu dışında kaynaklardan değiştirilmeden alınan metinler mevcuttur.

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

1 yorum
  1. e.nisa diyor

    Son resimdekilerin ne olduğu yazmıyor ,öğrenebilir miyim lütfen:)

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More