Nereye Dergisi
Arkeoloji, Tarih, Gezi, Seyahat ve Yaşam Kültürü Dergisi

Aziz Paulus’un Seyahatleri ve Hristiyanlığın Anadolu’da Yayılışı

Hristiyan inancının geniş coğrafyalara yayılmasının belki de en büyük etkeni Aziz Paulus ve onun seyahatleridir.

0 16.011

Hristiyan inancının geniş coğrafyalara yayılmasının belki de en büyük etkeni Aziz Paulus ve onun seyahatleridir. Aziz Paulus kendisini “Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, hiç de önemsiz olmayan bir kentin vatandaşıyım” şeklinde tanımlar.

Aziz Paulus ve Barnaba 46−48 yıllarında ilk misyon yolculuklarına Antakya (Antiokheia) ‘dan liman kenti olan Samandağ (Seleucia)’a gelmiş ve buradan bir gemiye binerek Kıbrıs’a gitmiştir. Kıbrıs’ta bir süre konakladıktan sonra yine deniz yoluyla Antalya limanına, ardından karadan yoluna devam ederek Aksu (Perge) kentinden Isparta’nın Yalvaç (Pisidia Antiokheia), Konya (İkonium), Karaman’da Hatunsaray (Lystra) ve Derbe’ye (Aşıran Köyü) uğramıştır. Buralarda vaazlarını verdikten ve çok sayıda kişinin Hristiyan olmasını sağladıktan sonra aynı yoldan Aksu (Perge) ve Antalya’ya dönmüş ve Antakya (Antiokheia)’ya giderek yolculuğunu sonra erdirmiştir.

Aziz Paulus’un I. Misyon Yolculuğu olarak isimlendirilen bu seyahati mektuplarında yer almazken; elçilerin işlerinde 13:1 – 14:28 bölümlerinde detaylıca anlatılmaktadır.

paulus

Aziz Paulus ve Barnaba daha sonradan “Kudüs Konsili” ya da “Havariler Konsili” adını alacak toplantıya katılmak üzere Kudüs’e giderler. Bu Kudüs seyahatinin arından Aziz Paulus, Antakya’dan ayrılarak Anadolu, Balkanlar ve Yunanistan’daki çeşitli merkezlere misyon faaliyetlerinde bulunmak üzere ikinci kez yola çıkar.

Aziz Paulus’un Anadolu’dan Yunanistan’a, oradan da tekrar Anadolu yoluyla Filistin’e kadar uzanan bu yolculuğu elçilerin işlerinde 15:36 – 18:22 bölümlerinde detaylıca anlatılmaktadır.

Paulus 49 – 52 yıllarında yaptığı yolculuğunda sırasıyla önce Antakya, Derbe, Listra, Phrygia, Kuzey Galatia, Mysia ve Troia gibi Anadolu’nun çeşitli yerleşim merkezlerini dolaştıktan sonra gördüğü bir düş ile Makedonya’ya gitmeye karar verir. Daha sonra buradan deniz yoluyla Efes’e geçer. Bir müddet burada kaldıktan sonra yine deniz yoluyla Filistin’deki Sezeriye’ye ve oradan da Kudüs’e gider. Burada kısa bir süre kaldıktan sonra yolculuğunun başlangıç noktası olan Antakya’ya geri döner. Böylelikle II. Misyon Yolculuğu da tamamlanmış olur.

Antakya’da kısa bir süre kalan Aziz Paulus, yeniden yollara koyulur ve Anadolu’dan Makedonya’ya ve Yunanistan’a oradan da tekrar Anadolu yoluyla Kudüs’e kadar uzanan III. Misyon Yolculuğuna çıkar.

st-paulus-rotasi

III. Misyon seyahati yaklaşık olarak 4 yıl sürer (53−57). Elçilerin işlerine göre bu seyahatin amaçlarından biri önceki görev yolculuklarında çeşitli merkezlerde kurulan Paulus yanlısı cemaatleri ziyaret edip onlara iman esaslarını tekrar hatırlatmak; diğeri ise bu cemaatlere karşı aleyhteki grupların faaliyetleri nedeniyle cemaatlerde oluşabilecek olası bir bölünme veya kopmaya karşı önlem alma düşüncesidir. Paulus, öncelikle Galatia ve Phrygia bölgelerini dolaşarak, bu yörelerde önceden oluşturduğu cemaatleri ziyaret eder sonra buradan Efes’e geçer.

Aziz Paulus, Efes’e yaptığı bu 2. Ziyaretinde burada hali hazırda mevcut bir cemaat bulur. Ancak bu cemaat Vaftizci Yahya öğretisine göre vaftiz olmuş bir gruptur ve İskenderiyeli Apollos’un faaliyetleri sonucunda iman etmişlerdir. Dolayısıyla Aziz Paulus’un savunduğu iman esasları hakkına bilgileri yoktur. Aziz Paulus onlarla konuştuktan sonra, onları Rab İsa adına vaftiz ederek kendi cemaatine katar.

Aziz Paulus, III. Misyon seyahati boyunca da mucizevi tavır ve davranışlarını sürdürür. O, gittiği merkezlerde hastalıkları iyileştirir, kötü ruhları kovar hatta Troya’da olduğu gibi ölüleri diriltir.

Paulus’un IV. Misyon Yolculuğu 58−64 yıllarında olmuştur (Figür 9). Kudüs’te yaşadığı bazı sorunlar yüzünden yargılanmak için Sezar’ın huzuruna Roma’ya götürülür ve böylece IV. Misyon yolculuğu başlar.

st-paul

İlgili Yazılar

Aziz Paulus, diğer bazı tutuklular ile birlikte Romalı askerler gözetiminde deniz yolu ile Roma’ya doğru yola çıkar. Sidon, Kıbrıs ve Myra yoluyla Malta’ya gelinir. Daha sonra kendisini gözeten askerlerle birlikte yeniden yola çıkan Aziz Paulus, deniz yoluyla Malta’dan Sicilya’ya buradan Puteoli’ye ulaşır ve ardından karaya çıkar. Elçilerin işlerine göre burada kendisini “kardeşleri” karşılar.

Geleneksel Hristiyan düşüncesi Aziz Paulus’un İmparator Nero döneminde idama mahkûm edilerek öldürüldüğü kanaatindedir. Erken dönem kilise babalarının verdiği bilgilere dayanarak biliyoruz ki İmparator Nero’nun emriyle Aziz Paulus kafası kesilerek; Aziz Petrus ise çarmıha gerilerek öldürülmüştür.

Hristiyan misyonerlerin en ünlülerinden ve belki de en etkili ismi Aziz Paulus’un doğum yeri ve aynı zamanda yaptığı tüm yolculuklarda uğradığı, ilk Hristiyan topluluklarını oluşturduğu yerleşimlerin büyük bölümü Anadolu toprakları içerisindedir.

Bunu daha iyi anlıyoruz ki Anadolu’nun Hristiyanlaşmasında Aziz Paulus büyük bir pay sahibi olmuştur. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde havarilere ve önemli dini şahsiyetlere ev sahipliği yapan Anadolu, bu dinin yayılmasında merkez üssü konumundadır. Bu nedenle bu topraklarda pek çok mekân, İstanbul, Efes, İznik, Antakya ve Tarsus bu dinin inananları tarafından kutsal sayılmaktadır.

st-paul-resim

Paulus’un Hristiyanlığı yayma faaliyetleri iki bakımdan önemlidir, biri Hristiyan Kilise örgütlenmesinin temellerinin bu faaliyetler sonucunda atılmış olması diğeri de, Hristiyan teolojisinin felsefi dayanaklarının belirginleşmesidir.

İsa’nın kurduğu düşünce, giderek büyüyen bir din halini alarak Roma İmparatorluğu’nun sınırlarında sayıca çoğalmaya başlamıştır. Önce güçsüz ve sayıca az olan İsa taraftarları sayıları arttıkça ve pagan inancından dönenler çoğaldıkça bu durum devleti yönetenleri endişelendirmeye başlamıştır. Artık devlete karşı hem sayıca hem de yayılış politikalarıyla tehdit oluşturunca Roma, Hristiyanlara karşı baskı, zulüm ve kıyımlara başlamıştır.

Hristiyanlık son büyük zulüm dalgasını ise Diocletian Dönemi (284−305) ‘nde yaşadı. Hristiyanlara ait bütün kiliselerin temelinden yıkılmasını, kutsal kitaplarının ateşte yakılmasını, pagan tanrılarına kurban sunmayanların öldürülmesini emretmiştir. Hristiyanlığa mensup her fert, tabii vatandaşlık haklarından mahrum edildi. Devlet daireleri Hristiyanlardan temizlendi. Kiliselerin yıkılması, kutsal kitapların imha edilmesi, Suriye ve Anadolu’nun her tarafında iç isyanlar çıkmasına sebep oldu. Ancak, bu isyanlar imparatorun emriyle çok kanlı bir şekilde bastırıldı. Arka arkaya yayınlanan fermanlarla herkes resmi devlet dininin ilahlarına kurban kesmeye ve pagan tapınaklarına devam etmeye, mecbur edildi. Hristiyanlık artık silinme noktasına gelmişken, kader onların önüne Büyük Konstantin’i çıkardı.

st-paul-portre

Hristiyanlıktaki hızlı ilerleyiş, bir yandan da Hristiyanlara yapılan kıyımlar imparatorluktaki kargaşaların daha fazla artmasına zemin hazırlamıştır. Diokletian’ın Hristiyanlara karşı yürüttüğü baskı ve takibatları sonuç vermediği de açıkça görülüyordu. Bu kıyımlara rağmen Hristiyanlar inancını terk etmemişti. Bu durum da ülkede gergin ortamın artmasına sebep olmuştur. Batı’nın yeni imparatoru unvanını alan, Konstantin Klor’un oğlu Büyük Konstantin ise ülkede oluşan bu gerginliği M.S. 312’de tersine çevirmiştir.

HRİSTİYANLIĞIN DOĞUŞU VE YAYILIMI

 

Yazan: Tolga Candur

Yayınlanan Tezin Tamamına Buradan Ulaşabilirsiniz.

Get real time updates directly on you device, subscribe now.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More